Simya çalışmaları limyanın gelişimine ne gibi katkılar sağlamıştır
KCAN1905
Bazı bitkisel ürünlerin ilaç olarak yararlarının fark edilmesi; ölümsüzlük veya sonsuz zenginlik sağlayan madde arama hayali ve buradan maddenin deneme yanılma yoluyla incelenmesi ile simya doğmuştur. Eski dönemlerde değersiz metalleri altına çevirmehastalıkları iyileştirme ve ölümsüzlük iksirini bulmaya çalışma uğraşılarına simya bu işle uğraşan kişilere de simyacı denirdi.
Simya ölçümlerin kullanılmadığıteorik temelleri olmayandeneme yanılmaya dayanan ve sistematik bilgi birikimi sağlayamayan bir uğraş olduğundan bilim olarak kabul edilemez. Ancak kimyaya geçişin öncüleridir ve bugün bile kullanılan birçok araç ve gereç üretmişlerdir.Ayrıca barutbazı metallerin işlenmesi mürekkep kozmetik boyaderi işleme seramik cam ve esans üretimi gibi yaralı bilgi ve yöntemleri de kimyaya aktarmışlardır.
Simyanın ve simyacıların kimyaya katkıları da göz ardı edilmemelidir.Son simyacı sayılan Johann Joachim Bacher (6 Mayıs 1635 – Eylül 1682) "Ateş elementinin" yanması sırasında havanın bir kısmının (Oksijen) kaybolduğunu ve geriye yanmadan kalan elverişsiz atık (Azot) bıraktığını tespit etmiştir.Yanarak kaybolan havanın bu kısmı daha sonraları "filojiston" (ateş ruhu) olarak anılmıştır. Bacher'e göre yanıcı olan cisimler yanıcı olmayan filojistondan oluşmuştur.Metal oksitleri birer element olarak tanımlarken metalleri kül Yani metal oksitler ile filojistondan oluşan bilşikler olarak tanımlamıştır.Oysa bu gün bunun tamamen zıt olduğu kanunlar ve deneylerle ispatlanmıştır.
Yorumlar
Simyacıların madde algısı tamamen yanlış varsayımlar üzerine kurulmuştur. Bu var sayımlar yanlış olduğu için madde algıları da yanlıştır. Bu gün biliyoruz ki; “Maddeler, tanecikli (atom) yapıya sahiptir. Maddenin özelliklerini, içerdiği atomun türü belirlemektedir. Atomların cinsini belirleyen yegane faktör, çekirdeklerinde bulunan proton sayılarıdır. Dolayısıyla proton sayıları değiştirilmeden atomun cinsinin değiştirilmesi söz konusu değildir. Yani bir çok simyacının da düşünüp ama söylemeye cesaret edemedikleri gibi; “bakırı ne kadar ısıtırsan ısıt, bakır gene bakırdır.” 1.1.4.Kimya pratiği açısından Simyacıların kullandığı bazı yöntemler: Simyacıların yaptığı tüm çalışmalar, bilimsel çalışma kurallarından uzak sadece deneme yanılma (sınama) yoluna dayanmaktadır. Bununla beraber simyacılar halen modern kimyada kullanılmaya devam eden bir çok yöntemi de kullanmışlardır. Bunlar; Kavurma, Katılaştırma, Sabitleştirme, Çözme, Yumuşatma, Damıtma, Süblimleştirme, Süzme, Dinlendirmeye bırakma, Akıcı hale getirme, Mayalama gibi bazı kimyasal yöntemleri de kullanmışlardır. Ayrıca damıtmada kullanılan imbiği geliştirmiş ve büyük oranda esans damıtılmasında kullanmışlardır. 1.1.5. Simyadan kimya bilimine aktarılan önemli bulgular: Simyadan kimya bilimine aktarılan önemli bulgular¸ Metaller ve Madencilik, Değerli Taşlar, Boya üretimi, Mürekkep, Deri boyanması,Seramik, Boyalar ve Kozmetik, Değişik ilaçlar, Cam üretimi ve işlenmesi, Esans üretimi, Değişik kimyasal ve bitkisel ilaçlar…vb. sayılabilir. 1.2.Kimyanın bilim olma süreci: (Nicel Kimya Çağı) Simyacıların yaptığı tüm çalışmalar, bilimsel çalışma kurallarından uzak sadece deneme yanılma (sınama) yoluna dayanmaktadır. Kimyayı simyadan ayıran en önemli özelliklerden birisi ölçmeye dayalı olmasıdır. Deneysel sonuçların ölçülmesi ve yorumlanması kimyanın temel kanunlarının ortaya çıkmasına neden olmuş ve kimyada bilimsel süreç böylece başlamıştır. Özellikle oksijen gazının elde edilmesi kimyanın bilim olma sürecine sürat kazandırmıştır.
Simya ölçümlerin kullanılmadığıteorik temelleri olmayandeneme yanılmaya dayanan ve sistematik bilgi birikimi sağlayamayan bir uğraş olduğundan bilim olarak kabul edilemez. Ancak kimyaya geçişin öncüleridir ve bugün bile kullanılan birçok araç ve gereç üretmişlerdir.Ayrıca barutbazı metallerin işlenmesi mürekkep kozmetik boyaderi işleme seramik cam ve esans üretimi gibi yaralı bilgi ve yöntemleri de kimyaya aktarmışlardır.
Simyanın ve simyacıların kimyaya katkıları da göz ardı edilmemelidir.Son simyacı sayılan Johann Joachim Bacher (6 Mayıs 1635 – Eylül 1682) "Ateş elementinin" yanması sırasında havanın bir kısmının (Oksijen) kaybolduğunu ve geriye yanmadan kalan elverişsiz atık (Azot) bıraktığını tespit etmiştir.Yanarak kaybolan havanın bu kısmı daha sonraları "filojiston" (ateş ruhu) olarak anılmıştır. Bacher'e göre yanıcı olan cisimler yanıcı olmayan filojistondan oluşmuştur.Metal oksitleri birer element olarak tanımlarken metalleri kül Yani metal oksitler ile filojistondan oluşan bilşikler olarak tanımlamıştır.Oysa bu gün bunun tamamen zıt olduğu kanunlar ve deneylerle ispatlanmıştır.
Simyacıların çalışmalarında keşfedilen kimyasallar
Sülfürik asit H2SO4 (zaç yağı)
Nitrik asit H2SO4 (kezzap)
Hidroklorik asit HCl (tuz ruhu)
Demir II sülfat FeSO4 (Kıbrıs taşı - Zaç-ı Kıbrıs-Vitriyol)
Asetik asit CH3COOH (sirke ruhu)
Potasyum alüminyum sülfat KAl (SO4)2 (şap)
Sodyum sülfür Na2SO4 (sarı zırnık)
Potasyum nitrat KNO3 (hint güherçilesi)
Sodyum nitrat NaNO3 (Şili güherçilesi)
Na-stearat + Na-oleat + Na-palmitat (Sabun)
K-stearat + K-oleat + K-palmitat (Arap sabunu)
Pb3O4 Kurşun oksit ( Sülyen turuncu boya )
ZnS Çinko sülfür (Üstübeç-beyaz boya)
Cu SO4 Bakır sülfat (Göz taşı )