2012 - YGS / TÜR 37]Neyi, neden yazacağımız sorusu ilk adımdır. Konu bulmada işaretleri değerlendirmek, koku alabilmek ve iz sürebilmek önemlidir. Merak, içgörü, zengin bir düş gücü de temel ögelerdir. Yazar uyanıkken düş gören insandır. Yazacağımız romanı nasıl, hangi dil ve yapı içinde anlatacağımıza karar vermeli, uzun süre kafamızda taşımalı ve olgunlaştırmalıyız. Bunun için de ben bir romanın kapısını çalarken kendime şu soruyu sorarım: Ne anlatmak istiyorum? Soruyu bir cümleyle yanıtlayamıyorsam kafam henüz karışık demektir. Beklerim. Bu arada neyi anlatmak istediğim netleşirken nasıl anlatacağım üzerinde düşünürüm. Yine de niyetlerimin nesnellik kazanarak bir biçim alması için hemen her zaman sayısız giriş denemesi yapmışımdır. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur? A)Bir yazıda bulunmasını zorunlu saydıklarınız nelerdir? B)Yapıtlarınız genellikle nasıl bir çalışmadan sonra ortaya çıkar? C)Yapıtlarınızda hangi türden sonuçları yeğlersiniz? D)Roman yazanlara neleri önerirsiniz? E)Yazmaya başlarken çıkış noktanız nedir? 38]Neden şiir yazar ki insan? Havasızlıktan boğulmak üzere olan evrende nefes alabilmek, var olabilmek,elinde iyi-kötü ne varsa dökebilmek için mi eteklerine? İç dünyasının dışarıyla olan kavgasında anlaşılabilir olma derdi midir kendini kanıtlamak ya da kanatmak? Şairler, görünenin ardındaki gizemleri ortaya çıkararak bize rehberlik mi ederler? Bu sözleri söyleyen kişiye göre şairlerin yazma nedenleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A)Yaşamın bunaltıcılığından sıyrılma B)Bendini, anlatarak ortaya koyma C)Ruhsal durumuyla yaşam arasındaki çatışmayı yansıtma D)Yalnızlaşmaktan kurtulma E)Yaşamın, ayrımına varılmayan yönlerini duyumsatma 39]Düşünen gençlerden umutluyum. Başarılı ürünler ortaya koyuyorlar, koyacaklar da. Bir yandan Batı’daki birikimi özümseyecek, yorumlayacak; diğer yandan da kendi dilimize, kendi kültürümüze ilişkin arayışları sürdürecekler. Bu arayışları, bizi biz yapan ögelerden ödün vermeden, dünyanın her yerinde yaşananlara hem duyarlı olarak hem de onlardan belli bir uzaklıkta durarak sürdürecekler. Eğer bundan vazgeçmez, amaçlarına ulaşıncayadeğin çaba gösterirlerse yanı başlarında, kendilerinden yıllar önce yaşamış yol arkadaşları bulacaklar. Günümüzde doğrudan bir sonuca ulaşamasalar bile, gelecekte bu yolda yürüyeceklere bugünden tutmuş oldukları ışıkla umut verecekler. Bu parçanın yazarı gençlerde bulunması gereken özellikler arasında aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir? A)Olumsuzluklardan ders çıkarabilmeye B)İşlerinde kararlı bir tutum izlemeye C)Dışsal gelişmelerden yararlanmaya D)Sonraki kuşaklara kılavuzluk etmeye E)Ulusal değerleri önemsemeye 40]Çehov’un çocukluk ve ilk gençlik yıllarında yaşadığı ağır koşullara, serinkanlı duruşuna rağmen karşılaştığı her trajik durum ve olguyu alaycı bir dille yansıtması, incelenmeye hâlâ muhtaçtır. Tolstoy’un diliyle söylersek Çehov, özellikle izlenimci yanıyla, çağdaşları, öncülleri, ardılları arasında öne çıkar: “Çehov bir sanatçı olarak önceki Rus yazarlarla Turgenyev, Dostoyevski veya benimle karşılaştırılamaz. Çehov’un kendi biçemi var. Bakarsınız, adam hiçbir seçim yapmadan eline hangi boya geçerse onu gelişigüzel sürüyor. Bu boyalar arasında hiçbir ilgi yokmuş gibi görünüyor. Ama bir degeri çekilip bakıyorsunuz ki ne göresiniz! Karşınızda parlak, büyüleyici bir tablo duruyor.” Bu parçada Çehov’la ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir ? A)Özgünlüğünü belirleyen yönlerine B)Kahramanlarının iç dünyasına C)Anlatım niteliklerine D)Kişisel özelliğine E)Yaratıcı gücüne 37.C 38.D 39.A 40.B (düzgün cevaplar verilsin yoksa silinecek)
