2. Ömer Seyfettin yüksek ökçeler ¬Anlatıcı ¬bakış açısı ¬Konusu ¬Teması ¬Türü nedir örnek verim ¬Yer ve zaman unsurları. ¬Hikayede karakterler isimleri °Hikayenin olay örgüsü °Ana düşüncesi Acilen lazım yarına yetisricem Uzun uzun yazanı en iyi seçiyorum NOT :Eski opti sorusudur dikkate alın Boş yazanı bildiririm
Yeryüzünde insanlar, hayvanlar ve bitkiler hüküm sürmektedir. İnsanlar ve hayvanlar sürekli etkileşim halindedir. Birçok hayvan insanlar tarafından evcilleştirildiği için insanlarla bir arada yaşamaktadır. Evcilleştirilmeyen hayvanlar ise doğada, ormanlarda, dağlarda veya denizlerde yaşam sürmektedir. Evcil olsun olmasın, her hayvan insanlar tarafından korunmaya muhtaçtır. Korunmasa bile en azından insanlar tarafından onlara herhangi bir zarar verilmemelidir.
Evcilleştirilmiş hayvanların tüm ihtiyaçları insanlar tarafından giderilmektedir. Bunun karşılığında ise insanlar onların etinden, sütünden, yünlerinden faydalanmakta kimi zaman ise herhangi bir karşılık beklemeksizin onları ailelerinin bir üyesiymiş gibi kabul edip beslemektedir. Hayvanlar hangi sebeple beslenirse beslensin, iyi davranması, bakımlarının tam yapılması gereken varlıklardır. Onların dili yoktur, dolayısıyla ihtiyaçlarını, hastalıklarını bize anlatamazlar. Kısacası hayvanlar her zaman biz insanlara muhtaçtır. Bizim onlara karşı olan ilgi ve sevgimiz, onları mutlu eder. Hayvanlar da tıpkı insanlar gibi canı yanan, acıkan, susayan, hastalanan varlıklardır. Bunun farkında olmak ve gerekirse empati yapmak, onlara iyi davranmamıza sebep olur. Ne yazık ki insan nüfusu hızla çoğalıyor. İnsanlar dünyanın her yerine yayılmış durumda. Böyle olunca da hayvanların yaşam alanlarını ellerinden alıyoruz. Üstelik, sanki dünya sadece bizim için yaratılmış gibi, bir de hayvanları bulunduğumuz ortamdan uzaklaştırmak için onlara zarar verebiliyoruz. Bir tür dağdan gelip bağdakini kovmak gibi yan.
Bu dünya bizim olduğu kadar hayvanlara da aittir. Bu nedenle onlara da yaşam alanı bırakmalı ve gerekirse onları beslemeyi bilmeliyiz. Onlarla iç içe yaşamayı öğrenmeliyiz. Gördüğümüz her su kaynağını sahiplenip o bölgeleri beton yığınları haline getirmemeliyiz. Onlarında suya, yiyeceğe ihtiyacı olduğunu bilmeliyiz. Onların yaşam alanlarını ihlal etmediğimiz sürece onlardan biz insanlara hiçbir zarar gelmez.
Açıklama:
yazabildiğim kadar yazdım konu yu yanlış anlamış olabilirim yanlış anladıysam özür dilerim birde en iyi seçermisin
Cevap:
Yeryüzünde insanlar, hayvanlar ve bitkiler hüküm sürmektedir. İnsanlar ve hayvanlar sürekli etkileşim halindedir. Birçok hayvan insanlar tarafından evcilleştirildiği için insanlarla bir arada yaşamaktadır. Evcilleştirilmeyen hayvanlar ise doğada, ormanlarda, dağlarda veya denizlerde yaşam sürmektedir. Evcil olsun olmasın, her hayvan insanlar tarafından korunmaya muhtaçtır. Korunmasa bile en azından insanlar tarafından onlara herhangi bir zarar verilmemelidir.
Evcilleştirilmiş hayvanların tüm ihtiyaçları insanlar tarafından giderilmektedir. Bunun karşılığında ise insanlar onların etinden, sütünden, yünlerinden faydalanmakta kimi zaman ise herhangi bir karşılık beklemeksizin onları ailelerinin bir üyesiymiş gibi kabul edip beslemektedir. Hayvanlar hangi sebeple beslenirse beslensin, iyi davranması, bakımlarının tam yapılması gereken varlıklardır. Onların dili yoktur, dolayısıyla ihtiyaçlarını, hastalıklarını bize anlatamazlar. Kısacası hayvanlar her zaman biz insanlara muhtaçtır. Bizim onlara karşı olan ilgi ve sevgimiz, onları mutlu eder. Hayvanlar da tıpkı insanlar gibi canı yanan, acıkan, susayan, hastalanan varlıklardır. Bunun farkında olmak ve gerekirse empati yapmak, onlara iyi davranmamıza sebep olur. Ne yazık ki insan nüfusu hızla çoğalıyor. İnsanlar dünyanın her yerine yayılmış durumda. Böyle olunca da hayvanların yaşam alanlarını ellerinden alıyoruz. Üstelik, sanki dünya sadece bizim için yaratılmış gibi, bir de hayvanları bulunduğumuz ortamdan uzaklaştırmak için onlara zarar verebiliyoruz. Bir tür dağdan gelip bağdakini kovmak gibi yan.
Bu dünya bizim olduğu kadar hayvanlara da aittir. Bu nedenle onlara da yaşam alanı bırakmalı ve gerekirse onları beslemeyi bilmeliyiz. Onlarla iç içe yaşamayı öğrenmeliyiz. Gördüğümüz her su kaynağını sahiplenip o bölgeleri beton yığınları haline getirmemeliyiz. Onlarında suya, yiyeceğe ihtiyacı olduğunu bilmeliyiz. Onların yaşam alanlarını ihlal etmediğimiz sürece onlardan biz insanlara hiçbir zarar gelmez.
Açıklama:
yazabildiğim kadar yazdım konu yu yanlış anlamış olabilirim yanlış anladıysam özür dilerim birde en iyi seçermisin