Erdal nönü ( )

Matematik Dünyas›, 2007-IV

Aram›zdan Ayr›lanlar

Erdal ‹nönü (1926-2007) Erdal ‹nönü, 6 Haziran 1926’da, ‹smet ve Mevhibe ‹nönü’nün o¤lu olarak Ankar

Author Mehmed Deniz Sezen

28 downloads 332 Views 507KB Size
Matematik Dünyas›, 2007-IV

Aram›zdan Ayr›lanlar

Erdal ‹nönü (1926-2007) Erdal ‹nönü, 6 Haziran 1926’da, ‹smet ve Mevhibe ‹nönü’nün o¤lu olarak Ankara’da dünyaya geldi. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara’da yapt›. Lise’yi Ulus’taki Gazi Lisesi’nde okudu. 1947’de yeni kurulan Fen Fakültesi’nde fizik ö¤renimi gördükten sonra ABD’ye gitti. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nde kozmik ›fl›nlarla ilgili Christy yönetiminde çal›flmas›yla doktora derecesini ald›. Daha sonra Princeton Üniversitesi’nde ünlü fizikçi Wigner’le matematiksel fizikte çal›flt› ve fizik dünyas›nda Wigner-‹nönü Büzüflmeleri olarak bilinen buluflunu yapt›. Yurda dönünce Ankara Üniversitesi’nde fizik asistan› olarak göreve bafllad›. Askerlik görevini yapt›ktan sonra doçentlik s›nav›n› verdi. 1957-1960 aras›nda tekrar ABD’ye giderek “Atom Enerjisinden Yararlanma” program› içinde çeflitli üniversite ve enstitülerde araflt›rmalar yapt›. 1964-1974 aras›nda ODTÜ’de fizik profesörü olarak çal›flt›. Teorik Fizik Bölümü Baflkanl›¤›, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanl›¤› ve Üniversite Rektörlü¤ü gibi üst düzey görevlerde bulundu. ‹nönü’nün dekanl›k ve rektörlük yapt›¤› dönemlerde ODTÜ yaln›z Türkiye’nin de¤il Ortado¤u’nun en önemli araflt›rma merkezlerinden biri haline gelmifltir. ‹nönü, ö¤renci olaylar›n›n yo¤un olarak yafland›¤› 1971 y›l›nda rektördü ve arama yapmak için üniversiteyi saran güvenlik güçlerine izin vermemesiyle dikkat çekti. Erdal ‹nönü, 1952-1976 y›llar›nda teorik ve matematiksel fizik alan›nda 27 kitap ve makale (25’i ‹ngilizce) yay›mlad›. Bilim tarihi araflt›rmalar› ve bibliyografyalar› ve an› kitaplar› olarak 1971-2007 y›llar›nda 14 kitap yay›mlad›. 1966-2007 y›llar›nda bilim tarihi ve bilim politikas› konusunda ‹ngilizce ve Türkçe olarak 28 makale yay›mlad›. Ayr›ca 1967 ve 1983’te fizikle ilgili iki kitab›n editörlü¤ünü yapt›. Erdal ‹nönü’nün di¤er bir sosyal etkinli¤i Fizik Derne¤i’yle olan iliflkisidir. ‹stanbul Üniversitesi

ö¤retim üyelerinin oldukça eski bir tarihte kurdu¤u dernek, Türkiye geneline yay›lmam›fl üye say›s› ve etkinlikleri çok s›n›rl› mütevaz› bir meslek kurulufluydu. Erdal ‹nönü dernek baflkanl›¤›na seçilince ODTÜ Hacettepe ve Ankara Üniversitesi’ndeki üyelerin de kat›l›m›yla bir sinerji yarat›ld›. Daha sonra dernek Türkiye geneline yay›lmay› sürdürdü. 12 Eylül 1980 darbesinin ard›ndan, 1983’te yeni partilerin kurulmaya bafllamas›yla Erdal ‹nönü aktif siyasete girdi. Sosyal Demokrasi Partisi’nin (SODEP) kurucu genel baflkan› olan ‹nönü’nün SODEP kurucu üyeli¤i Kenan Evren baflkanl›¤›ndaki askeri cunta taraf›ndan veto edildi. Daha sonralar› Milli Güvenlik Kurulu kararlar›na uymad›¤› gerekçesiyle mahkemeye verildi. SODEP ile Halkç› Parti’nin birleflmesiyle kurulan Sosyaldemokrat Halkç› Parti’nin (SHP) ilk ola¤anüstü kurultay›nda genel baflkanl›¤a seçildi ve SHP Genel Baflkanl›¤› görevini 1993’e kadar sürdürdü. 1986 araseçimlerinde ‹zmir’den milletvekili seçilen Erdal ‹nönü, 18. ve 19. dönemlerde de milletvekili oldu. 1991 genel seçimlerinden sonra, SHP’nin DYP’yle kurdu¤u, Süleyman Demirel’in baflbakanl›¤›ndaki koalisyon hükümetinde Devlet Bakan› ve Baflbakan Yard›mc›s› olarak görev ald›. Süleyman Demirel’in 16 May›s 1993’te 9. Cumhurbaflkan› seçilmesinden sonra, DYP-SHP koalisyonu Tansu Çiller’in baflbakanl›¤›nda devam ederken genel baflkanl›¤› b›rakma karar›n› aç›klad›. SHP’nin 11 Eylül 1993’teki 4. kurultay›nda yeniden aday olmad›. SHP’nin CHP’yle birleflmesinin ard›ndan (1995 Mart-Ekim) koalisyon hükümetinin d›fliflleri bakan› oldu. As›k suratl› Türk siyasetine, güler yüzü, hoflgörüsü, esprileri ve neflesiyle ayr› bir renk katt›. 1986’da uluslararas› alanda en sayg›n bilim ödüllerinden biri olan Wigner Madalyas›’n› ald›. Ayr›ca TÜB‹TAK Bilim Ödülü’nü alm›flt› ve Türkiye Bilimler Akademisi onur üyesiydi.

40

Matematik Dünyas›, 2007-IV

Erdal Bey’in Ard›ndan... Sevgili hocam›z, de¤erli rektörümüz Prof. Dr. Erdal ‹nönü’nün tedavi görmekte oldu¤u ABD’de hayat›n› kaybetmifl oldu¤unu üzüntüyle ö¤renmifl bulunuyoruz. Ülkemizin, ailesinin, ODTÜ camias›n›n ve dostlar›n›n bafl› sa¤olsun. Erdal hocam›z, Türkiye’nin en zorlu günlerinde özerk üniversite fikrinin mücadelesini vermifl, bilimde yapt›¤› de¤erli çal›flmalar ve baflar›lara toplumsal alanda yapt›¤› katk›lar› eklemifl de¤erli bir bilim ve toplum insan›yd›. Siyasete girmek zorunda b›rak›ld›¤›nda da bilimsellikten vazgeçmemis, siyasete sayg›nl›k kazand›rm›flt›. Onun inanc›; toplumda bilimsel düflünce sistemi yerlefltirilmedi¤i sürece, medeniyet yar›fl›n›n kazan›lamayaca¤› yönündeydi ve bu nedenle, özellikle son dönemde kendini bilim tarihindeki geliflmeleri tan›tmaya adam›flt›. Erdal ‹nönü’nün bilimsel ve toplumsal yaflamda göstermifl oldu¤u idealleri gerçeklefltirme çabam›z sürecektir. Kendisine rahmet ve tüm Türkiye’ye baflsa¤l›¤› diliyoruz. ‹stanbul ODTÜ Mezunlar› Derne¤i

yine dekan›m›z Erdal ‹nönü’ye gittim. Bana endiflelenmememi, Türkiye’nin temel bilimlerde de yetiflmifl elemanlara çok ihtiyac› oldu¤unu, TÜB‹TAK’› ikna edebilece¤ini söyledi. Gerçekten de öyle oldu ve Erdal ‹nönü hocam›n sayesinde ODTÜ Matematik Bölümüne girebildim. Allah rahmet eylesin diyor ve kendisine olan minnettarl›¤›m› da bu vesileyle tekrar ifade ediyorum. Umar›m kendisinden sonra gelenler de en az onun kadar temel bilimlere sahip ç›karlar. Bar›fl Kendirli De¤erli bilim insanlar›m›zdan Say›n Erdal ‹nönü’yü kaybetmenin ac›s›n› yaflarken; ülkemizin ayd›n yüzü olan tüm de¤erli bilim adamlar›na ve ‹nönü ailesine baflsa¤l›¤› diliyorum. Erdal Karap›nar Erdal Bey’i 1962’den beri yak›ndan tan›yan biri olarak çok üzüntülüyüm. Hepimizin bafl› sa¤olsun. Ö¤rencisi, çal›flma arkadafl› ve aile dostu olma flans›na eriflmifl bir kimse olarak onun ne kadar k›ymetli ve az bulunur bir insan oldu¤unu biliyorum. Fizi¤e katk›lar›n›n yan›s›ra bilim tarihimize yapt›¤› katk›lar da çok önemlidir. Bu konularda 30-40 makale ve kitap yay›mlam›flt›r. Üniversitemizdeyken UNESCO ve NATO Bilim Komisyonu gibi görevlerde bulunmufl ve araflt›rma yapanlar için kolay ve rahat bir ortam›n haz›rlanmas› için sürekli u¤raflm›flt›r. Türk Fizik Derne¤i’ni canland›rm›fl ve Türk Fizik Vakf›’n› kurmufl, baz› konferanslar›n geleneksel olmas›nda rol oynam›flt›r. Bölüm’de ve Fakülte’de araflt›rma ve üniversite ortam›n› güzellefltirmek, gençleri desteklemek ve araflt›rmac›lara daha çok olanak sa¤lamak için her zaman u¤raflan bir idareci ve hepimizin yapt›klar›n› dikkatle dinleyen, destekleyen ve bize güç veren bir çal›flma arkadafl›m›zd›. Bilim sevgisi hiç sönmedi. ABD’ye gitmeden evvel hastahanede son defa görüfltü¤ümüzde, “Art›k fizi¤e de¤il t›bba katk› yap›yorum. Yeni bulduklar› bir ilac› bende deneyecekler” demiflti. Erdal Beyi çok özleyece¤iz. Meral Serdaro¤lu