Answer
2012 - YGS TÜR 34]Sözcükler asi, uysal, renkli, soluk, yaramaz, çığırtkan ve sevecen olabilirler ama her zaman çok değişkendirler.Taşıdıkları yalın anlamın ötesine geçip bambaşka şeyler söyleyebiliyorlar; diziliş sıralarına göre farklı çağrışımlar yaratıyor, oturdukları yeri beğenmiyorlar bazen, dikkat etmezsem susmaları gereken yerde sızlanıyorlar.Onları kullanırken ince eleyip sık dokuyorum. Eğip büküyor, kesip biçiyorum. Güldüklerini, ağladıklarını duyuyorum ama onlarla uğraşmaktan yılmıyorum. En başına buyruk sözcükler elimin altında, dilimin ucunda, beynimin içinde ama büsbütün ele geçiremiyorum onları. Onların sahibi olabilmek için yıllardır uğraşıyorum. Bu parçadan sözcüklerle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz? A)Belli bir yönteme göre cümleye dönüşürler. B)Doğaları yeni anlamlar yüklenmeye yatkındır. C)Kullanımlarını yadırgadıklarında bunu sezdirirler. D)Farklı nitelikler içerirler. E)Seçilişleri titiz davranmayı gerektirir. 35]Yazınsal metinlerle beslenmek, iyi bir gazete metni yazmanın olmazsa olmazlarındandır. Bu, cinayet haberi yazan polis muhabiri için de geçerlidir, köşe yazarı için de. Gazetecilerin iyi bir şiir, roman, öykü okuru olmaları bana göre, zorunludan da öte. Ben gazete yazılarımda önce anlaşılır olmaya çalışırım. Sonra, işlediğim konuda öncelikle belli bir noktayı vurgularım ki okuyanlar onda yeni bir bakış açısı bulabilsin. Ne yazık ki bunu, lafa boğmadan yapabilmek sanıldığından çok daha zor. Bazen altı satırlık bir yazı için günlerce araştırma yaptığımı, onlarca insanla konuştuğumu bilirim. Yine benim gazete yazılarımın olmazsa olmazlarından biri de saydamlıktır. Kötüye kötü, iyiye iyi diyemediğim tek bir yazım bile yok. Çünkü gazete yazıları gerek biçemiyle gerek içeriğiyle mutlaka “gerçek” olmak zorunda.Böyle diyen bir gazeteciyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine varılamaz? A)Sanatsal yapıtları okumanın gerekliliğine inandığına B)Yazdıklarının kısa ve açık olduğuna C)Söylemek istediğini kendine özgü bir yaklaşımla işlediğine D)Yazacaklarını bir ön değerlendirmeden geçirdiğine E)Okuyucularını kendisiyle özdeşleştirmek istediğine 36]Yaşam, gittikçe yoruyor hepimizi. Bu da zamanın gerektiği gibi kullanılmamasından kaynaklanıyor. Öyle ki zamanında söylenmeyen her söz ve alınmayan her tavır, saatinde kalkmayan her otobüs gittikçe yoruyor insanı. Her şey zamanında yapılsa, her söz zamanında söylense, her tavır zamanında alınsa, otobüsler tam zamanında kalksa yine de yorulur muyduk yaşamaktan? Zaman ilerledikçe mi aklımız eriyor? Aklımız erdikçe mi yoruluyoruz yoksa? Yoruldukça durağanlaşıyor, heyecanımızı mı yitiriyoruz? Şurası bir gerçek ki direnme gücünü yitiren insan yaşamda gözlemlediği çirkinliklere karşı koyamaz. Bu sözleri söyleyen kişiden aşağıdakilerin hangisi beklenemez? A)Çevresine eleştirel bir gözle bakma B)Koşulların değiştirilemeyeceğine inanma C)Mutluluk arayışı içinde olma D)Düzensizlikten yakınma E)İçinde bulunduğu durumları yorumlama 34.A 35.E 36.B (düzgün cevaplar verilsin yoksa silinecek)
Answer
