ARAKANLI MÜLTECİLER RAMAZAN

           

 

  ARAKANLI MÜLTECİLER  RAMAZAN  ‐ 2010    BANGLADEŞ  1   

FAALİYET RAPORU  FAALİYETİN ADI 

 



RAMAZAN PROGRAMI ‐ 2010 

FAALİYE

Author Elmas Adanır

32 downloads 291 Views 2MB Size
           

 

  ARAKANLI MÜLTECİLER  RAMAZAN  ‐ 2010    BANGLADEŞ  1   

FAALİYET RAPORU  FAALİYETİN ADI 

 



RAMAZAN PROGRAMI ‐ 2010 

FAALİYETİ YAPAN 

 

:  

Dost Eli Derneği 

FAALİYET TARİHİ 

 

:  

09 – 16 AĞUSTOS 2010 

FAALİYETİN YAPILDIĞI ÜLKE  :  FAALİYETE KATILANLAR 

BANGLADEŞ 

:   Mevlüt  YILDIRIM  (Dost  Eli  Derneği  Yönetim  Kurulu  Başkan Yardımcısı  

AÇIKLAMA:  Daha  önce  Kurban  vesilesiyle  gittiğimiz  Bangladeş’e  ikinci  seferimizi  düzenledik.  Bangladeş’e neden gittiğimizi anlamamız için aşağıdaki bilgileri bilmemiz gerekecek.  BANGLADEŞ HAKKINDA KISA BİLGİ  •

Güney Asya'da bulunan Müslüman bir devlettir.  



1971  senesine  kadar  Pakistan'ın  "Doğu  Pakistan"  adlı  eyaletiydi.  1971  senesinde  bağımsız  bir  ülke  yani  Bangladeş  oldu.  (Pakistan,  1947'de  İngiliz  sömürgesindeki  Hindistan’dan,  yaşanan  kanlı  bir  mücadele  sonrası  ayrılarak  14  Ağustos  1947’de  kurulmuştur.  İki  ayrı  Pakistan  vardı  ve  birbirine  sınırı  yoktu.  Doğu  Pakistan,  Batı  Pakistan. Bu, İngilizlerin bir oyunuydu. Daha sonrasında yine bir bölünme yaşayıp,  batısı bugünkü Pakistan doğusu da Bangladeş olmuştur.) 



Kuzey‐güney arası 625, doğu‐batı arası 304 kilometredir. 



Toplam nüfusu 150 milyon (Tahmini rakamdır. Çünkü kimliksiz binlerce insan var.  Dünyada 7. sırada) 



En  önemli  şehri  "Dakka",  aynı  zamanda  başşehirdir.  25  milyona  yakın  nüfusu  vardır.  



Halkın  %  85'i  Müslümandır.  Bangladeş'in  resmi  dili  Bengal  dilidir.  Para  birimi  "Taka"dır. (2010 itibariyle 70 Taka= 1 dolardır) 



Dünyada okuma‐yazma oranı en düşük ülkelerdendir. 



Ekonomi  tarıma  dayalıdır.  Başlıca  ürünleri,  pirinç,  dayanıklı  gıda  maddeleri,  Hind  keneviri  ve  çaydır.  Bu  alanda  Çin  ve  Hindistan'dan  sonra  dünya  üçüncüsüdür.  Diğer  zirai  bazı  sebzeler  ve  şekerpancarı  iç  tüketim  için  yetiştirilir.  10  milyon  hektarlık alanda ekim yapılır. Bu alanların % 80'inde pirinç üretilir.  2 

 



Bangladeş'te  başlıca  sanayi  Hintkeneviri  üretimidir.  Bu  ülkede  ileri  sanayi  tam  kurulmamış,  hatta  bulunan  madenler  dahi  tam  olarak  işlenemiyor.  Ülkede  Hintkeneviri (jüt) işleyen 20 fabrika vardır. 



Başlıca ihracat ürünleri; Hintkeneviri (jüt), çay ve balıktır. 