TÜB‹TAK Yöneylem Araflt›rmas› Ünitesi’nde çal›fl›yor ve matemati¤imi kuvvetlendirmek için ODTÜ’den matematik dersi al›yordum. Bu arada Polonya’dan gelen ünlü matematikçi Mikusinski bana Varflova’da organize edilen bir matematik doktora sonras› kursuna kat›lma olana¤›n› sa¤lad›. Ancak sene 1967 ve iki kutuplu bir dünyada yafl›yoruz. D›fliflleri Bakanl›¤› bana izin veremeyeceklerini çünkü böyle bir ifllemin yeni bir 盤›r aç›lmas› anlam›na gelece¤ini ifade etmiflti. Ben de olay› Fen Edebiyat Fakültesi dekan›m›z olarak Say›n Erdal ‹nönü’ye üzgün bir flekilde anlatt›m. Derhal D›flifllerinden birisiyle bir telefon görüflmesi yapt› ve bana gülerek ertesi gün D›fliflleri Bakanl›¤›’ndan izinli olarak pasaportumu alabilece¤imi söyledi. Hem çok flafl›rm›fl hem de çok sevinmifltim. Polonya’daki 1 y›ll›k harika matematik e¤itiminden sonra matematikçi olmaya kesinlikle karar vererek, ODTÜ Matematik Bölümüne girmeye çal›flt›m. Bu sefer de TÜB‹TAK, yeterli eleman› olmad›¤› için, beni ODTÜ’ye b›rakmak istemedi. Ben

41

Matematik Dünyas›, 2007-IV

Erdal ‹nönü ve Anekdotlar Betül Tanbay* / [email protected] atife ve alay konusunda akl› kar›fl›k, pek flaka kald›rmayan bir toplumda, kendine özgü nükte anlay›fl›yla her birimizin hayat›na en az bir anekdotla girmifltir Erdal Bey. Onu kaybetti¤imiz gün, bilgisayarlar›m›z bu anekdotlarla doldu, o gün bile gülümsetti, güldürdü bizi. Benim hayat›mda ise buraya s›¤mayacak kadar çok anekdotu var. Ailesinin ço¤una teyze, amca dedi¤im halde, çocuklu¤umdan beri o hep “Erdal Bey”di. Erdal Bey’di ama cenazesinde sar›ld›¤›m ye¤eninin “O senin arkadafl›nd›” diyece¤i bir bey. Tabii ki, Erdal Bey hayat›nda gelip bana bir derdini anlatmad› ama çok konuda benim dert orta¤›m, deste¤im oldu. Ne ben katoliktim ne de o bir papazd›, ama günah ç›kard›¤›m, hatta bazen birilerine say›p sövdü¤üm, bazen fikrini, bazen onay›n› ald›¤›m dostumdu. Az ve öz cevaplar verirdi: Kendine özgü bir tonla söyledi¤i meflhur “Yafla”s› örne¤in, yahut “Ald›rma, devam et” ya da “Bir bildi¤i vard›r” gibi bir iki söz... Aç›k vermeden fikrini, hissini iletirdi. ‹stanbul Matematiksel Bilimler Merkezi IMBM düflüncesi ilk ç›kt›¤›nda Erdal Bey kutsamadan harekete geçmemifltik: “‹htiyaç var”. Gördü¤ünde de, sorard›: “fiu s›ralar ne üzerine çal›fl›yorsun?” Çal›flm›yor olmak, elbette söz konusu de¤ildi!

Aile dostlu¤u ve meslek yak›nl›¤› sayesinde onunla çok özel anlar yaflad›m. ‹ki anekdot: Siyaseti b›rak›p sevdi¤i ifllere döndükten sonra TMD’nin Karaköy’deki seminerlerine davet etmifltik. Aksi gibi, konuflma saati geldi¤inde salonda on kifli ya vard›k ya yoktuk. Çok can›m s›k›lm›flt›. O s›k›nt›yla k›sa bir tan›t›m yap›p bir sandalyeye çöktüm. Kürsüye geçti. Mahçubiyetimizi anlam›flt› tabii. Tatl› tebessümüyle,  Uzun süre çok büyük kalabal›klara konuflmak zorunda kald›m, flimdi sizlerle konuflmak keyifli olacak, dedi ve güzel güzel anlatt› niye üçyüz y›l geride kald›¤›m›z›! O¤lum yeni yeni cümleler kurmaya bafllam›fl ama daha kime sen kime siz denir bilmiyor. Oturdu¤umuz caddenin ad›n› biliyor ama: ‹smet ‹nönü Caddesi. Bizim evde herhalde ilk tan›flt›klar› gündü.  Bak Ali, Erdal ‹nönü! dedim. Ali afla¤›dan yukar› ve epeyce yukar› süzerek çocuk rahatl›¤›yla sordu:  Sen ‹smet ‹nönü’nün nesi oluyorsun? Erdal Bey ayn› rahatl›kla cevap verdi:  O¤lu oluyorum. Sen Tar›k Tüten’in nesi oluyorsun?  O¤lu!.. Birbirlerinin babalar›n› tan›yorlard› ya, arkadafl olmufllard› bile! ♣

L

* Bo¤aziçi Üniversitesi Matematik Bölümü ö¤retim üyesi.

57

Matematik Dünyas›, 2007-IV

Erdal ‹nönü’yle Söylefli 22 Eylül 2005 Kerem Hun ve Begüm Filizda¤* Kerem Hun: An›lar ve Düflünceler ’in üçüncü cildinde bilim adamlar›n›n yapt›klar› bulufllar› yarat›c› zekâlar› ve bunun yan›nda baz› d›fl etkenlerin imgelemlerini harekete geçirmesiyle yapt›klar›n› söylüyorsunuz. Benim merak etti¤im; Türk e¤itim sisteminin gelece¤in bilim adamlar› üzerindeki rolü nedir? fiayet bu rol zay›fsa bu etkiyi art›rman›n yollar› neler olabilir? Yarat›c› zekâs› düflük olan bir bilim adam›n›n fizi¤e kaydade¤er bir katk› yapmas›n› bekleyebilir miyiz? Erdal ‹nönü: Benim orda söyledi¤im tam öyle de¤il asl›nda. Genellikle, bulufl yapmak için çok yüksek bir zekâya sahip olmak gerekli diye bir kan› vard›r insanlar aras›nda, hatta ben de küçükken öyle düflünürdüm. Ama daha sonradan gördüm ki

Genellikle, bulufl yapmak için çok yüksek bir zekâya sahip olmak gerekli diye bir kan› vard›r, hatta ben de küçükken öyle düflünürdüm. Ama daha sonradan gördüm ki kuflkusuz normal, analiz yapabilen bir zekân›n yan›nda irade kullanmak, yeni bir fley bulmay› istemek ve merak çok önemli.

Bunun nas›l çal›flt›¤› hâlâ anlafl›labilmifl de¤il ama dedi¤im gibi irade kullanarak kafas›n› belli bir nokta üzerine yo¤unlaflt›rarak insanl›k bazen önemli bulufllar bulabiliyor. Bunu “imgelem yap›yor, muhayyele yap›yor” deniyor ama nas›l yapt›¤› tam olarak bilinmiyor. ‹radenin düflünce üzerine bask›s›yla çal›flan bir mekanizma denebilir. K.H: Hocam mesela bilim adamlar›n›n baz› teorileri çal›flma s›ras›nda de¤il de tatildeyken veya bofl zamanlar›nda bulabildiklerini görüyoruz. E.‹: Evet, evet iflte öyle oluyor; çünkü iradesiyle o konu üzerine e¤ildi¤i için bütün zaman dilimlerinde problem üzerinde düflünmeye devam ediyor. Mesela birdenbire baflka bir fley konuflurken o problem hakk›ndaki çözümü bulabiliyor. Ünlü matematikçi Pointcaré’nin bir psikoloji toplant›s›nda yapt›¤› meflhur bir konuflmas› vard›r. “Daha evvel günlerce düflündü¤üm bir problem vard›. Birçok fley denedim ama hiçbiri ifle yaramad›. Bir gün bambaflka bir sebeple otobüse binmek için ad›m›m› att›¤›m anda çözümü buldum” demifltir, Poincaré.

kuflkusuz normal, analiz yapabilen bir zekân›n yan›nda irade kullanmak, yeni bir fley bulmay› istemek ve merak çok önemli. Zaten zekây› harekete geçiren de iradedir. ‹nsan e¤er bir soruyu çözmeyi kafas›na koyarsa, “bunu çözmek kolay de¤il ama bu soruyu çözmek için elimden geleni yapaca¤›m” deyip ifle koyulursa o zaman zekâs›n› çal›flt›r›p imgelemeni harekete geçirir. Hatta inceleyip araflt›r›r ve sonunda da büyük bir olas›l›kla sonuca ulafl›r. Bu anlamda; irade, anlama merak› ve bunlar›n tetikledi¤i zekâ hepsi bir arada insan› yeni bir bulufla götüren etmenlerdir. Yarat›c› imgelem diye bir fley var; yeni bir olay› aç›klamak için daha önceden kimsenin düflünemedi¤i bir fleyi hat›r›na getirmek. * Bu söylefli http://www.onlinefizik.com/ sitesinde yer almaktad›r. MD’de yay›mlanmas›na izin verdi¤i için Sait Gökalp’e teflekkür ederiz.

51

Matematik Dünyas›, 2007-IV

Bazen düflünürken akl›na geliyor, bazen düflünüyorsun bulam›yorsun, sonra birdenbire akl›na geliyor. Tabii bulamayabilirsin de, garanti de¤il, ama as›l önemlisi düflünmek ve iradeni kullanarak onun her fleyden daha önemli oldu¤una inanarak gece gündüz kafa yormakt›r. Begüm Filizda¤: Hocam mesela genelde günlük hayatta unuttu¤umuz olaylarda baflka fleylerle u¤rafl›rken akl›m›za gelebiliyor. E.‹: Evet, ama iflte bu tip dedi¤im büyük bulufllar› bulmak için çok düflünmek gerekiyor. Bu uzun bir düflünme sürecinin sonucunda olan bir fley. Bazen düflünürken akl›na geliyor, bazen düflünüyorsun bulam›yorsun, sonra birdenbire akl›na geliyor. Tabii bulamayabilirsin de, garanti de¤il, ama as›l önemlisi düflünmek ve iradeni kullanarak onun her fleyden daha önemli oldu¤una inanarak gece gündüz kafa yormakt›r. B.F: Günümüzde baz› baflar›l› fizikçilerin ayn› zamanda matematik, biyoloji, kimya, ekonomi gibi di¤er alanlarla da bilgi sahibi olduklar›n› görüyoruz. fiahsen bu dallar aras›nda art›k ba¤lar›n ve köprülerin olufltu¤u kanaatindeyim. Sizce bir fizikçinin resme daha yukar›dan bakma ad›na bu tür bir özelli¤e sahip olmas› gerekir mi? E.‹: Yok öyle de¤il mesele. fiimdi ilimlerin hepsi ilerledi ve kendi alanlar›ndaki sorunlar›n ço¤unu çözdüler. Çözülmeyen sorunlar daha çok ilimlerin ortak alanlar›nda kalan k›s›mlar. Mesela fizikçi demifl ki “bu konu kimyac›y› ilgilendirir”, kimyac› da “fizikçiyi ilgilendirir” demifl. Böylece o sorun çözülmeden kalm›fl ortada. Böyle arada s›k›flm›fl alanlarda çözülmemifl çok sorun var. Ama art›k bu alanlarla da bilim adamlar› ilgilenmeye bafllad›lar. Interdisipliner (disiplinler aras›l›k) denilen fley bu zaten. Fakat bu flart de¤il. Fizi¤in kendi içinde de çok bilinmeyen var; örne¤in yüksek enerji fizi¤i do¤rudan do¤ruya fizik alan›ndaki s›rlar› ortaya ç›karmaya çal›flmaktad›r. Bu tip s›rlar da hâlâ mevcut ama beri yandan ara alanlarda çal›flmalar yap›l›yor. Tabii bu ara alanlarda çal›flmak için konular›n içeriklerine hâkim olmak gerekir. Mesela polimerler bu tip fleyler; polimerlerin fizi¤iyle ilgilenenler var, kimyas›yla ilgilenenler var. Biyolojide ifle yar›yor. Dolay›s›yla o araflt›rmay› yapanlar hem o konunun fizi¤ine hem de kimyas›na hâkim olmak zorunda-

