2012 - YGS TÜR 31]Umberto Eco’nun Genç Bir Romancının İtirafları adlı deneme kitabı yayımlandı. “Genç romancı” nitelemesini kendisi için kullanıyordu Eco. İlk romanı Gülün Adı yayımlandığında 50’sine bastığı düşünülürse edebiyat ölçeğinden bakıldığında yaşı 30’larda olmalıydı. José Saramago’nun yeni yayımlanan Kabil’i üzerine yazarken Eco’nun bu muzip kitabı geldi aklıma. Eco’nun ironisinden hareketle, yazar olarak tanınmasını 1988’de 66 yaşındayken yayımlanan Baltasar ve Blimunda’ya borçlu olan Saramago da genç sayılabilirdi. 20. yy. edebiyatının bu iki büyük yazarı arasındaki benzerlik yalnızca “gençliklerinden” kaynaklanmıyor; resmî gerçekleri sorgulayan yapıtlarındaki düş gücü, derinlik ve ironi de birleştiriyor onları. Bu parçada sözü edilen iki yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)Alaycı ve yergiye dayanan bir tutum izlemişlerdir. B)Yüzeysel anlatımdan kaçınmışlardır. C)Yaşananları eleştirel bir yaklaşımla ele almışlardır. D)Yazarlığa başlayışları yönünden birbirini andıran yanları vardır. E)Kendilerinden öncekilerin izlerini sürmüşlerdir.
32]Günümüzde “paranın ve hızlı şöhret hırsının” tutsağı olan kimi yazarlar, yazmaya başlamadan önce kendilerince bir tür piyasa araştırması yapıyorlar. İlkin yayımcılara uğruyor, onların nabzını tutuyorlar. Hangi türdenyapıtlar istendiğini doğrudan ya da dolaylı bir biçimde öğrenmeye çalışıyorlar. Kafalarındaki anahtar soru şu: “Ne yazarsam yayımcılar hemen basar, daha çok para, daha çok ün kazandırır bana?” Bu soru konusal bir arayışa yönlendiriyor onları. Yığınların ilgisini Kamçılayacak moda konularda yoğunlaşıyorlar. Daha sonra da yazmayı tasarladıkları yapıtlar beyinlerinin kovuğunda çimlenmeden duyuru çalışmaları başlıyor. Yapıtları kitapçı sergenlerinde göründükten sonra sıra “tanıtım seferberliğine” geliyor. Bu yazar, koltuğunun altında yeni kitabı, bir kanaldan ötekine dolaşıp duruyor. Övgücüleri de önceden saptanmış köpüklü sorularla, yapıtı değerlendirmeye kalkıyorlar. Bu parçada tanıtılan yazar tipinden yola çıkıldığında nitelikli bir yazarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
A)Kendi yaratma gücüne inandığına B)Estetik kaygıları ön planda tuttuğuna C)Düzeyli okurlar için yazdığına D)Geleneksel anlatım biçimlerinden kaçındığına E)Yazma sürecinde sabırlı olduğuna
33]Yaşamdan yola çıkmayan, sığ, okuma tembelliğine yol açan, yaratma cesaretinden yoksun ve ders veren anlatılar, romansal düşüncenin askıya alındığı ucuz bir bildiricilik durumundan öteye geçemez. Bu anlatılar; insanı, onun acılarını, çelişkilerini derinlik ve incelikle yansıtıp dile getirmeyi kesinlikle başaramaz. Bu yüzden her nitelikli gerçek yazınsal yapıt, özellikle kişinin varoluşsal hâllerini anlatmalı. Böyle bir anlatımdan yoksunsa o,gerçek bir yapıt sayılamaz. Bu parçadan kimi yazınsal yapıtlarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine varılamaz?
A)Öğreticilikten uzak olmalıdır. B)İnsan yaşamını değişik boyutlarıyla kuşatmalıdır. C)Anlatıcı kendini gizlemelidir. D)Yaşananlara yeni biçimler kazandıran sanatsal bir doku taşımalıdır. E)Okuyanı düşündüren, etkileyici bir söylemle biçimlendirilmelidir
31.E 32.D 33.C
(düzgün cevaplar verilsin yoksa silinecek)
melih671
Resmî gerçekleri sorgulayan yapıtlarındaki düş gücü, derinlik ve ironi de birleştiriyor onları(ironi espri gibi bir şey alay diyebiliriz resmi gerçekleri sorgulayan da yergi yani eleştiri oluyor yapıtlarındaki derinlik demek de yüzeysel anlatımdan kaçındıklarını gösteriyor)bu iki büyük yazarı arasındaki benzerlik yalnızca “gençliklerinden” kaynaklanmıyo(yazarlar birbirine bir sürü yönden benziyor)birilerinin izini sürdükleri söylenmemiş paragrafta Daha sonra da yazmayı tasarladıkları yapıtlar beyinlerinin kovuğunda çimlenmeden duyuru çalışmaları başlıyor. (yazar sabırlı olmalı)Yığınların ilgisini Kamçılayacak moda konularda yoğunlaşıyorlar.(yazar düzeyli okurlar için yazmalı)Ne yazarsam yayımcılar hemen basar, daha çok para, daha çok ün kazandırır bana?(burada kendi yaratma gücüne inanmadığı için çevresel faktörlere bel bağlıyor yani yazar kendi yaratma gücüne inanmalı ve estetik kaygıları göz önünde tutmuyor para ve ün kaygısında eserin nasıl olacağı umurunda değil)geleneksel yöntemlerden kaçındığı söylenmemiş. Yaşamdan yola çıkmayan, sığ, okuma tembelliğine yol açan, yaratma cesaretinden yoksun ve ders veren anlatılar(ders verir gibi anlatmamalı yani öğreticilik ağır basmamalı).Bu anlatılar; insanı, onun acılarını, çelişkilerini derinlik ve incelikle yansıtıp dile getirmeyi kesinlikle başaramaz.(insan yaşamını değişik boyutlarda kuşatmalı derinlik ve incelikle yani sanatsal bir doku taşımalı ve bir eserin derin olması okurun o eseriokurken düşünmesini sağlarve etkileyici olur)yazar kendini gizlemeli diye bir şey okuyamadım.
Daha sonra da yazmayı tasarladıkları yapıtlar beyinlerinin kovuğunda çimlenmeden duyuru çalışmaları başlıyor. (yazar sabırlı olmalı)Yığınların ilgisini Kamçılayacak moda konularda yoğunlaşıyorlar.(yazar düzeyli okurlar için yazmalı)Ne yazarsam yayımcılar hemen basar, daha çok para, daha çok ün kazandırır bana?(burada kendi yaratma gücüne inanmadığı için çevresel faktörlere bel bağlıyor yani yazar kendi yaratma gücüne inanmalı ve estetik kaygıları göz önünde tutmuyor para ve ün kaygısında eserin nasıl olacağı umurunda değil)geleneksel yöntemlerden kaçındığı söylenmemiş.
Yaşamdan yola çıkmayan, sığ, okuma tembelliğine yol açan, yaratma cesaretinden yoksun ve ders veren anlatılar(ders verir gibi anlatmamalı yani öğreticilik ağır basmamalı).Bu anlatılar; insanı, onun acılarını, çelişkilerini derinlik ve incelikle yansıtıp dile getirmeyi kesinlikle başaramaz.(insan yaşamını değişik boyutlarda kuşatmalı derinlik ve incelikle yani sanatsal bir doku taşımalı ve bir eserin derin olması okurun o eseriokurken düşünmesini sağlarve etkileyici olur)yazar kendini gizlemeli diye bir şey okuyamadım.