• •

  Bangladeş Haritası 



    3 

 



Bangladeş’te sanayi gelişmediği için insanlar işsiz. Toplam geliri 1 doların altında  olan  milyonlarca  insan  var.  Sokaklarda  gezerken  halkın  fakirliğini  ve  sefaletini  gördükçe  içiniz  burkuluyor.  Araç  ile  giderken,  araç  durduğu  anda  etrafınızı  dilenciler sarıyor. Milyonlarca insanın evi yok. (Tahmini rakam 3 milyon civarında).  Bu insanlar akşam olduğu zaman kapatılmış dükkânların önünde yatıyorlar. 



MOKBAZAR :   Bangladeş’in  ortasında  bir  bölgenin  ismi  Mogbazar.  Bu  bölgenin  ortasından  tren  yolu  geçiyor.  Bu  tren  yolunun  kenarında  binlerce  evsiz  insan  yaşıyor.  Tabi  buna  yaşamak  denirse.  Çünkü  bu  insanların  oturup  yatacakları  bir  evleri  bile  yok.  Sadece  derme  çatma  çöplük  görüntülü  bir  yerler  yapmışlar,  hayatları  orada  geçiyor.  İş  yok,  gelir  sıfır.  Dolayısıyla  gayri  meşru  ilişkilerin  çok  olduğunu  söylediler.  Temizlik  bu  bölgelere  hiç  uğramamış.  Bu  bölge  şehrin  ortasında  ve  sürekli tren çalışan tren yolunun üzeri ve kenarı. Evleri ile tren yolu arası bir metre  mesafede.   Ne  kadar  çok  şükredecek  nimete  sahip  olduğunuzu  burada  bir  kere  daha  hatırlıyorsunuz. 

   

  4   

   Ön  tarafta  eli  olmayan  bir  kadın  var.  Sebebini  sorduğumuzda;  “Bu  insanların  çoğu  tren  yolunun kenarında yatıyorlar. Elleri, kolları bazen tren yolunun üzerine denk geliyor. Haliyle  tren ellerini, kollarını kesebiliyor” cevabını verdiler.     

      Başka seçenekleri olsaydı herhalde burayı tercih etmezlerdi… 

5   

  

   Bu  fotoğraf  karesine  sığdırdığımız  yerde  iki  tane  ev  var.  Ve  burada  6  şar  kişiden  12  insan  yaşıyor. Sadece bir günlük değil, hayatları bu evlerde geçiyor.     

 

       

Çocukların eğitim ve oyun alanları da tren yolu üzeri ve kenarları. 

6   

  

  Mutfak da bu mekânda. Akşama hazırlık var.  (Ne kadar da benziyor bizim mutfaklara!) 

  7   

   Burasının bir çöplük olduğunu filan düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. İçeride bir aile yaşıyor. 