Kerem Hun’la

lar. fiunu da unutmamak laz›m, bunlar› yapanlar›n yine bir uzmanl›¤› var. Bunlar ya fizikçi ya da kimyac›lar. Unutmay›n, belirli bir alanda uzman olduktan sonra di¤er alanlarla ilgileneceksiniz. K.H: Hocam mesela kaos teorisini ele alal›m. Fizik, matematik, biyoloji, kimya ve hatta ekonomi gibi bilim dallar›n› birlefltiren bu teori bu alanda bir örnek teflkil edebilir mi? E.‹: Kaos matematikte ortaya ç›kt›. Lineer olamayan yüksek dereceli denklemlerin çözümleriyle ilgilenenler gördüler ki orada beklenmedik olaylar oluyor. Örne¤in lineer denklemlerde sonuçlar bafllang›ç flartlar›yla beraber de¤iflir. Bafllang›ç flartlar›n› biraz de¤ifltirirseniz sonuç da biraz de¤iflir ama non-lineer denklemlerde, bilinmeyen kendisiyle biriki defa çarp›ld›¤› için, bafllang›ç flartlar›n› biraz de¤ifltirirseniz sonuç çok de¤iflir. Kararl› bir sonuç elde etmek istiyorsunuz mesela parçac›k sallans›n sallans›n dura¤an noktaya gelsin istiyorsunuz. Böyle bir fley elde etmek kararl› noktaya gelmektir. E¤er sistem lineerse kararl› noktaya yavafl yavafl gelirsiniz ama e¤er non-lineerse o zaman bafllang›ç noktas›n› çok dikkatle seçmek laz›m; çünkü biraz de¤ifltirirseniz kararl›l›k bozulur. fiimdi bunlar kaos denilen, birdenbire garip fleylerin oldu¤u sistemlerde var. Matematikçiler bunu görünce “buradan bir te-

Begüm Filizda¤’la

52

Matematik Dünyas›, 2007-IV

ori yap›labilir” dediler. “E¤er denklemin çözümünü bulursak o zaman hangi bafllang›ç flartlar›yla kararl›l›¤›n elde edildi¤ini ve biraz de¤ifltirirsek hangi sonuçlar› elde edebilece¤imizi görürüz” dediler. ‹flte kaos o zaman ortaya ç›kar. Bafllang›ç flart› e¤er iyi ayarlanmam›flsa sonunda anlafl›lmad›k fleyler ç›kar. E¤er yanl›fl hat›rlam›yorsam kaos önce matematikte ortaya ç›kt›. Tabii matematik ona modelini verdikten sonra birçok bilim dal› non-lineer modelleri çözmek için kulland› bunu. Kimya, biyoloji gibi alanlarda kullan›lmaktad›r. K.H: Ya ekonomi? E.‹: Ekonomide tabii daha çok oluyor çünkü orada denklemler hep non-lineer. K›saca bu non-lineer denklemlerin egemen oldu¤u olaylarda görülen bir geliflme. Bafllang›ç flart›na çok ba¤l›l›k kaotik sonuçlar veriyor. Tabii ben öyle biliyorum. K.H: Sabanc› Üniversitesi’nde bilim tarihi dersleri vermektesiniz. O yüzden flöyle bir soru sormak istiyorum: Özellikle Avrupa’da meydana gelen bilimsel devrimden ülkemizin nasibini almamas›n›n sebebi nedir? E.‹: Bence, bizim orda iyice anlamam›z gereken en mühim fley flu: Orta Avrupa’da ve Bat› Avrupa’da 16. ve 17. yüzy›llarda büyük keflifler yap›ld›. Dünyan›n döndü¤ünü söyleyen Kopernik’le bafllad›, ondan sonra Galileo düflme hareketini ve yasalar›n› buldu, Harvey kan dolafl›m›n› buldu, Newton mekani¤in yasalar›n› buldu, Huygens keza mekanikle ilgili ön çal›flmalar yapt›. Böylece matematikte, fizikte, astronomide daha sonralar› kimyada -ki bu alanlar›n hepsi temel bilim alanlar›d›r- yeni bilgiyi nas›l üreteceklerini gördüler. Onun için bu bulufllar›n

hepsine birden bilimsel devrim denir. Tekrar etmek gerekirse, bilimsel devrim, 16. ve 17. yüzy›lda Orta ve Bat› Avrupa’da (Polonya’da bafllay›p ‹talya’da

Niye Türkiye’de hâlâ bilimsel geliflme Bat›’ya göre çok yavafl? Ve hâlâ neden birçok konuda birbirimizle kavgaya girifliyoruz, mant›kl› düflünemiyoruz? Neden mesela üniversitelerimizde ‹ngilizce okutmaya çal›fl›yoruz? Bunlar›n hepsinin nedeni Osmanl›’n›n bilimsel devrimi anlamam›fl olup 300 y›l bu devrimle hiç ilgilenmemesidir. devam etmifl ve oradan Fransa, ‹ngiltere ve Danimarka’ya yay›lm›flt›r) ortaya ç›kan bulufllar›n toplam›d›r. Bu bilimsel devrim Bat›’daki insanlara yeni bilgi üretmenin yolunu ö¤retti. ‹flte en önemli olay budur. Yeni bilgi nas›l üretilir? Bilimsel araflt›rmayla üretilir. Bilimsel araflt›rma nas›l yap›l›r? Gözlemle, deneyle yap›l›r. Bir teori yapars›n, o teoriyi deneyle kontrol edersin sonra o teoride kulland›¤›n matematik sayesinde bir kesinlik elde edersin ve daha sonra da deneylerin bunu destekledi¤ini görürsen yeni bilgi üretmifl olursun. Bilimsel anlamda en önemli geliflme budur. Tabii bu, Türkiye’ye çok sonra geldi. Hele Osmanl› döneminde hiç gelmedi. Onlar Avrupa’dan birçok fleyi ald›lar ama araflt›rmay› almad›lar, kayna¤a inmediler. O bak›mdan bilimsel geliflme dendi¤inde Türkiye’de ilk önce alg›lanmas› gereken fley budur. Niye Türkiye’de hâlâ bilimsel geliflme Bat›’ya göre çok yavafl? Ve hâlâ neden birçok konuda birbirimizle kavgaya girifliyoruz, mant›kl› düflünemiyoruz? Neden mesela üniversitelerimizde ‹ngilizce okutmaya çal›fl›yoruz? Bunlar›n hepsinin nedeni Osmanl›’n›n bilimsel devrimi anlamam›fl olup 300 y›l bu devrimle hiç ilgilenmemesidir. B.F: 300 y›l, telafisi çok zor bir kay›p. E.‹: Tabii 300 y›l geride kald›¤›n›z zaman art›k yanl›fl al›flkanl›klar› da kan›ksamak durumunda kal›yorsunuz. “Biz art›k hiçbir fley yapamay›z, bütün geliflmeler Bat›’dan gelir; çünkü Türk insan› beceriksizdir, yeni bir fley bulamaz. Biz bekleyelim, onlar yaps›nlar” psikolojisi ortaya ç›k›yor. fiu an bakt›¤›m›z zaman durumun halen de¤iflmedi¤ini görüyoruz. Robotlar yap›yorlar biz seyrediyoruz burada. Bizim gemileri kurtarmak için robot kullanma imkân›m›z yok henüz ama geliflmifl ülkeler bafllad›lar bile. Hep böyle geriden gitmemizin te-

53

Matematik Dünyas›, 2007-IV

di¤im zaman da bana, “Niçin Nobel mükâfat› almad› o zaman” diyorlar. O bir flans meselesi tabii ama bence almas› gerekirdi çünkü Feza’n›n yapt›¤› teoriler çok derindi, öyle ki onun teorilerini kullananlar›n ileride Nobel Ödülü alacaklar›na inan›yorum. Tabii Nobel Ödülü için yeni ve çarp›c› bir bulufl bulmak laz›m. Böyle uzun vadeli bir teori yapmak yetmiyor; çünkü onun sonuçlar› zamanla ortaya ç›k›yor, deneylerle uygulanmas› gerekiyor. Bu her zaman olmuyor, biraz da flans meselesi asl›nda. Feza’n›n kitaplara geçen birçok buluflu var. Örne¤in, belli bir grubu parçac›k teorisine uygulam›flt› ve o çal›flmas› en çok referans olan çal›flmalar›ndan biri olmufltu. Sonra daha derinlere indi ama oradan bir Nobel almad›. Bunun gibi çok önemli teorileri vard›r. Matematikte de ileri çal›flmalar› oldu ama esasen teorik fizikçidir. Bence Türkiye’nin Cumhuriyet sonras› yetifltirdi¤i en parlak bilim insanlar›ndan birisidir. Kuflkusuz fizik alan›n›n en parla¤›d›r.

mel sebebi bilimsel devrimi 300 y›l boyunca anlamam›fl olmam›zd›r.