2012 - YGS TÜR 31]Umberto Eco’nun Genç Bir Romancının İtirafları adlı deneme kitabı yayımlandı. “Genç romancı” nitelemesini kendisi için kullanıyordu Eco. İlk romanı Gülün Adı yayımlandığında 50’sine bastığı düşünülürse edebiyat ölçeğinden bakıldığında yaşı 30’larda olmalıydı. José Saramago’nun yeni yayımlanan Kabil’i üzerine yazarken Eco’nun bu muzip kitabı geldi aklıma. Eco’nun ironisinden hareketle, yazar olarak tanınmasını 1988’de 66 yaşındayken yayımlanan Baltasar ve Blimunda’ya borçlu olan Saramago da genç sayılabilirdi. 20. yy. edebiyatının bu iki büyük yazarı arasındaki benzerlik yalnızca “gençliklerinden” kaynaklanmıyor; resmî gerçekleri sorgulayan yapıtlarındaki düş gücü, derinlik ve ironi de birleştiriyor onları. Bu parçada sözü edilen iki yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A)Alaycı ve yergiye dayanan bir tutum izlemişlerdir. B)Yüzeysel anlatımdan kaçınmışlardır. C)Yaşananları eleştirel bir yaklaşımla ele almışlardır. D)Yazarlığa başlayışları yönünden birbirini andıran yanları vardır. E)Kendilerinden öncekilerin izlerini sürmüşlerdir. 32]Günümüzde “paranın ve hızlı şöhret hırsının” tutsağı olan kimi yazarlar, yazmaya başlamadan önce kendilerince bir tür piyasa araştırması yapıyorlar. İlkin yayımcılara uğruyor, onların nabzını tutuyorlar. Hangi türdenyapıtlar istendiğini doğrudan ya da dolaylı bir biçimde öğrenmeye çalışıyorlar. Kafalarındaki anahtar soru şu: “Ne yazarsam yayımcılar hemen basar, daha çok para, daha çok ün kazandırır bana?” Bu soru konusal bir arayışa yönlendiriyor onları. Yığınların ilgisini Kamçılayacak moda konularda yoğunlaşıyorlar. Daha sonra da yazmayı tasarladıkları yapıtlar beyinlerinin kovuğunda çimlenmeden duyuru çalışmaları başlıyor. Yapıtları kitapçı sergenlerinde göründükten sonra sıra “tanıtım seferberliğine” geliyor. Bu yazar, koltuğunun altında yeni kitabı, bir kanaldan ötekine dolaşıp duruyor. Övgücüleri de önceden saptanmış köpüklü sorularla, yapıtı değerlendirmeye kalkıyorlar. Bu parçada tanıtılan yazar tipinden yola çıkıldığında nitelikli bir yazarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz? A)Kendi yaratma gücüne inandığına B)Estetik kaygıları ön planda tuttuğuna C)Düzeyli okurlar için yazdığına D)Geleneksel anlatım biçimlerinden kaçındığına E)Yazma sürecinde sabırlı olduğuna 33]Yaşamdan yola çıkmayan, sığ, okuma tembelliğine yol açan, yaratma cesaretinden yoksun ve ders veren anlatılar, romansal düşüncenin askıya alındığı ucuz bir bildiricilik durumundan öteye geçemez. Bu anlatılar; insanı, onun acılarını, çelişkilerini derinlik ve incelikle yansıtıp dile getirmeyi kesinlikle başaramaz. Bu yüzden her nitelikli gerçek yazınsal yapıt, özellikle kişinin varoluşsal hâllerini anlatmalı. Böyle bir anlatımdan yoksunsa o,gerçek bir yapıt sayılamaz. Bu parçadan kimi yazınsal yapıtlarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine varılamaz? A)Öğreticilikten uzak olmalıdır. B)İnsan yaşamını değişik boyutlarıyla kuşatmalıdır. C)Anlatıcı kendini gizlemelidir. D)Yaşananlara yeni biçimler kazandıran sanatsal bir doku taşımalıdır. E)Okuyanı düşündüren, etkileyici bir söylemle biçimlendirilmelidir 31.E 32.D 33.C (düzgün cevaplar verilsin yoksa silinecek)
Answer