    8   

BANGLADEŞ’TE YAŞAYAN ARAKANLI MÜLTECİLER  Bangladeş’e  yıllar  önce  başlayıp  halen  devam  eden  ve  Arakan’dan  kaçıp  iltica  etmiş  yüz  binlerce insan var. Arakan ve Arakanlılar ile ilgili aşağıdaki bilgileri bilmekte fayda var.  ARAKAN NERESİ?   Arakan'ı hiç duydunuz mu?  Osmanlı Devletinin yıkılıp Halifeliğin kaldırılmasının en trajik sonuçlarından biri de, Anadolu  insanının İslam Dünyası ile olan dinamik ilişkilerinin bir anda kesilmesi oldu. İnsanımız zihinsel  ve  fiziksel  olarak  dar  bir  coğrafya  sınırları  içine  hapsedildi.  Durum  böyle  olunca  ecdadın  büyük  ilgi  gösterdiği  farklı  coğrafyalardaki  Müslüman  Halkları  unuttuk.  Arakan’ı,  Arakanlı  Müslümanları  aramızdan  kaç  kişi  biliyor  acaba?  Arakanlı  Müslümanlar  354  yıl  Arakan  İslam  Devleti’nin  gölgesi  altında  yaşadılar.  Fakat  eski  adı  Burma  yeni  adı  Myanmar’ın  işgaliyle  birlikte Arakan bölgesi bağımsızlığını kaybetti.   Bir  Güneydoğu  Asya  ülkesi  olan  Arakan;  Bangladeş,  Hindistan  ve  Çin  ile  komşudur.  Arakanlılar geçmişte 50 bin kilometre karelik bir toprak parçasında yaşıyorlardı ve bu bölgeye  Arakan  deniyordu.  Fakat  şu  an  Arakan  Halkı  10  bin  kilometre  karelik  bir  bölgede  yaşıyor.  Arakanlı  Müslümanların nüfusları  da  2  milyona düştü.  İslam’ın  Arakan’a  ilk  defa  8. yüzyılda  bölgeye  gelen  Arap  tüccarlar  ve  dervişler  vasıtasıyla  girdiği  tahmin  ediliyor.  13.  yüzyıla  gelindiğinde  Arakan  Halkı  tamamen  Müslümanlaştı  ve  1430  yılında  Arakan  İslam  Devleti  kuruldu. Arakan İslam Devletinin ilk sultanı ise Süleyman Şah dır. Arakan İslam Devleti 1784  yılına  kadar  bölgeye  hükmetti.  Bu  dönemde  Arakan  bir  ticaret  ve  ilim  merkezi  oldu.  Portekizliler,  Hollandalılar  uzun  yıllar  Arakanla  ticaret  yaptılar  ve  Arakan  ekonomik  olarak  güçlü bir hale geldi.  Burma  Sultanlığı,  Arakan  İslam  Devleti’ni  yıksa  da  bölgeye  tam  olarak  hâkim  olamadı.  19.  Yüzyılda  Arakan’ı  işgal  eden  yeni  sömürgeci  güç  İngiltere’ydi.  Arakan’ı  iliklerine  kadar  sömüren ve Arakanlı Müslümanları maden ocaklarında zorla köle olarak çalıştıran İngiltere,  1948 yılında bölgeden ayrılırken Arakan’ı Burma Sultanlığı’na bıraktı. İngiltere, Ortadoğu’da  oynadığı oyunun aynısını bu sefer Asya’da oynadı.  ARAKANLILAR'IN ÇİLE DOLU GÜNLERİ  Myanmar  geçmişte  Burma  Sultanlığı  olarak  biliniyordu.  Fakat  Burma  Sultanlığını  deviren  Askeri Yönetim, ülkenin adını Myanmar olarak değiştirdi. Myanmar’ın nüfusu şu an 51 milyon  civarında ve Miyanmar halkının yüzde 80’i Budizme inanıyor. Arakan Halkı, İslam Devleti’nin  yıkılmasının  ardından  Budistler  tarafından  sürekli  olarak  din  değiştirmeye  zorlandı.  Fakat  Arakanlı Müslümanlar her ne pahasına olursa olsun dinlerini terk etmediler. Bunun üzerine  Burmalı  Budistler,  askerlerden  aldıkları  destekle  Arakanlı  Müslümanlara  yönelik  büyük  bir  katliama  giriştiler.  28  Mart  1942  yılında  ilk  olarak  Minbya  şehrine  bağlı  Çanbilli  Köyünde  başlayan,  daha  sonra  da  bütün  Arakan’a  yayılan  bu  katliamda  en  az  150  bin  Arakanlı  Müslümanın  öldüğü  tahmin  ediliyor.  Bu  tarihi  katliam  esnasında  yüz  binlerce  Arakanlı  vatanını terk ederek komşu ülkelere sığındı.    9   