Feza bir dahiydi. Fizikte, matematikte yarat›c› bir yetene¤i vard›. Gençken ‹stanbul Üniversitesi’nde okudu daha sonra ‹ngiltere’ye gitti orada parlak bir doktora yapt›. Daha sonra Türkiye’ye geldi ama dehas›n› gelifltirecek ortam› bulamad›¤› için tekrar Bat›’ya gitti ama daha sonra bir kaç kere ODTÜ’ye geldi gitti. Birçok da yard›m› oldu. B.F: Çok k›ymetli dostunuz de¤erli bilim adam› rahmetli Feza Gürsey’in bilimsel kiflili¤i hakk›nda, onu çok iyi tan›yan biri olarak neler söyleyebilirsiniz? E.‹: Feza bir dahiydi. Fizikte, matematikte yarat›c› bir yetene¤i vard›. Gençken ‹stanbul Üniversitesi’nde okudu daha sonra ‹ngiltere’ye gitti orada parlak bir doktora yapt›. Daha sonra Türkiye’ye geldi ama dehas›n› gelifltirecek ortam› bulamad›¤› için tekrar Bat›’ya gitti ama daha sonra bir kaç kere ODTÜ’ye geldi gitti. Birçok da yard›m› oldu. K›sacas› Feza bir dehayd›. Tabii ben Feza için bir dehayd› de-

Umut bir yöntem de¤il, ona sar›lmak olmaz. K.H: Siz ve kuflakdafllar›n›z Say›n Feza Gürsey, Fikret Kortel, As›m Barut, Behram Kurfluno¤lu, Cavid Erginsoy, Yako Yafet Türkiye’deki fizik çal›flmalar›na çok önemli katk›larda bulunmufl bilim adamlar›d›r. Siz, bu kadar önemli bilim adam›n›n ayn› dönemde ortaya ç›kmas›n› neye ba¤l›yorsunuz? Fizik alan›nda bir daha böyle bir kufla¤›n yetiflmemesinin nedenleri nelerdir sizce? E.‹: Raslant›lar oluyor tabii. Baflka ülkelerde de görüyoruz baz› dönemlerde Mesela ‹talya’da da Fermi’nin ç›kt›¤› dönemde birçok de¤erli bilim insan› vard›. Onlar›n bir k›sm› ‹talya’da kald›, bir k›sm› Amerika’ya gitti ve orada parlak bulufllar yapt›lar. Baz› dönemlerde öyle olur baz› dönemlerde daha yavafl olur. Bu biraz rastlant› meselesi iflte genlerin oyunu meselesidir. K.H: Böyle bir kufla¤›n bir kere daha yarat›lma ihtimali var m›d›r? E.‹: Olur tabii. Hatta bugün de çok parlak bilim insanlar›m›z var. Onlar da kuflkusuz zamanla daha çok ünlenecekler, ondan sonra da sizler gelirsiniz. Umudu kesmeye gerek yok ama çal›flmak laz›m tabii. Umut bir yöntem de¤il ona sar›lmak olmaz. Begüm-Kerem: Çok teflekkür ederiz hocam. E.‹: Ben teflekkür ederim gençler. ♣

Efli Sevinç Han›m’la

54

Matematik Dünyas›, 2007-IV

Erdal ‹nönü’yle Bir Söylefli Leyla Tavflano¤lu Cumhuriyet, 12 Eylül 2004  Siz dünyada çok da fazla örne¤i olmayan kiflilerdensiniz. Bilim adam›, siyasetçisiniz. Yöneticilik yapt›n›z. Y›llar önceki bilim alan›nda bir buluflunuzdan dolay› bugün dünyada çok önemli bir bilimsel ödül olan Wigner Madalyas›’na lay›k görüldünüz. Böyle bir ödül almak nas›l bir duygu? ‹NÖNÜ  Elli y›l önce yapt›¤›m›z bir çal›flma dolay›s›yla flimdi bu ödülü almak benim için sürpriz oldu. Biz bu çal›flmay› ünlü bir fizikçi olan Eugene Paul Wigner’le birlikte yapm›flt›k. Bizim bu çal›flmam›z bir süre fark edilmedi. Ama sonradan yavafl yavafl de¤eri anlafl›ld›. Bizim Wigner’le yapt›¤›m›z, “Grup Teorisi” nde yeni bir yöntem bulmak oldu. Bunu da rastlant›sal olarak bulduk. Bu buldu¤umuz yönteme “Grup Kontraksiyonu” ya da “Gruplar›n Büzülmesi” deniyor. Grup bir matematiksel kavram. Bizim buldu¤umuz yöntem yoluyla bir gruptan baflka bir gruba geçebiliyorsunuz. Yeni olaylar› aç›klamak için de flimdi hiç durmadan bu gruplarla u¤rafl›l›yor. Benim bir flans›m oldu. Yeni bir yöntem bulundu¤u zaman her zaman bu ortaya atanlar›n isimleriyle an›lmaz. Sak›n yanl›fl anlafl›lmas›n; bizimki o kadar önemli de¤il, ama bugün ifle yarad›¤› için kullan›l›yor. Bu yönteme de bir flekilde Wigner’le benim ismim eklenmifl oldu.  Bu yönteme flimdi ne isim verildi?  “Wigner Grup Kontraksiyonu” deniliyor. Tabii Wigner dünyaca tan›nm›fl bir fizikçi oldu¤u için onun faydas› var. fiimdi internette girerseniz “Wigner Kontraksiyonu” diye bulursunuz. Bana bu madalyay› verenler uluslararas› bir matematikçiler ve fizikçiler grubu. fiimdiye kadar çok ünlü fizikçiler ve matematikçiler bu madalyay› ald›. Örne¤in ünlü fizikçimiz Feza Gürsey de 10 y›l kadar önce bu madalyay› alm›flt›. ‹flte, böyle hofl bir olay da yaflad›m. [...] fiunu söylemek istiyorum: Elli y›l önceki bir çal›flma için bu madalyan›n verilmesi sadece benim orada yapt›¤›m katk›y› de¤il, Türkiye’de fizi¤in geliflmesine yapt›¤›m katk›lar› da orada and›lar. Sadece benim yapt›¤›m de¤il, Türkiye’de fizikçilerin fizi¤in geliflmesiyle ilgili olarak yapt›klar› çal›flmalara da bu madalya verildi. Bunu kamuoyunun bilmesinde yarar var. “Türkiye’de fizikçiler bir fley yapm›yorlar” san›s› tamam›yla yanl›fl. Böylece

dünyada tan›nm›fl oluyoruz ve yavafl yavafl bunlardan pratik sonuçlar da ç›k›yor.  Bütün bunlar iyi de, son y›llarda Türkiye’de fizikten çok metafizi¤e a¤›rl›k verilmedi mi?  Asl›nda metafizik çok de¤erli bir terimdir. San›yorum o anlamda kullanm›yorsunuz bunu. ‹fle yaramayan yanl›fl fikirler de söyleniyor, ama ben buna demokrasinin bir cilvesi diye bak›yorum. O da ayr› hikâye. O toplant›da dünyaca ünlü fizikçiler hem Türkiye’de hem yurtd›fl›nda çok de¤erli çal›flmalar yapan Türk fizikçilerinin bilime katk›lar›ndan söz ettiler. Bunlar çok önemli geliflmeler.  [Türkiye’nin AB’ye girifli konusunda bir soruya yan›t] Türkiye, Cumhuriyetin bafl›ndan beri Bat› Avrupa’ya yönelik bir yol tutmufltur. Bat› Avrupa diyorum, çünkü biz de Avrupa’day›z, ama Güneydo¤u Avrupa’da. Bat› Avrupa da 16., 17. yüzy›llarda bilimin ilerledi¤i devletlerin bulundu¤u bölge. Onun için Bat› Avrupa bugün AB’nin merkezi ve oray› as›l yöneten grup. Bu da bilim ve teknolojide olan üstünlüklerinden kaynaklan›yor. Bu sayd›¤›m nedenlerden, günün birinde bizim Bat› Avrupa’n›n önayak oldu¤u bir birli¤e girmemiz kaç›n›lmaz bir son. Biz o yolda yetifltik. Çocuklar›m›z› da öyle yetifltiriyoruz. Bugün AB aleyhinde gibi görünenlerin çocuklar› da bu yolda büyüdüler. Türkiye için baflka yol yok. Evet, eskiden kalm›fl dine yaslanan birtak›m görüfller var. Ama onlar da ayk›r› de¤il. Onlar da çocuklar›n› ABD’de yetifltiriyorlar. Ve o hava içinde de geçmiflten kalan mistik, duygusal bir destek olarak dini devam ettirmek istiyorlar. Dünyayla ilgisi olan ise Bat› Avrupa’dan al›nm›fl bu uygarl›k, teknik, teknoloji, bilim, sanat, ekonomi, hepsidir. O nedenle ben AB’nin d›fl›nda kalaca¤›m›z› düflünmüyorum. Oraya girmek ise siyasal bir eylem. Onlar da geçmiflten kalan bütün itirazlar›n›, beklentilerini, belki de korkular›n› önümüze döküyorlar. Ama sonunda bu olacak. Bu itirazlardan çekinmememiz laz›m. Çünkü bizim gidecek baflka bir yerimiz yok. Karfl›l›kl› olarak da birbirimize ihtiyac›m›z var. >@

55

Matematik Dünyas›, 2007-IV

 [Araflt›rma gelifltirme konusunda bir soruya] Araflt›rma gelifltirmeye daha çok para, insan, emek, zaman vermemiz [...] gerekiyor. [...] Bizdeki genel yaklafl›m flu: Araflt›rma gelifltirme yararl›d›r. Param›z oldukça oraya para verelim. Oysa Bat›’daki anlay›fl öyle de¤il. “Araflt›rma gelifltirme yararl›d›r. Biz oraya ne kadar yat›r›m yaparsak o kadar para kazan›r›z. Bizim ekonomimizin geliflmesi için bilimimizin, teknolojimizin ilerlemesi gerekiyor” inanc›ndalar. Yeni teknolojiler ancak araflt›rmalar sonucu ç›k›yor. Biz de öyle olmak zorunday›z. Yenilik baflka türlü olmuyor. Bu ifle daha çok inanmak ve f›rsat vermek laz›m. Ama biz bunu tam anlam›yla anlam›fl de¤iliz.  Hep Bat›’da geliflen bulufllardan yararlanm›yor muyuz?  Evet. Bizim günlük yaflam›m›z› de¤ifltirecek bilimsel bulufllardan herhangi birisi hâlâ Türkiye’de yap›lmad›. Bunlar›n hepsi d›flardan bize geldi¤i için kamuoyundaki kan› flu: “Evet, bilim yaflam›m›z› de¤ifltiriyor, ama o d›flar›da yap›lan bilim. Türkiye’deki bilim böyle bir fleyi baflaramaz.” Öyle de¤il. Bizde de yap›l›r. Ama bu zamanla olacak bir fley. Bir de baz› yanl›fllar var. Elefltirmek gibi olmas›n. Say›n Baflbakan dünkü konuflmas›nda flöyle diyordu: “Art›k Türkiye’de bilim için bilim yap›lmayacak. Refah için bilim yap›lacak.” Burada de¤iflik ve önemli bir fley söylenmifl gibi görünüyor, ama asl›nda öyle de¤il. Bu bilinen bir fley. Böyle bir ayr›m yapmaya da gerek yok. Bilimde ilerledi¤iniz zaman o ilerleme refah› getiriyor. Bilimin güç verece¤ini en iyi biçimde 1600’lü y›llarda Bacon söylemifl: ‘’‹nsan›n bilgisiyle insan›n gücü örtüflür.” Çok basit. Bilgi insana güç verir. Rekabet halinde karfl›n›zdakinden daha fazla bilgi sahibiyseniz o zaman siz güçlü olursunuz. Bu bilinen bir fley. Bilim de insana bunu verir. Beni güçlü yapacak, bilim arayay›m, demekle de olmaz o... Bilimi ilerletirsiniz. O ilerlerken size kendili¤inden güç verir. Diyelim ki, kansere çare bulaca¤›m fikrine kap›l›yorsunuz. Öyle de olmaz. Bir kere onun bilgisine girmeniz, t›bb›, biyolojiyi ö¤renmeniz laz›m. [...] Emir vererek bilim yap›lamaz. Bilim insanlar›na f›rsat vererek, onlara yard›m ederek bu ifl olur. Bir de korkmamak laz›m. “Onlara para verelim de çarçur etsinler” mant›¤›yla olmaz. Bilim insanlar› paray› çarçur etmezler. Kontrol edersiniz. Bunun imkân› var. Biliyorsunuz, TÜB‹TAK’›, “Paray› çarçur etti” diye suçla-

