2012 - YGS TÜR
34]Sözcükler asi, uysal, renkli, soluk, yaramaz, çığırtkan ve sevecen olabilirler ama her zaman çok değişkendirler.Taşıdıkları yalın anlamın ötesine geçip bambaşka şeyler söyleyebiliyorlar; diziliş sıralarına göre farklı çağrışımlar yaratıyor, oturdukları yeri beğenmiyorlar bazen, dikkat etmezsem susmaları gereken yerde sızlanıyorlar.Onları kullanırken ince eleyip sık dokuyorum. Eğip büküyor, kesip biçiyorum. Güldüklerini, ağladıklarını duyuyorum ama onlarla uğraşmaktan yılmıyorum. En başına buyruk sözcükler elimin altında, dilimin ucunda, beynimin içinde ama büsbütün ele geçiremiyorum onları. Onların sahibi olabilmek için yıllardır uğraşıyorum.
Bu parçadan sözcüklerle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
A)Belli bir yönteme göre cümleye dönüşürler.
B)Doğaları yeni anlamlar yüklenmeye yatkındır.
C)Kullanımlarını yadırgadıklarında bunu sezdirirler.
D)Farklı nitelikler içerirler.
E)Seçilişleri titiz davranmayı gerektirir.
35]Yazınsal metinlerle beslenmek, iyi bir gazete metni yazmanın olmazsa olmazlarındandır. Bu, cinayet haberi yazan polis muhabiri için de geçerlidir, köşe yazarı için de. Gazetecilerin iyi bir şiir, roman, öykü okuru olmaları bana göre, zorunludan da öte. Ben gazete yazılarımda önce anlaşılır olmaya çalışırım. Sonra, işlediğim konuda öncelikle belli bir noktayı vurgularım ki okuyanlar onda yeni bir bakış açısı bulabilsin. Ne yazık ki bunu, lafa boğmadan yapabilmek sanıldığından çok daha zor. Bazen altı satırlık bir yazı için günlerce araştırma yaptığımı, onlarca insanla konuştuğumu bilirim. Yine benim gazete yazılarımın olmazsa olmazlarından biri de saydamlıktır. Kötüye kötü, iyiye iyi diyemediğim tek bir yazım bile yok. Çünkü gazete yazıları gerek biçemiyle gerek içeriğiyle mutlaka “gerçek” olmak zorunda.Böyle diyen bir gazeteciyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine varılamaz?
A)Sanatsal yapıtları okumanın gerekliliğine inandığına
B)Yazdıklarının kısa ve açık olduğuna
C)Söylemek istediğini kendine özgü bir yaklaşımla işlediğine
D)Yazacaklarını bir ön değerlendirmeden geçirdiğine
E)Okuyucularını kendisiyle özdeşleştirmek istediğine
36]Yaşam, gittikçe yoruyor hepimizi. Bu da zamanın gerektiği gibi kullanılmamasından kaynaklanıyor. Öyle ki zamanında söylenmeyen her söz ve alınmayan her tavır, saatinde kalkmayan her otobüs gittikçe yoruyor insanı. Her şey zamanında yapılsa, her söz zamanında
söylense, her tavır zamanında alınsa, otobüsler tam zamanında kalksa yine de yorulur muyduk yaşamaktan? Zaman ilerledikçe mi aklımız eriyor? Aklımız erdikçe mi yoruluyoruz yoksa? Yoruldukça durağanlaşıyor, heyecanımızı mı yitiriyoruz? Şurası bir gerçek ki direnme gücünü yitiren insan yaşamda gözlemlediği çirkinliklere karşı koyamaz.
Bu sözleri söyleyen kişiden aşağıdakilerin hangisi beklenemez?
A)Çevresine eleştirel bir gözle bakma
B)Koşulların değiştirilemeyeceğine inanma
C)Mutluluk arayışı içinde olma
D)Düzensizlikten yakınma
E)İçinde bulunduğu durumları yorumlama
34.A
35.E
36.B
(düzgün cevaplar verilsin yoksa silinecek)
Gazetecilerin iyi bir şiir, roman, öykü okuru olmaları bana göre, zorunludan da öte(sanatsal yapıtları okumanın gerekliliği)Ben gazete yazılarımda önce anlaşılır olmaya çalışırım(yazdıkları açık ve anlaşılırmış)Bazen altı satırlık bir yazı için günlerce araştırma yaptığımı, onlarca insanla konuştuğumu bilirim(yazmadan önce öndeğerlendirme yapıyor) ve bütün paragrafta kendine özgü yöntemlerini anlatıyor cevap e
3.paragrafta koşulların değiştirilemeyeceğine inanmanın aksine değiştirileceğine inanıyor.yazar kendi kendine sorular soruyor yani bir arayış içinde biz buna mutluluk arayışı diyebiliriz.otobüsler zamanında kalkmasa sözler zamanında söylenmese düzensizlik olur yazarbundan yakınıyor yani düzensizlikten ve çevresine eleştirel bir gözle bakıp içinde bulunduğu durumu yorumluyor resmen bir filozof gibi yazmış