NE WİN ARAKANLILARA SAVAŞ AÇTI  Toprakları işgal edilen Arakanlı Müslümanlara yönelik ikinci saldırı dalgası 1962 yılında askeri  darbe ile yönetimi ele geçiren Komünist General Ne Win tarafından başlatıldı. Yüzlerce İslam  Âlimini  kurşuna  dizdiren  Ne  Win,  Arakan’daki  bütün  camilerin  kapısına  kilit  vurdurdu  ve  camiler  birer  eğlence  mekânına  dönüştürüldü.  Ne  Win’in  imza  attığı  en  büyük  zulüm  ise  Arakanlı  Kadınlara  yapılanlardı.  Arakanlı  Kadınlar  askerler  tarafından  toplama  kamplarına  götürüldüler. Bu kadınların birçoğu toplama kamplarında tecavüze uğradı ve tecavüz sonucu  hamile  kalan  kadınlar  zorla  Budist  erkeklerle  evlendirildi.  Bu  dönemde  yine  hacca  gitmek,  kurban  kesmek,  toplu  olarak  namaz  kılmak  ve  diğer  ibadetler  yasaklandı.  İnsan  hakları  kuruluşları  tarafından  açıklanan  resmi  rakamlara  göre  Arakan’da  1962  ile  1984  yılları  arasında 2OO bin Müslüman öldürüldü. 1 miyona yakın Arakanlı da komşu ülkelere, özellikle  de Bangladeş’e kaçtı.    ARAKANLI MÜSLÜMANLARIN YAŞADIĞI PROBLEMLER  Arakan’daki  müslümanlar  bugün  de  Myanmar  Askeri  Diktatörlüğü  tarafından  dayatılan  inanılmaz uygulamalarla karşı karşıyalar. Bunlardan bir kısmını şöyle sıralayabiliriz:  •  Yasal  vatandaşlık  hakları  tanınmayan  Arakanlılar  kendi  ülkelerinde yasa  yoluyla “yasa  dışı  göçmen/geçici sakin” olarak muamele görmektedirler.  •  Öldürme  ve  yaralama  olaylarıyla  Müslümanlar  üzerinde  baskı  oluşturulmaktadır.  Askerî  cunta hükümeti ve kışkırttığı bazı Budistler aracılığıyla oluşturulan yaygın şiddet sonucunda  on binlerce Arakanlı Müslüman öldürülmüş ya da yaralanmıştır.   •  Arakanlı  Müslümanlar  ağır  vergi,  haraçlar  ve  taşınır‐taşınmaz  mallarına  el  konularak  ekonomik  açıdan  bitirilmek  istenmektedirler.  Bir  ay  ülke  dışında  kalan  bir  Arakanlının  mülklerine el konulmaktadır.  • Zorla çalıştırma genel bir uygulama olarak devam etmektedir. Arakanlılar, günlerce, bazen  de  haftalarca  çok  ağır  yaşam  koşullarında  devlet  zoruyla  köleler  gibi,  ücretsiz  çalıştırılmaktadır.  •  Seyahat  özgürlükleri  bulunmayan  Arakanlı  Müslümanlar  komşu  kasabalara  dahi  izinsiz  gidememektedir.  Başkent  ve  bazı  illere  gidişleri  tamamen  yasak  olduğundan  buna  aykırı  davrananlar hapis cezasına çarptırılabilmektedir.  •  Evlenmek  için  devletten  izin  alınması  gerekmektedir.  Ancak  izin  için  prosedürlerin  zorlaştırılması  ve  alınan  harçlar,  evliliği  neredeyse  imkânsızlaştırmaktadır.  Bu  uygulama  Müslümanların  nüfusunun  artmasını  engellemenin  yanı  sıra  farklı  ülkelere  göçe  yönelik  sonuçlar da doğurmaktadır.  10   

•  Bölgede  ciddi  bir  ibadethane  sorunu  yaşanmaktadır.  Arakanlı  Müslümanların  cami  yapmalarına  ya  da  eskilerini  onarmalarına  izin  verilmemekte,  hatta  zaman  zaman  mevcut  camilerin  yıkımı  söz  konusu  olmaktadır.  Cunta  hükümeti,  bölgede  Budistleştirme  politikalarını desteklemektedir.  •  Arakanlı  Müslümanların  devlet  memuru  olma,  üniversiteye  gitme,  elektrik  ve  telefon  hizmetleri gibi kamu hizmetlerinden faydalanmaları da engellenmektedir.  Arakanlı çocuklar  sadece  ilkokul  eğitimi  alabiliyorlar.  Arakanlı  bir  çocuk  lise  veya  üniversite  okumak  istiyorsa  mutlaka din değiştirip Budist olmak zorunda.  •  Bütün  bölgelere  24  saat  elektrik  verilirken,  Arakanlılara  günde  sadece  4  saat  elektrik  veriliyor. Yine Arakanlı Müslümanların internet gibi iletişim araçlarını kullanmaları da askeri  yönetim tarafından yasaklanmış durumda  •  Yukarıda  belirtilen  haksızlıkların  yoğunlaştırılması,  adaletin  sağlanmaması,  Arakanlıları  kendi adaletlerinin tesisi yönünde militarize etmekte, bu da çatışma alanı yaratarak devlete  askerî müdahale imkânı oluşturmaktadır.  •  Myanmar  cuntası,  özellikle  11  Eylül  sonrasında  uluslararası  toplumu  yanına  çekmek  ve  yaptığı  ağır  insan  hakları  ihlallerini  perdelemek  gayesiyle  Arakanlıları  el‐Kaide  örgütü  ile  bağlantılı  olduklarını  iddia  ederek  suçlamaktadır.  Arakanlılara  yönelik  sistematik  yok  etme  politikası bu şekilde güçlendirilerek devam etmektedir. 