2012 - YGS / TÜR 25)1861 yılında bir eleştirmen şöyle demiş: “Bugüne kadar fotoğraf, kural olarak ‘gerçeği yansıtmayı’ amaçladı.Peki ama güzelliği belirgin kılma gibi bir amacı da üstlenemez mi?” Burada, o zamana değin yalnızca belgeleme yöntemi sayılmış bir iletişim aracının alanına estetik ölçülerin de dâhil edildiği görülüyor. Bu da, fotoğrafçının, gördüğünü yorumlayarak yansıtma bilincine varmasının bir sonucudur. Sanatsal yorumun ortaya çıkışı, sanatsal ölçütlerin uygulanmasına kendiliğinden yol açacaktır. Bu parçaya göre fotoğrafçılığın bir sanat olarak kabul edilmesi aşağıdakilerden hangisiyle ilişkilidir? A)Değişmez ve belirli kurallar içermesiyle B)İlgi duyanların sayısının her geçen gün artmasıyla C)Yaratıcılık yönünden başka sanat dallarıyla da ilişkili olmasıyla D)Çekenin bakış açısına göre anlamsal zenginlikler kazanmasıyla E)Belirli bir eğitimden geçmeyi gerektirmesiyle 26)Sanatçı, yaşama ilişkin bilgi edinme yükümlülüğü altındadır. Bu demektir ki yaşadığı zaman diliminde olup bitenlere kaç numaralı camlar gerekiyorsa o camların takılı olduğu gözlüklerle bakmalıdır. Bu zorunluluğun bilincine varamayan bir sanatçı, gerçek dünyayı ya bulanık görecek ya da hiç göremeyecektir. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada belirtilenleri destekler niteliktedir? A)Avrupa tiyatrosunda natüralizm öncesi dönemde, yeni biçim ve üslupların denenmesine karşın artık çok değişen dünya, eski ölçütlere göre algılandığı için bir büyük bunalımın içine düşülmüştü. B)James Joyce’un Ulysses örneğinde olduğu gibi pek çok yazar okunmak için değil, ünlü olmak ve incelenmek için yazıyor. C)Sanatın tarihi, geleneksel biçimlere ve üsluplara neredeyse bütünüyle bağlı kalarak yeni olabilmiş sanatçıların öyküleriyle doludur. D)Franz Kafka’nın yüz yıl sonra da ününü koruyup geleceğe kalacağını öngörmek için onun yaşadığı zamanın şartlarını göz önünde bulundurmaya gerek yoktur. E)Bir yazar, anlatacaklarını değiştirmeden olduğu gibi dile getirirse yazar değil, gazeteci ya da politikacı olur. 27]10 ciltlik Seyahatname, Evliya Çelebi’nin 40 yıllık seyahatlerinde aldığı notlardan oluşuyor. Doğudan batıya, kuzeyden güneye 17. yy. Osmanlı ülkesini anlatıyor. Yazarın son derece renkli ve sıra dışı kişiliği nedeniyle yapıt, hem tarih hem filoloji dalları hem de edebiyat açısından taşıdığı önem dolayısıyla bir dünya klasiği sayılıyor. Ne var ki yine aynı nedenle yapıtın “yazma”dan basıma geçiş evresi de zorluklar içeriyor. Çünkü günümüzde onu “doğru okumak” da doğru anlamak da başlı başına bir uzmanlık işi. Evliya Çelebi gerek gördüğü fakat dilde bulunmayan, okuyanın kolayca kavrayamayacağı sözcükleri yaratan, tanık olduklarını kendi algılayışına göre değiştirip büyüterek yansıtan bir kişi. Bu yüzden önce onun dilinin şifrelerini çözmek, kişilik özellikleriyle tanışmak ve düşünce yapısını öğrenmek gerekiyor. Evliya Çelebi’yi anlayabilmek için onun; I. yeni sözcükler oluşturması, II. yapıtının dünyada kabul görmesi, III. gördüklerini düş gücüyle abartarak yansıtması, IV. karşılaştığı olayları anlatması özelliklerinden hangileri nedeniyle özel bir donanım gereklidir? A)I. ve II. B)I. ve III. C)I. ve IV. D)II. ve IV. E)III. ve IV 25.D 26.A 27.B (düzgün cevaplar verilsin yoksa silinecek)
Answer
2012 - YGS / TÜR 22]----. Örneğin Rubens, yüzünün güzelliğiyle övünç duy- duğu küçük oğlunun resmini yaparken ona bizim de hayran kalmamızı bekliyordu. Elbette bu çok doğal bir istekti. Ancak, bu türden konulara duyulan ilgi, ilk ba- kışta daha az çekici gelen konuları dışlamamıza yol açarak beğenimizi sınırlayabilir. Bunu aşmak için, Albrecht Dürer’in annesinin yaşlı yüzünü resimlediği tabloda, gençlikten kaynaklanan güzellikten başka şeyler arama sabrını göstermemiz gerekli. Çünkü bu tablonun başarısı, konu aldığı figürün yüzündeki güzel- likten gelmez. Nitekim tabloyu sevdiren, yüzdeki güzel- liğin önüne geçecek kadar etkili olmuş ifadedir. Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağı- dakilerden hangisi getirilebilir? A)Sanatçı, genellikle yarattığı tablolarda insanların gerçek hayatta görmekten hoşlandıkları şeyleri yansıtmak ister B)Gördüğümüz bir tablonun, geçmişte yaşadığımız güzellikleri çağrıştırması onun olumlu bir özelliğidir C)Gerçek bir sanatçı, tablolarının sanattan anlamayan kişilerce değerlendirilmesini önemsemez D)Duyguları anlatan her çalışmanın, sanatsal bir yön içermesi gerekmediğini baştan kabul etmek gerekir E)Sanat tarihinde dış gerçekliği kendi algılama yeti- sine göre değiştirip yansıtan ressamlar da vardır 23]İnsanın sanatsal çalışmalarının tümüne, bir arama ve bulma çabası olarak bakılabilir. Ya da bunlar, hayatı ve bu hayatın içinde insanın kendi yerini anlama ve anlam- landırma uğraşı olarak görülebilir. Bu çaba, ilk insandan bugüne değin farklı amaçlar ardında, farklı açılımlar, bi- çimler ve yöntemlerle serpilip gelişmiştir. Yüzlerce yıllık serüveni boyunca, hem tarihsel dönemler, toplumsal ve siyasal koşullarca biçimlendirilmiş hem de onları biçim- lendirmiştir. Buradan bakıldığında ----. Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağı- dakilerden hangisi getirilebilir? A)sanatın, insanı doğa ve toplumla olan çatışmalarıyla yansıtma işlevini yerine getirmesinin gerekliliği orta- ya çıkar B)sanat yapıtlarında işlenen toplumsal özlemlerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği de açıklık kazanır C)sanatla toplumsal fayda arasında bir seçim yapma- nın zorluğu daha iyi anlaşılabilir D)sanatın, insanın kişilik özelliklerini boyutlandırıp geliştirdiği söylenebilir E)bir toplumun sanatıyla o toplumun yaşamının birbi- riyle etkileşim içinde olduğu yargısına ulaşılabilir 24]Yazar, kitaptaki resimler ve ilginç bilgilerle okuyucuyu, Eski Yunan ve Roma Uygarlıklarına uzanan bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Rengârenk, parlak sayfalar ara- sında gidip geldikçe ve biraz da hayal gücünüzü kullan- dığınızda kendinizi Eski Mısır’da “papirüs” terliklerle gezerken ya da Roma’da “toga” giymiş olarak bulmanız mümkün. Toga nasıl giyiliyor diye endişeleniyorsanız merak etmeyin kitapta o da yazıyor. Kitabı okuduğu- nuzda Antik Çağ ile şimdiki yaşantınız arasında öyle bir köprü kuracaksınız ki hem kendi yaşantınızdaki ögeleri Antik Çağlarda hem de Antik Çağlardaki yaşantılarda kendinizi bulacaksınız. Bu parçada sözü edilen kitabın asıl özelliği aşağıda- kilerden hangisidir? A)Görsellik yönünden etkileyici bir nitelik taşıma B)Tarihsel bilgileri, ortaya çıktığı dönem içinde yargılama C)Okuyucuda, anlatılanları yaşıyormuş duygusu uyandırma D)Çok eski yaşam biçimlerini karşılaştırarak anlatma E)Okuyanların belirli bir düşüncede yoğunlaşmasını sağlama 22.A 23.E 24.C (düzgün cevaplar verilsin yoksa silinecek)
Answer
2012 - YGS / TÜR 19]Doğu Karadeniz’in yaylalarını mutlaka görün. Kıyılarda hiç oyalanmadan kartpostallardaki kadar güzel orman- ların üzerindeki muhteşem yaylalara çıkın. Her biri öte- kinden farklı olan yaylaların birinden ötekine yürüyün. Ahşap yayla evlerinde konaklayıp yöresel yemeklerin tadına bakın. Yamaçlarda horon tepin; vadilere çökmüş, denizi andıran sis bulutlarına karşı tembel tembel yatın. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A)Betimleyici ögelere yer verilmiştir. B)Karşılaştırma yapılmıştır. C)Benzetmeden yararlanılmıştır. D)Öneri nitelikli cümleler kullanılmıştır. E)Kişileştirmeye başvurulmuştur. 