d›lar. Oysa hiç de öyle bir fley yok. TÜB‹TAK paray› y›llard›r gayet iyi kullan›yor. Evet, bilim adam›, siyasetçiyi yanl›fl yolda bir araya gelirlerse kand›rabilir. Ama do¤ru yolda bir araya gelirlerse bir fley olmaz. Gerçek ilerleme de böyle gerçekleflir.  Baban›z Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucular›ndan. Siz 12 y›l siyaset yapt›n›z. Ama sonradan, “Ben art›k siyasette yokum” dediniz. Sizin gibi bir kiflinin bunu söyleme hakk› var m›?  Ben siyaseti ömür boyu yap›lacak bir fley diye görmüyorum. Ama Türkiye’de öyle bir anlay›fl var. Bir üniversitede bir konuflma yapm›flt›m. Gençlerden biri bana, “Niye siyaseti b›rakt›n›z” diye sordu. Ben de flu cevab› verdim: “Bütün ömrümce siyaset yapmam gerekmez. Bir süre yapt›m. Sonra da eski yapt›¤›m ifllere döndüm.” Üsteledi: “Yani siyaseti baflar›l› olmad›¤›n›z için mi b›rakt›n›z?” ‘’Baflar›l›yd›m, ama biraz da baflka fley yapay›m diye b›rakt›m” dedim. ‹nsan siyaseti ölünceye kadar yapar gibi bir san› var.  Ben onu demek istemedim. Sadece siyaseti, tam da flu s›ralarda b›rakmaya hakk›n›z var m›, diye sordum. Sizin toplumsal borcunuz yok mu?  Bu iflle hakk›n ne ilgisi var. ‹nsan yaflam›nda ne istiyorsa onu yapabilir. Toplumsal borcun bir ölçüsü olmal›. Ben 12 y›l siyasetin içinde kald›m. Üstelik siyasette fazla bir fleyler yapt›¤›ma da inan›yorum. Siyasete girdi¤im günlerdeki manzara ile ç›kt›¤›m günler aras›ndaki manzara farkl›. Siyasete girdi¤im s›rada ünlü siyasetçilerin hepsi yasaklanm›fllard›. Bask› vard›. Pek çok fley yaz›lam›yor, konuflulam›yordu. Onlar kayboldu. Ama, evet, baflka fleyler ortaya ç›kt›. Her sorun çözülmedi. Türkiye’nin önemli sorunlar› hâlâ önümüzde. Ama siyaset böyle. Yaflad›kça sorunlar ç›k›yor. Siz bir sorunun çözümüne katk› yapt›n›z diye her zaman sizden yard›m isteyebilirler. Bu insani bir fley, ama böyle bir borcum oldu¤unu da sanm›yorum. Türkiye’nin yafl› e¤er 80 ise, ben de 12 y›lla buna önemli bir katk› yapm›fl›m, demektir. Onun için borcumu ödemedim, diye düflünmüyorum. Ama iyi niyetli insanlar benden yard›m istiyorlar. Onlara ilgilerinden dolay› teflekkür ederim. Ama ben flimdi baflka fley yap›yorum. Bu yapt›¤›m›n da hem kendim hem ülke için faydal› oldu¤una inan›yorum. Dolay›s›yla da bu konuda bir rahats›zl›¤›m yok. h

56

Matematik Dünyas›, 2007-IV

Erdal ‹nönü’nün Onursal Doktora Töreni Konuflmas› 21 fiubat 2007 ‹stanbul Kültür Üniversitesi, 21 fiubat 2007 tarihinde Prof. Dr. Erdal ‹nönü’ye “Onursal Doktor” unvan› vermiflti. ‹nönü törende, e¤itim ve bilim hayat›na nas›l bafllad›¤›n›, buluflunu nas›l yapt›¤›n› ve iyi bir araflt›rmac›n›n niteliklerini içeren güzel bir konuflma yapm›flt›. An›s›na sayg›yla son konuflmas›n› tümüyle yay›ml›yoruz*.

ay›n Mütevelli Heyet Baflkan›, Say›n Mütevelli Heyet Üyeleri, Say›n Rektör, Say›n Rektörler, de¤erli ö¤retim üyeleri, de¤erli arkadafllar›m, hepinizi sayg›yla, sevgiyle selaml›yorum. Bana bu unutulmaz günü yaflatan, bu eflsiz ödülü veren Kültür Üniversitesi Senatosu’na, tüm üyelerine candan teflekkür ediyorum. Buraya gelmek lûtfunda bulunan de¤erli bilim insanlar›na, her kademeden ö¤retim üyelerine ayr›ca minnettarl›¤›m› ifade ediyorum. Gerçekten bana unutulmaz bir gün yaflat›yorsunuz. Çok da mahcup ediyorsunuz. Çok de¤erli insanlar› karfl›mda gördü¤üm zaman ne konuflaca¤›m› bilmiyorum. Ama önce ‹stanbul Kültür Üni-

versitesi’nin 10’uncu y›l›n› kutlayay›m. O da unutulmamas› gereken bir ödev. Biraz evvel okunan kararda say›n rektörün sözlerinde fizik bilimine yapt›¤›m katk›lardan bahsediliyordu. O bak›mdan belki fizik biliminden bahsetmem gerek ama iflin do¤rusu flu ki, ben siyasete girdi¤im günden itibaren fizik bilimi ile ilgim kesildi. 12 sene siyasette kald›m. Sonradan üniversiteye dönme imkân› buldum ama fizik b›rakt›¤›m yerde olmad›¤›ndan, bugünkü durumunu anlamam için y›llarca u¤raflmam gerekecekti. Ondan vazgeçtim ve bilim tarihiyle -daha evvel de ilgilendi¤im bilim tarihiyle- ilgimi devam ettirdim. O bak›mdan fizi¤in bugünkü durumu hakk›nda bir fley söyleyecek halim yok flimdi. Ama geçmiflten bahsedebilirim. Geç-

S

* ‹stanbul Kültür Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi internet sitesinden.

42

Matematik Dünyas›, 2007-IV

Küçükken ailemizde a¤abeyim için “mühendis olacak” diye hep söylenirdi. Aletlerle oynard›, tamir ederdi, bozard›, yapard›. Ben de hep kitap okurdum... miflteki an›lardan ve biraz evvel de ad› geçen “Wigner Madalyas›” öyküsünden bahsedebilirim. Sizi s›kmadan böyle baz› an›lar› söylemek istiyorum. Önce belki nas›l fizikçi oldu¤umu anlatmal›y›m. NASIL F‹Z‹KÇ‹ OLDUM Bizim ailemizde benim büyük a¤abeyim vard›. Benden 2 yafl büyük ama 3 sene ilerideydi lisede. K›z kardeflim karfl›mda oturuyor. A¤abeyimi kaybettik maalesef ama k›z kardeflim bilir. Küçükken ailemizde a¤abeyim için “mühendis olacak” diye hep söylenirdi. Aletlerle oynard›, tamir ederdi, bozard›, yapard›. Ben de hep kitap okurdum; onun için

‹nönü ailesi huzurlu bir gününde

benim böyle “mühendislik” gibi bir dala girece¤imi kimse düflünmezdi. Belki d›fl ifllerine girebilirim, iç ifllerine girebilirim; yani bir bürokrasi görevi yapar›m diye düflünülüyordu. Yaln›z sonradan lisenin son s›n›f›nda bu durumu de¤ifltiren bilgiler edindim. 1943 y›llar›nda dünyada fizik, bugün biyolojinin oldu¤u gibi h›zla geliflen bir bilim dal›yd›. Einstein’›n “rölativite”si ç›km›flt›. Anlafl›lmaya çal›fl›l›yordu hâlâ. “Kuantum Mekani¤i” diye atomlar›n hareketlerini aç›klayan yepyeni bir kuram ortaya ç›km›flt› ve bu kuramda “zaman” gibi, “uzay” gibi, “nedensellik” gibi, felsefecilerin y›llard›r tart›flt›klar› kavramlara yeni anlamlar getiriyorlard›. Ben bunlar› seziyordum. O zaman “Bilim ve Teknik” diye bir dergi vard› Teknik Üniversite’deki arkadafllar›n yay›mlad›¤›. Oradan okudu¤um bilgilerle düflünmeye bafll›yordum ve merak ediyordum. “Bunlar›n, iflin esas› nedir?” Felsefeye hep merak›m vard›. “Acaba felsefi kavramlara bu yeni fizik konular›n› ö¤renirsem iyice, daha bir aç›kl›k getirebilir miyim?” diye, dolambaçl› bir yoldan fizikçi olmaya karar verdim. Babam da bunu destekledi ve bir gün sordu: “Ne olmay› düflünüyorsun?” diye. “Fizikçi veya felsefeci olmay› düflünüyorum” dedim. “Felsefeye ömür verilmez” dedi. “Ama fizikçi olmak iyi olur.” “Ben de,” dedi, “küçüklü¤ümde, gençli¤imde bilimle u¤raflmak istemifltim.” Bu bana çok dikkati çeken bir itiraf gibi geldi. Ama kuflkusuz o zaman böyle bir olanak yoktu Türkiye’de. Dolay›s›yla babam destekledi. Fizikçi olmak için Fen Fakültesi’ne gitmek gerekti. Ankara’da o y›l 1943 y›l›nda Fen Fakültesi aç›ld›. Ben de ilk ö¤rencilerinden biri olarak oraya girdim. Numaram da “1”di.

imza xx

43

Matematik Dünyas›, 2007-IV

AÇILIfi TÖREN‹ Fen Fakültesi’nin aç›l›fl töreni çok görkemli oldu. Size o törenden akl›mda kalanlar› anlatmak istiyorum k›saca. Çünkü ilk defa o törende ben, bir tören konuflmas› gibi formel bir konuflma yaparken, insan›n kendi ruhsal durumunu a盤a vurdu¤unu fark ettim. O zaman liseyi yeni bitirmifl bir ö¤renciydim ama dikkatle dinliyordum. Ankara Gazi E¤itim Enstitüsü’nde aç›l›yordu Fen Fakültesi. Onun bir iki odas›nda. Törene zaman›n cumhurbaflkan›, baflbakan›, milli e¤itim bakan›, ‹stanbul Üniversitesi’nden temsilciler gelmifllerdi. Üç kifli konufltular törende. ‹lk önce san›r›m Kerim Erim, ‹stanbul Üniversitesi’nin temsilcisi olarak bir konuflma yapt›. Kutluyordu Ankara’da göreve bafllayanlar›. Ayr›ca Ankara Fen Fakültesi’ndeki ö¤retim üyelerinin, ‹stanbul Üniversitesi’nden gelen insanlar oldu¤u için bundan onur duydu¤unu söylüyordu. ‹stanbul Üniversitesi’nde y›llard›r bilim yapmakla u¤raflt›klar›n› anlatt›.