  Arakan’ın Myanmar Ülkesindeki yeri… 

11   

BUGÜN GELİNEN NOKTADAKİ DURUM NEDİR?  Bugün  itibariyle  Arakan  Müslümanları  sahipsiz.  Bir  süre  önce  şu  anda  yurt  dışında  olan  bir  lidere Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkelerinden hem para hem de silah desteği gelerek bu  liderin  bağımsızlıklarını  kazanmaları  için  Myanmar  hükümetine  karşı  savaş  açmasını  istemişler. Bunu da Arakan halkına duyurarak ayaklanmaları hızlandırılmış. Bu lider de hazır  olmadığını bile bile halkın zorlamasına boyun eğerek Myanmar hükümetine karşı bağımsızlık  savaşı başlatmış. Fakat ancak iki ay dayanabilmişler. İki ay içinde yüzlerce Arakanlı Müslüman  öldürülmüş.  Bu  savaş  da  Myanmar  hükümetinin  Arakanlı  Müslümanlara  baskı  yapmasına  sebep  olmuş.  Bu  lider  şimdi  Müslüman  ülkeleri  gezerek  kendisinin  tekrar  lider  seçilip  Myanmar  hükümeti  ile  anlaşma  sağlaması  için  destek  turlarında.  Diğer  taraftan  bu  lideri  beceriksizlikle suçlayan başka liderler çıkmış. Herkes kendisinin lider kabul edilmesini istiyor.  İslam  Konferansı  Teşkilatı  Genel  Sekreteri  Ekmeleddin  İHSANOĞLU,  bu  liderlere  iki  ay  süre  vermiş ve aralarında bir lider etrafında toplanıp kendisine net bir kararla gelmelerini istemiş.  Verilen bu süre kısa bir süre sonra doluyor. Benim izlenimlerim olumlu bir sonuç çıkmayacağı  yönünde.  Arakanlı  Müslümanların  durumları  maalesef  Myanmar  Cuntasının  haberleşmeye  koyduğu sansür sonucu dünya kamuoyuna hiç yansımıyor. Oysa onların çilesi de Filistinden,  Afganistandan ve Iraktan farklı değil…  BANGLADEŞ’TE ARAKANLI MÜLTECİLER VE MÜLTECİ KAMPLARI  Myanmar’dan göç etme/ettirme nedeniyle toplam 2,5 MİLYON Arakan’lı  yerinden edilmiş ve  sığınmacı konumuna düşürülmüştür. Bunlar; Tayland, Hindistan, Malezya, Bangladeş, Birleşik  Arap  Emirlikleri  ile  Suudi  Arabistan’a  sığınmışlardır.  Adı  geçen  ülkeler  içerisinde  de  500  ila  700.000  Arakanlının  yaşadığı  Bangladeş,  Arakanlı  mültecilerin  en  yoğun  olarak  sığındığı  ülkedir.  Bangladeş’e  olan  göçlerin  yoğun  olmasında  Arakan’ın  Bangladeş’le  olan  sınırda  yer  alıyor olması önemli bir etkendir.  Bangladeş’in  güneydoğusunda,  Burma  sınırına  oldukça  yakın  mesafede,  Cox’s  Bazar  ile  Teknaf  arasındaki  Ukhiya  bölgesinde  yasal  olarak  tanınmış  iki  resmî  mülteci  kampı  ile  bunların  yakınlarında  gayriresmî  iki  kamp  daha  bulunmaktadır.  Bu  dört  kampta  yaşayanlar  haricinde yerleşim yerleri içerisinde toplu hâlde yaşayan Arakanlı mülteciler de vardır.   1‐KUTUPALUNG MÜLTECİ KAMPI (RESMÎ)  02.02.1992 tarihinde kurulmuş olan kampta 3500’ü kayıtsız toplam 14.988 Arakanlı mülteci  bulunmaktadır.   2‐NAYAPARA II (MOSONI) MÜLTECİ KAMPI (RESMÎ)  19 Kasım 1992 tarihinde kurulmuş olan ve 15.831 kişinin yaşadığı belirtilen kampta, yeni inşa  edilen 46 mülteci kulübesi ile toplam 447 kulübe bulunmaktadır.    12   