20]Alışkanlıklar, basmakalıp sözler en derin gerçeklerin anlamını, en güzel duyguların ürpertisini unutturabilir. Bunları yeniden canlandırmak, yeniden yaşatmak için sanatçı olmak gerekir. Ancak şairler, milyonlarca yıllık güneşin ışığını, bize yeni açmış binbir renkli bir çiçeğin parıltısı gibi gösterebilirler. Yunus’un söyleyişiyle, her gün yeniden doğan şairler olmasaydı insanlık; öğrenil- miş, ezberlenmiş gerçeklerin kabuğu içinde sıkışıp kalacaktı. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A)Abartmaya başvurma B)Yinelemelere yer verme C)Koşul öne sürme D)Yansız bir söyleme dayanma E)Tanık göstermeden yararlanma 21]Yazmaya yeni başlayanların ilk ürünlerini, kuşların ka- nat alıştırmasına benzetirim. İlk uçuşlarla, kanat alıştır- malarıyla ilgili ne güzel belgeseller yapılmıştır. Bu bel- gesellerde yavru kuşlar uçma aşamasına gelince ilkin başlarını yuvalarından dışarı çıkarır, şöyle bir bakarlar mavi boşluğa; uçma güdüleri uyanmıştır, cıvıldayıp dururlar. Ama göze alamazlar uçmayı. Sonra annele- rinin kılavuzluğu başlar; birlikte birkaç metreyi geçme- yen kısa uçuşlar yapar, yuvaya dönerler. Bu belgesel- lerde ilk uçuşlardan duyulan heyecandan, sevinçten de söz edilir. Cıvıldaşmalar, cıvıldaşmaların tınısındaki değişmeler örnek gösterilir buna. Yazar, şair adayları için de gerçekten böyledir bu. İlk ürününü basılı gör- mekten duyulan sevince sınır çizilemez. Sıradan bir benzetme olacak ama tay tay duran, ardından ilk adı- mını atan çocukların duydukları bir sevinç vardır ya tıpkı ona benzer. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A)Olayları oluş sırasına göre verme B)Örnekten hareketle asıl düşünceye ulaşma C)Görsel ve işitsel ögelerden yararlanma D)Nitelendirmelere başvurma E)Karşıtlıklardan yararlanma 19.E 20.D 21.E (düzgün cevaplar verilsin yoksa silinecek)
Answer
2012 - YGS / TÜR 13]Hiçbir söz, hiçbir varsayım, hiçbir kuram yaşanan somut gerçeklerin yerini tutamaz; bin kez söylenen yağmur sözcüğünün bir damla yağmurun yerini tutamayacağı gibi. Bu cümlede aşağıda verilenlerden hangisi yoktur? A)Ek fiil almış sözcük B)Benzetme edatı C)Sayı sıfatı D)Birleşik sözcük E)Yeterlik fiili 14]İletişim konusunda çağımızda teknolojinin bize I sunduğu olanaklardan olabildiğince yararlanmaya çalışırken öte yandan en yakınımızdaki kişilerin seslerini duymakta, dillerini anlamakta zorlanıyoruz. II Giderek daha az göz göze geliyoruz. Sevgimizi daha III az dile getiriyoruz. Büyük kalabalıklar içinde yaşayan IV “yalnız”ların sayısı günden güne artıyor böylece. V Bu parçadaki altı çizili sözcüklerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A)I. sözcük, yönelme durumu eki almış bir zamirdir. B)II. sözcük, dönüşlülük eki almıştır. C)III. sözcük, hem yapım eki hem çekim eki almıştır ve Cümlede belirtili nesne görevinde kullanılmıştır. D)IV. sözcük, ad soyludur ve bulunma durumu eki almıştır. E)V. sözcük, belgisiz sıfattır. 15]Bilgisayar teknolojisiyle yetişen kuşaklarda ekrandan kitap okumanın yaratacağı hazzı, bilgisayarla ileriki yaşlarda tanışan insanlar tadamayacaktır. Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur? A)İyelik eki almış sözcük B)Geçişsiz çatılı yüklem C)İsim-fiil eki almış sözcük D)Belirtisiz ad tamlaması E)Sıfat tamlamasI 13.A 14.E 15.B (düzgün cevaplar verilsin yoksa silinecek)
Answer

Smile Life

Show life that you have a thousand reasons to smile

Get in touch

© Copyright 2024 DOKU.TIPS - All rights reserved.