‹smet ‹nönü’nün notu: Ankara Üniversitesinin Fen Fakültesini engin ümitler ve sevinçlerle açt›k. 8.11.1943

Onun konuflmas›nda söyledi¤i, daha ziyade felsefi bir giriflti. “Bilim,” dedi “çok güzeldir. Çünkü siz bulundu¤unuz yerde bilimin esaslar›n› ö¤renirseniz, bütün evrende, her yerde geçerli olan kurallar ö¤renirsiniz. Bu çok güzel bir fleydir. Ama bilim ayn› zamanda çok korkunçtur. Çünkü e¤er siz bilimin kurallar›n› ö¤renip onlara uymazsan›z o sizi ezer geçer. Çok gücü vard›r. Ama biz burada elimizden geleni yapaca¤›z. Bilgilerimizi gençlerimize ö¤retece¤iz.”. Bundan ç›kan sonuç, benim ald›¤›m sonuç fluydu: “Biz elimizden geleni yapaca¤›z. Art›k ne ç›kar bilmiyorum; ama iflimiz zordur ve bilim de kolay bir fley de¤ildir. Biz görevimizi yapmaya çal›flaca¤›z.”. Böyle mütevaz› bir yaklafl›m...

‹çimden, tabii, dedim, Milli E¤itim Bakan› bizden özür dileyecek de¤il ya; böyle derme çatma bir yerde fakülte aç›l›yor. Elbette bize böyle bir heyecanland›r›c› konuflma yapmal›yd›. Ben bunlardan flu sonucu ç›kard›m: “Bilim kolay bir fley de¤ildir. Biz y›llard›r u¤rafl›yoruz hâlâ bir yere varamad›k, siz Ankara’da daha yeni yeni bu ifle giriyorsunuz, hadi bakal›m ne yapaca¤›n›z› görelim.” Yani küçümseyen bir tav›r vard›. Sonra fakültenin yeni dekan› fizikçi Hayri Dener konuflma yapt›. Hayri Bey Türkiye’de “Fizikçi Hayri” diye bilinirdi. Ama orta ö¤retimde çal›flm›flt›. Lise fizik kitaplar› yazm›flt› ve Gazi E¤itim Enstititüsü’nde ders verirdi. Çok de¤erli bir ö¤retici ve bilim insan›yd›; ama Fransa’da yaln›z lisans ö¤renimi yapm›flt› ve doktora yapmam›flt›. Dolay›s›yla hiç Hayri Dener araflt›rma yapmam›flt›. Ama iyi niyetli bir insand› ve araflt›rma yap›lmas›n› istiyordu.

DÜNYA ÇAPINDA OLACAKSINIZ Ondan sonra Milli E¤itim Bakan› Hasan Âli Yücel konufltu. O bambaflka gayet coflkulu bir konuflma yapt›: “Burada yeni bir fakülte aç›yoruz, gençler burada her fleyi ö¤renecekler ve ben bekliyorum ki aran›zdan dünyaya ün salacak bilim insanlar› ç›kacak. Farabîler, ‹bn-i Sina’lar... onlar buradan ç›kacak.” Böyle heyecanl› bir konuflma yapt›. Tabii heyecanla dinledik biz de, ama biraz olmayacak bir fley dinler gibi... Dahas› da var: Sonra tören bitti biz yukar›da -zaten iki üç odadayd› Hasan Âli Yücel Fakülte aç›l›rkenorada, yukar›daki bir s›n›fa ç›kt›k, 20-30 kifliydik. Karfl›m›za önce Salih Murat Uzdilek geldi. ‹stanbul

44

Matematik Dünyas›, 2007-IV

heyecanland›r›c› konuflma yapmal›yd›. Yani inanmad›m söyledi¤ine. Ama onun söyledi¤i do¤ruydu. Bunu sonradan fark ettim. Biz oradan ald›¤›m›z bilgiyle gerçekten en iyi fleyleri, en önemli bulufllar› yapabilecek durumdayd›k. Yeter ki kendimiz buna inanal›m. Ama biz ona inanm›yorduk çünkü örne¤imiz yoktu. Ve yanl›fl bir yaklafl›mla bafll›yorduk. Tabii bir fleyler yapt›k. Biraz evvel de say›n rektör anlatt›. Beni de mahcup etti. Arkadafllar›m da bir fleyler yapt›lar. Ama ben inan›yorum ki biz o zaman Hasan Âli Yücel’in söyledi¤ine gerçekten inansayd›k, daha çok, daha büyük ifller yapard›k. Çünkü biraz sonra tekrar söyleyece¤im; iflin esas› insan›n kendi h›rs›, kendi iradesi, kendi inanmas›... Evet, fakülte aç›ld›. Ben orada okumaya bafllad›m.

Teknik Üniversitesi’nden profesör; o da törene gelmiflti. O bir aç›l›fl dersi verdi. Tam hat›rlam›yorum, ondan evvel veya sonra Hasan Âli Yücel -Milli E¤itim Bakan›- geldi. O bize k›sa bir konuflma daha yapt› ve orada daha basit olarak flunu söyledi: “Bak›n çocuklar,” dedi. “burada birkaç oda içinde ye-

‹flin esas› insan›n kendi h›rs›, kendi iradesi, kendi inanmas›... ni bir fakültede çal›flmaya bafll›yorsunuz. Buras› ufak, böyle derme çatma bir görünüflü var. Ama sanmay›n ki siz buradan bir fley ö¤renmeyeceksiniz. Tam tersine siz burada her fleyi ö¤reneceksiniz” dedi, “ve siz bu bilginizle dünyan›n en ünlü bilim insanlar› gibi olabilirsiniz. Bu yetenek sizde var. Bilgiyi de alacaks›n›z. Buna göre çal›fl›n” dedi. Ben gene içimden “Tabii” dedim, “Milli E¤itim Bakan› bizden özür dileyecek de¤il ya; böyle derme çatma bir yerde fakülte aç›l›yor.” O bize böyle bir

AMER‹KA YOLU Fakültedeki ö¤retim üyelerimizin hepsi ‹stanbul’dan gelmifllerdi. Matematikçiler doktora yapm›fl insanlard›. Araflt›rmay› biliyorlard›. Fizikçile-

45

Matematik Dünyas›, 2007-IV

rin hiçbirisi doktora yapmam›flt›. Onlar›n araflt›rmalar› hemen hemen yoktu. Dolay›s›yla o taraf eksikti. Ama bize bilgiler verdiler. Sonra bir ara ‹ngiltere’den Hindistan yoluyla bir matematik-fizik hocas› geldi. Profesör Strang diye ‹skoçyal› bir profesör. Ondan çok fley ö¤rendik. Çünkü ça¤dafl teorik fizi¤i, ça¤dafl matematiksel fizi¤i biliyordu. Bize onlar› anlatt›. Ben ondan çok yararland›m. Fakülteyi bitirdikten sonra Amerika’ya gittim. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nde fizikte yüksek lisans ve doktora yapmaya girifltim. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü, “CALTECH” diye bilinir k›saca, Amerika’n›n “MIT” gibi “Massachusetts Teknoloji Enstitüsü” gibi araflt›rmaya iyice a¤›rl›k veren mühendislik ve bilim üniversitesi. CALTECH’teki ö¤retim üyeleri aras›nda “Nobel Ödülü” alm›fl insanlar vard›. Mesela “Millikan”, ünlü ya¤ damlas› deneyini yaparak atomlara yaklaflm›fl olan insan vard›. Sonra ben oradayken baflka birisi daha, Anderson da “Nobel Ödülü” ald›. Ö¤rencileri de dünyan›n her taraf›ndan gelmifl parlak ö¤renciler. Oradan flu iki dersi ald›m: Bir tanesi Anka-

Soldan sa¤a: Galip Demira¤, Ömer ‹nönü, Nuri Demira¤, Erdal ‹nönü, Mehmet Kum ve tan›namayan biri. Nuri Demira¤, demiryollar›n› infla eden ilk müteahhitlerdendir ve bir ifl adam›d›r. Cumhuriyet döneminin ilk milyonerlerindendir. (Nuri Demira¤ arflivi)

ZEK‹ OLMAK BULUfiA YETMEZ ‹kinci ö¤rendi¤im baflka bir fley flu: Orada benim gibi doktora yapan arkadafllar›m vard›. S›n›fta problemler sorarlar. Biz onlar› çözmeye çal›fl›r›z. ‹çlerinden biri ‹sveç as›ll› Amerikal› Carl Helstrom ad›nda çok parlak bir ö¤renciydi. En zor problemleri o yapabiliyordu. Bizim yapamad›¤›m›z fleyleri o yap›yordu. Çok da sevimli, iyi niyetli bir insand›. Buna karfl›l›k ö¤rencilerin ço¤u benim gibi bazan yap›yorlar bazan yapam›yorlar. U¤raflarak bir fley elde etmeye çal›fl›yorlard›. Mesela Sandage diye bir arkadafl›m vard›, o öyleydi. Sonradan ben bekledim ki bu Carl Helstrom bilimde büyük bulufllar yaps›n. Çünkü son derece yetenekli, zeki, çal›flkan bir insand›. Fakat hiçbir fley duymad›m. Doktora bittikten sonra çeflitli yerlere gittim. Carl Helstrom’un yeni bir buluflunu duymad›m. San›r›m hiç araflt›rma yapmad› veya yaln›z ö¤retimle ilgili fleyler yapt›. Buna karfl›l›k o biraz evvel ad›n› and›¤›m Sandage benim gibiydi, baz›lar›n› yap›yor baz›lar›n›

Tabii yetenek iyi bir fley ve gerekli bir ölçüde olmal›. Zekâ bir ölçüde gerekli. Ama bulufl yapmak için baflka fley gerekli. Bulufl yapmak için sizin gerçekten bir fley bulmak istemeniz, o iflle sürekli, inatla u¤raflman›z, baflka bir iflle u¤raflmadan onu sonuca götürmeniz gerekli. ra’daki Üniversitedeyken -Fakültedeyken- ö¤retim üyelerimizin verdi¤i ödevleri veya dersleri ben kolayl›kla anlard›m, ödevleri de yapard›m. CALTECH’e gitti¤imde verdikleri problemlerin baz›lar›n› yapam›yordum. U¤rafl›yorum, u¤rafl›yorum, yapam›yorum. O bana çok hayret verdi. Hatta o zaman a¤abeyim de oradayd›; onu söylemeyi unuttum. A¤abeyim benden evvel gitmiflti CALTECH’e. O mühendislik k›sm›nda yüksekö¤renim yapt›. Doktora de¤ildi ama ona yak›n bir fleydi. “Professional Degree” denen bir diploma ald›. Ben gitti¤imde oradayd›. Ona bunu söyledim. Dedi ki, “Buras› dünyan›n her taraf›ndan, Amerika’n›n her yerinden gelmifl parlak insanlar›n oldu¤u bir yer.” Ankara gibi de¤il. Bu bana gösterdi ki bizim ünlü atasözümüzde oldu¤u gibi “el elden üstündür.” Daima daha çok yetenekli insanlar bulunacakt›r.