3‐LEDA ( TEKNAF) MÜLTECİ KAMPI (GAYRİRESMÎ) – yardım dağıttığımız kamp‐  Bu  kamp,  Naf  Nehri’nin  kıyısında,  şehirlerarası  yol  kenarındaki  dar  bir  alanda,  bataklık  üzerine kurulmuştu. İngiltere merkezli bir İslami yardım kuruluşu, kampı nehirden 1‐1,5 km  uzakta yeni bir yere ve daha uygun barakalara taşıdı. Su deposu ve daha düzgün bir yerleşim  yeri  oluşturdu.  Bu  yeni  kampta  yaklaşık  8000  mültecinin  yaşadığı  bildirilmektedir.  Ancak  kamp resmî olmadığı için BMMYK veya hükümetten destek alamamaktadır. Bu kampta kalan  mülteciler gıda, sağlık ve eğitim konularında ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. 

  Kamptan genel bir görünüm 

   Pirinç taşıyan kamyonlarımızdan bir tanesi   

Pirinçler dağıtılmak için depolanıyor  13 

 

 

4‐KUTUPALUNG MÜLTECİ KAMPI (GAYRİRESMÎ) – yardım dağıttığımız kamp‐  Resmî  Kutupalung  kampının  yakınında  gayriresmî  bir  kamp  daha  bulunmaktadır.  Toplam  17.000 mültecinin kaldığı kampta yaklaşık 4500 ailenin yaşadığı bildirilmektedir. Burası hayat  şartları  açısından  bölgedeki  en  kötü  kamptır.  Mülteciler  üzerinde,  naylonla  kaplanmış  son  derece kötü koşullardaki barakalarda kalmaktadır. Tepelik, çok dar bir alanda kurulmuş olan  kampta  sağlık  hizmeti,  eğitim  imkânı  ve  gıda  maddesi  bulmak  mümkün  değil.  Kısacası  bu  kamp insani bir yaşamdan bahsetmenin hiçbir şekilde mümkün olmadığı bir yerdir. Kampın  içini gezdim, fakat yürümek bile zor. Kanalizasyonun bile ortadan aktığı kampta ne sağlık, ne  temizlik ne de insanca bir durumdan bahsetmek mümkün. İnsan hakları adına bir kelimeye  bile yer veremezsiniz bu kamplarda. Sanki insanın akli dengesini bozması için hazırlanmış bir  mekân gibi geldi bana…  Kampın  herhangi  bir  şehir  ile  bağlantısı  yok.  Şehre  yakın  da  değil.  Gerçi  yakın  olsa  ne  değişecek,  ama  en  azından  dikkat  çeker,  gündeme  gelirdi  diye  düşünüyorum.  Aileler  geleneksel de olsa çocuklarına Kur’an okumayı ve ezber yapmayı devam ettiriyorlar. 

  Kutupalung Mülteci Kampından Genel Bir Görünüm     

14   

 

  Kutupalung mültecilerinin kaldığı kamptan bir ev…   

 

   

15   

 

 Pirinç  almak  için  sıra  bekleyen  mülteciler.  Kamyonlar  kampa  giremediği  için  yol  üzerinde  dağıtım yapılıyor. 