‹nönü’nün okul arkadafl› Allan Sandage (1926- ). 1953’te CALTECH’ten ünlü kozmolojist Edwin Hubble’›n ö¤rencisi olarak mezun oldu. Birçok ödül alm›flt›r. 50 yafl›nda Hr›stiyan olmufltur.

46

Matematik Dünyas›, 2007-IV

yapam›yor. O astrofizik alan›nda baya¤› ünlü bir bilim insan› oldu. Doktoradan sonra araflt›rmalar›yla kendini gösterdi. Bunu hep ö¤rencilere anlat›yorum. Tabii yetenek iyi bir fley ve gerekli bir ölçüde olmal›. Zekâ bir ölçüde gerekli. Ama bulufl yapmak için baflka fley gerekli. Bulufl yapmak için sizin gerçekten bir fley bulmak istemeniz, o iflle sürekli, inatla u¤raflman›z, baflka bir iflle u¤raflmadan onu sonuca götürmeniz gerekli. Helstrom iyi niyetli bir insan; ne sorarlarsa yap›yor, ama kendisi bir fley bulmaya çal›flm›yor. O araflt›rma yapamad›. Bu da bence önemli bir ders oldu.

içinde tabii. Sonra benim hocam ona yazd›. Neyse sonuç olumlu ç›kt› ve Princeton’a gittim. Wigner’i ilk ziyaret etti¤im gün odas›nda konufltuk biraz, ben bekliyorum ki bana bir öneri yaps›n “fiunu araflt›r beraber çal›flal›m” desin. Hiç sesini ç›karmad›. CALTECH’te ne yapt›¤›m› sordu. “Hadi yeme¤e gidelim.” dedi. Beraber yeme¤e gittik. üniversitenin kafeteryas›nda. Girdik; s›raya girmifl herkes, biz de girdik. S›rada beklerken Wigner’in tan›d›¤› baflka bir ö¤retim üyesi geldi. Wigner’le konuflmaya bafllad›. Sonra Wigner beni göstererek dedi ki: “Mr. ‹nönü yeni geldi, doktora yapm›fl bir genç”. “Ne yapt›n›z CALTECH’te?” diye sordu bu ö¤retim üyesi. Ben de hiç düflünmeden dedim ki: “Orada Christy ile çal›flt›m. Christy, bana kozmik ›fl›nlarla ilgili bir problem verme nezaketini gösterdi. ‘’He was kind enough to propose a problem,” dedim. Ben bu “nezaketini gösterdi” sözünü imza xx söyleyince Wigner flöyle bir bakt›. Sanki ben ona “Sen o nezaketi göstermiyorsun” demiflim gibi bir sonuç ç›kard›.

WIGNER ‹LE TANIfiMA Doktoray› bitirince daha önceki düflüncemize göre, evde konuflulan fleylere göre, babam›n beklentisine göre Türkiye’ye hemen dönecektim ve üniversiteye kat›lacakt›m. Ama bakt›m ki orada doktoray› yapanlar hemen bir üniversiteye gidip göreve bafllam›yorlar. Doktora yapt›klar› üniversiteden ç›k›p baflka bir üniversiteye gidiyorlar. Buna flimdi “post-doc” deniyor. Doktora sonras› ö¤rencisi veya doktora sonras› araflt›rmac›s› olarak 1-2 sene daha çal›fl›yorlar. Ondan sonra bir üniversitede ö¤retime bafll›yorlar. Çünkü sadece doktora yapmak onlar› üniversitede sürekli araflt›rma yapacak bir insan haline getirmiyor. Onu ö¤renmifller, onun için böyle yap›yorlar. O zaman ben de kendi kendime dedim: “O halde hemen Türkiye’ye dönmeyeyim. Bir müddet daha Amerika’da kalay›m ve araflt›rma yapay›m”. Princeton Üniversitesi’nde Wigner diye Macaristan as›ll› bir fizikçinin ününü duymufltum. Bir yaz tatilinde gittim onu buldum Wisconsin Üniversitesi’nde. “Sizinle çal›flmak istiyorum” dedim, “Peki ama,” dedi “senin hocan mektup yazs›n ondan sonra karar veririm.” Gayet ciddi bir yaklafl›m

FARKINDA OLMADAN BULUfi Ben onu isteyerek yapmad›m ama kendili¤inden bunu söyledim ve zannederim çok faydal› oldu. Çünkü yemekten sonra odas›na gittik yine ve bana bir problem verdi. “fiunu incele, bu konuda çal›flal›m” dedi. Bilmedi¤im bir konu grup teorisinde, tabii ö¤renmeye çal›flt›m, sonra faydal› fleyler yapt›k. Ayr›nt›lara girmeyeyim ama k›saca flöyle oldu: Önerdi¤i problemi gene onun yard›m›yla çözdük ve Galilei grubunun temsillerini bulup ortaya ç›kard›k. Bu temsillerin fizikteki faydas›n› araflt›rd›k. Bir faydas› olmad›¤›n› gördük. Halbuki Galilei grubundan daha temel bir grubun, Poincaré grubu denilen ve rölativiteye uyan grubun temsilleri fizikte çok faydal›d›r. Aradaki fark ›fl›k h›z›na yak›n h›zlarda ortaya ç›kar. Ifl›k h›z›na göre Dünya’daki hareketler düflük h›zlarla oldu¤u için ›fl›k h›z›na yak›n h›zlar› düflünmezseniz e¤er, Galilei grubuyla ifl yapabilirsiniz. Bir anlamda ›fl›k h›z›n›n büyüklü¤ü sayesinde öteki gruptan bu gruba geçiyorsunuz. Yani matematikçilerin tabiriyle bir “limit operasyonu” var burada.

Wigner ve Einstein, Bülent Atalay’›n kaleminden

47

Matematik Dünyas›, 2007-IV

flu flekilde ele al›nabilir” ve bir formülasyon yap›yoruz, ondan yola ç›k›yoruz. Bargman buna bakm›fl ve “Her zaman bu hâle gelmez daha genel bir formülasyon vard›r,” diye düflünmüfl. Bir ö¤rencisiyle beraber böyle bir makale yazd›lar. Böylece Bargman ve asistan› daha genel bir grup kontraksiyonu yöntemi buldular.

[Wigner] bir an durduktan sonra, bana beklemedi¤im bir fley söyledi: “Macaristan ve Türkiye gibi ülkelerde bir insan bir alanda sivrildi mi, art›k her alanda ondan görev beklerler; buna dikkat et” dedi. Ben de kendi kendime, “Nereden ç›kt› bu?” dedim. Fakat sonradan bakt›m ki çok hakl›ym›fl. O yöntemi anlat›rken diyorlar ki: “Bizim bu yöntemimiz daha geneldir. ‹nönü ile Wigner’in buldu¤u bu yöntem - ki ona ‹nönü-Wigner yöntemi diyelim - o daha az geneldir.” Fakat kendi yöntemleri daha genel oldu¤u için bizim yöntemi ay›rmak maksad›yla “‹nönü-Wigner Yöntemi” dediler. E¤er böyle bir fley olmasayd› “grup kontraksiyonu” denecekti ve ismimiz de buna eklenmeyecekti. Ama bir eksik b›rak›lm›fl ve dolay›s›yla Bargman o eksi¤i tamamlam›fl. Böylece konu baflka bir insan›n daha baflka bir fley ortaya atmas› ve bizim buldu¤umuza da bir isim takmas›yla sonuçland›.

Bu ortaya ç›k›nca ben dedim ki kendi kendime: “Liseden beri yapt›¤›m›z limit almak, bir parametreyi sonsuza götürüp sonuca bakmak zevkli bir fleydir; kolay bir fleydir. Burada da öyle bir fley yapay›m ve Wigner’in elde etti¤i o temsillerde ›fl›k h›z›n› sonsuza götürerek ne oldu¤una bir bakay›m.” Wigner de “Bak” dedi. Fakat ben bakt›m birkaç gün hiç faydal› bir sonuç ç›km›yor. Bazan s›f›r ç›k›yor, bazan anlams›z bir fley ç›k›yor. Bir acayiplik var. “Bu acayiplik nereden geliyor?” diye Wigner’le çal›fl›rken onun akl›na geldi “Bakal›m grup ne oluyor?” dedi. Ayr›nt›lara girmek istemiyorum. Anlafl›ld› ki biz fark›nda olmadan yeni bir matematiksel kavram, bir gruptan baflka bir gruba geçmenin yeni bir yolunu bulmufluz. Bu bir matematiksel yöntem, ama fizikte çok faydal› oldu¤u görüldü.

TÜRK‹YE’YE DÖNÜYORUM “‹nönü-Wigner Yöntemi” diye hâlâ söyleniyor ve kitaplara da geçti. Dolay›siyle düflündü¤ümde görüyorum ki, baz› raslant›lar yard›m›yla bu noktaya gelebildim. Önce oraya gitmeye kendi kendime karar verdim. Wigner’in nezaketini kullanarak bana bir problem vermeye zorlad›m. Ondan sonra da baflka birisi çal›flma yapt›¤› için bizim çal›flmadan böyle ad›m›zla bahsetti. Sonra bir gün Wigner’e gittim, ve: “Ben Türkiye’ye dönüyorum” dedim. Önce çok flaflt›. “Niye gidiyorsun? Daha yeni iyi bir fleyler yapmaya bafllad›k” dedi. “Ama,” dedim “ben Türkiye’den geldim, oraya dönmek zorunday›m.” “Peki, biliyorum” dedi. Kendisi de Macaristan’dan Amerika’ya gitmiflti. Bir an durduktan sonra, bana beklemedi¤im bir fley söyledi: “Macaristan ve Türkiye gibi ülkelerde bir insan bir alanda sivrildi mi, art›k her alanda ondan görev beklerler; buna dikkat et” dedi.

‹NÖNÜ-W‹GNER YÖNTEM‹ Hemen ona bir isim eklenmedi. O yöntemi bulan insanlar›n ismi yönteme eklenmez her zaman, genellikle o yöntemin ne oldu¤u söylenir. Buradaki yöntem “grup büzülmesi”, “grup kontraksiyonu” yöntemi idi. Onun için biz yazd›¤›m›z makaleye “Gruplar›n ve Temsillerin Kontraksiyonu “ demifltik. Fakat Princeton Üniversitesi’nden baflka bir matematik-fizikçi profesör, Bargman çok dikkatli bir insand›. Biz, makalenin bafl›nda bir kabul yaparak bafll›yoruz. fiöyle diyoruz: “Bir grup her zaman

48

Matematik Dünyas›, 2007-IV

Ben de kendi kendime, “Nereden ç›kt› bu?” dedim. Fakat sonradan bakt›m ki çok hakl›ym›fl. Deneyimleriyle konufluyordu herhalde. Döndükten sonra biliyorsunuz baflka ifllere girdim. Ama o sefer Türkiye’ye döndü¤ümde önce Ankara Fen Fakültesi’nde asistan olarak bafllad›m. Doçent oldum. Sonra ODTÜ’de çal›flt›m. TÜRK‹YE ÖNE ÇIKAB‹L‹R Yönetici olarak ne yapmaya çal›flt›m, onu da söyleyeyim izin verirseniz. Benim flöyle bir görüflüm vard›, flöyle bir hayalim vard›, hâlâ da o devam ediyor. Kendi kendime diyordum ki: “Tarihte okuyoruz, 800 y›l önce, 1200’lerde, 1100’lerde bilim o zaman ‹slâm âlemi denilen bölgede, eski Yunan biliminin geliflmesiyle en iyi flekline varm›fl ve Bat› Avrupa’dakiler onu ö¤renmek için o zamanki ‹slâm bilginlerinin yazd›klar› kitaplar› tercüme ediyorlar. Bu da gösteriyor ki, o zamanki durumda Do¤u’daki bilim daha ileride. Sonra de¤iflmifl durum. Kendi kendime diyordum ki: “Gene de¤iflir. Belki ileride devletlerin kendi yaflamlar› içinde öyle olaylar ç›kabilir ki, Türkiye bilimde öncü duruma gelebilir.”

Erdal ‹nönü (ayakta) a¤abeyi Ömer ile

Ama bir sonucu da benim Fakülte’den ayr›lmam oldu. O da ç›kard›¤›m baflka bir derstir. REFORM YAPMANIN BEDEL‹ Reform yapmak iyi bir fleydir. ‹nanarak yap›n ama sonunda bulunaca¤›n›z yerden ayr›laca¤›n›z› önemli olas›l›k olarak düflünün. Ayn› fley ODTÜ’de oldu. Orada da reform yapaca¤›m diye u¤rafl›rken- ö¤rencilerin de gayretiyle- kendimi zor bir durumda buldum. Ama zorluk, rektörlü¤ü b›rakmak fleklinde halloldu. Orada araflt›rmaya devam ettim. Tabiî flu faydas› oldu, onu da söylemek istiyorum: Yönetici oldu¤unuz zaman, hele biraz baflar›l›ysan›z, o durumdan ayr›lman›z çok zordur. Ayr›lmak için çare, bir flekilde istenmeyen kifli haline gelmektir. Bunu tabiî çok afl›r›ya gitmeden sa¤layabilirseniz, o zaman yöneticilikten ayr›l›p tekrar araflt›rma ve ö¤retim yaflam›na dönebilirsiniz. Bu da akl›n›zda olsun. O sefer ODTÜ’de yöneticilikten ayr›ld›ktan sonra araflt›rma yapmaya döndüm ve faydal› ifller yapt›m. Nükleer reaktörlerin çal›flmas›nda kullan›lan bir matematiksel teori vard›r: “Nötronlar›n Transport Teorisi”. O teoride birtak›m faydal› bulufllar yapt›m. Onlar›n bir tanesini söylemek isterdim gayet basit bir fleydi. Ama flimdi anlatmak uzun sürer. Denklemleri çözmek için yeni bir yön-

Reform yapmak iyi bir fleydir. ‹nanarak yap›n ama sonunda bulunaca¤›n›z yerden ayr›laca¤›n›z› önemli olas›l›k olarak düflünün. Ayn› fley ODTÜ’de oldu. Orada da reform yapaca¤›m diye u¤rafl›rken -ö¤rencilerin de gayretiyle- kendimi zor bir durumda buldum. Ama zorluk, rektörlü¤ü b›rakmak fleklinde halloldu. Böyle bir durum olabilir. Onun için yap›lacak fley bu umutla çal›flmakt›r. Bugünkü duruma bakmadan, 300 y›ll›k gecikmenin bize b›rakt›¤› geri durumu düflünmeden bir fleyler yapmaya çal›flmak ve ileride de bilimde öncü duruma gelece¤imizi umarak o do¤rultuda ilerlemektir. Ve bu bana hep örnek oldu. Ankara Fen Fakültesi’nde örnek oldu, ODTÜ’de örnek oldu, Bo¤aziçi’nde örnek oldu. Bu örnek ayn› zamanda beni reformlar istemeye sevk etti. Ankara Fen Fakültesi’ndeki durumda gördü¤üm kadar araflt›rmaya yönelmifl bir durum yoktu. Herkes dersini veriyordu ve ondan memnundu. ‹flte biz arkadafllar›mla araflt›rma yolunda bir özendirme yapmaya çal›flt›k. Sonunda oldukça baflar›l› olduk.

49

Matematik Dünyas›, 2007-IV

tem önerdim. Rektörlükten ayr›lmam sayesinde önerdi¤im bu yöntemi hâlâ bugün kullanan arkadafllar görüyorum.

üniversitelere bafll›ca ifl düflüyor, araflt›r›c›lar›m›za ifl düflüyor. Bu yolda bütün üniversitelerimize, burada rektörlerini görmekten onur duydu¤um bütün üniversitelerimize ve tabiî Kültür Üniversitemiz’e sonsuz baflar›lar diliyorum. Ben flimdi fizikle u¤raflm›yorum, daha bafl›nda söyledim. Bilim tarihiyle ilgileniyorum. Oraya girmemin de maksad›, bu konuda Türkiye’de ne yap›lm›flt›r sorusunu yan›tlamak. Bunu ö¤renciler merak eder, bunu biraz daha iyi ö¤renip anlatmal›y›z diye düflündüm. Ama bunu anlatmak kolay de¤il çünkü yap›lanlar çok de¤il. Az olan fleyi anlatmak da zor. Onun için uzun boylu yaz›lara girifltim. Geçenlerde say›n Osman Bahad›r’la beraber ufak bir kitap yay›mlad›k. Onun arkas›ndan temel bilimlerde matematik, fizik, kimya, biyoloji, jeoloji, astronomide Cumhuriyet döneminde neler yap›ld›¤›n› ayr›nt›l› olarak gösteren kitaplar yay›mlayaca¤›m. Bunlar hemen hemen haz›r. Bu flekilde Türkiye’nin durumunu anlatmaya biraz katk› yapmak istiyorum. Bu da benim hofluma giden bir u¤rafl. Ama kuflkusuz bugün bana en büyük zevki ve onuru veren bu tören ve bu ödülü veren Senatomuz ve Rektörümüz ve say›n Baflkan›m›z; tekrar hepinize teflekkür ediyorum. Hepinize sa¤l›klar, baflar›lar diliyorum, sayg›lar sunuyorum. ♣

Bizim as›l yapmam›z gereken fley Türkiye’deki araflt›rmalar› dünyaya tan›tarak Türkiye’nin araflt›rma dünyas›nda, bilim dünyas›nda öncü bir yeri oldu¤unu gösterebilmek. Fizikçi olarak çal›flt›¤›m y›llar içinde bir flans›m da Türkiye’den yetiflmifl çok de¤erli ve ünlü arkadafllarla beraber olmam oldu. Feza Gürsey gibi, As›m Barut gibi, Cavit Erginsoy gibi üstün yetenekli arkadafllar›m oldu. Onlar biraz evvel söyledi¤im hayali bir anlamda gerçeklefltirdiler; ama kendileri aç›s›ndan. Bulunduklar› yerlerde, Amerika’da, y›llarca kald›lar. En iyi üniversitelerde profesör oldular, ders verdiler, araflt›rma yapt›rd›lar ama o Feza Gürsey araflt›rmalar Türkiye’de ya1921-1992 p›lm›fl say›lm›yor. Çal›flmalar›n baz›lar›n› Türkiye’de yapt›lar ama daha çok orada bulunduklar› için o araflt›rmalar Amerika’n›n hesab›na yaz›ld›. YAPMAMIZ GEREKEN Bizim as›l yapmam›z gereken fley Türkiye’deki araflt›rmalar› dünyaya tan›tarak Türkiye’nin araflt›rma dünyas›nda, bilim dünyas›nda öncü bir yeri oldu¤unu gösterebilmek. Bunu henüz göstermifl de¤iliz. Ama epey mesafe ald›k. 300 y›ll›k gecikme diye anlatt›¤›m zaman karamsar bir hava ortaya ç›k›yor. Geçmifl öyleydi, ama Cumhuriyet’in bafl›ndan beri yap›lan gayretlerle ve son y›llarda -iflte karfl›mda örneklerini de görüyorum- dünya çap›nda araflt›rmalar› Türkiye’de yapan insanlar var. Fizikte var, baflka alanlarda var. Ve inan›yorum ki bu gittikçe artan bir tempoyla devam edecek. Yönetim biraz daha desteklese daha h›zl› gider. Ama flimdiki h›zla bile kalsa bugüne kadar yap›lanlar san›yorum gerek As›m Barut’un gerek Feza Gürsey’in yapt›klar› daha iyi de¤erlendirilecek ve dünyadaki ünümüz artacak. Kuflkusuz bunun Türkiye’nin katk›s› olarak ç›kmas› önemli. Onun için

50

Smile Life

Show life that you have a thousand reasons to smile

Get in touch

© Copyright 2024 DOKU.TIPS - All rights reserved.