  16   

MÜLTECİ KAMPLARI İLE İLGİLİ ÖNEMLİ NOTLAR:   Teknaf  ve  Kutupalung  kampları  bizim  yardımcı  olduğumuz,  pirinç  dağıttığımız  mültecilerin  yaşadığı  kamplardan  ikisidir.  Burada  mültecilerin  kamp  dışına  çıkmaları  yasak.  İş  yapmak  yasak. Okul yok. Arakana dönemiyorlar. Bangladeş’te çalışma izni ve imkanı yok. Dolayısıyla  para  ve  ekmek  yok.  Yani  hayat  yok.  Bu  insanlar  Müslüman  olmalarına  rağmen  parasızlık  yüzünden  haram  olan işleri yapmaya  başlamışlar.  Hırsızlığı ve  uyuşturucu  kuryeliğini  bunlar  yapıyor. Para için fuhuş bunların arasında yaygınlaşmış. Hatta Hindistan istihbaratı siyasi ve  ekonomik  sebeplerden  dolayı  bu  insanları  Bangladeş  hükümetine  karşı  terörde  kullanıyor.  Ailesinin geçimini sağlama sözü vererek canlı bomba olarak kullandığı insanlar var.  Mültecilerin  bulunduğu  bölge  olan  Teknaf  ilçesinden  seçilmiş  bir  milletvekili  var.  Bu  adam  mültecilerle ve o bölgedeki fakirlerle ilgileniyor. Her ay pirinç dağıttığını söylüyor. Bizimle de  ilgilendi.  Şayet  onun  desteği  olmasaydı  bizim  pirinç  dağıtmamız  çok  zor  olurdu  ve  güvenlik  sağlanamazdı…  KUTUPALUNG KAMPI’NDAN TESPİTLER  Bir Mülteci:   “ Burada okul yok, sağlık hizmeti yok, hastane yok, iş yok. Mayanmar’dan geleli 12 yıl oldu.  Naylon baraka evlerde yaşıyoruz. Hükümet buraya destek vermiyor. Kampta şu an acil olarak  hastaneye  gitmesi  gereken  200’den  fazla  hasta  var.  Burada  haftada  en  az  bir  kişi  hastalık  veya açlık nedeniyle ölüyor. Yaklaşık üç ay önce beş kişilik bir aile açlıktan öldü.”  Bir Başka Mülteci:  “Arakan’da  askerler  ve  hükümet  tarafından  Müslümanlara  her  türlü  işkence  yapıldığı  için  buraya göç ettik. Arakan’dan buraya göç ettikten sonra Kutupalung kampına geldik. Burada  yaşam kolay değil. Buraya yardım gelmiyor. Çalışma iznimiz yok. Sadece dağdan odun kesip  satabiliyoruz  ama  yerli  halk  buna  engel  oluyor.  Okul  yok,  hastane  yok;  burada  her  şeye  ihtiyaç var.  Ülkemizde seyahat özgürlüğümüz yoktu. Askerler bizi ücretsiz çalıştırıyordu. Boş  bir tarla olsa ve bu tarlayı ekmeye kalksak askerler gelip zorla el koyuyordu. Tarla olmayınca  çiftçilik  yapılamıyor.  Ailece  geçimimizi  sağlayamıyorduk;  hayvancılık  yapmamıza  da  izin  verilmiyordu.  Askerler  hayvanlara  el  koyup  satıyorlardı.  Bu  yüzden  buraya  geldik  ama  şu  anda  yaşadığımız  bu  kampta  da  hiçbir  şeyimiz  yok.  Burada  da  insanca  yaşamak  mümkün  değil. Çocuklarımızın eğitim alma şansı yok. Seyahat özgürlüğümüz yok. Sizlerden ve dünya  Müslümanlarından yardım bekliyoruz.”  Mülteci bir kadın:  “Bizim önceliğimiz yiyecek bir şeyler bulabilmek. Sekiz çocuğum var. Eşimin işi olmadığı için  yiyecek bulamıyoruz. Çocuklar aç. Bazen yemek bekleye bekleye uyuyorlar. Sabah uyanınca  tekrar yemek istiyorlar. İki gün boyunca yemek bulamadığız zamanlar oluyor. Çocuklar hasta  olduklarında  da  bir  şey  yapamıyoruz.  Çünkü  burada  ne  hastane  var  ne  de  yemek.  Bazen  çocuklarımızı kaybediyoruz. Onları tedavi ettirecek para yok. Kamptan çıkmak da çok zor. En  17   

önemli  sorun  para.  Çocuklar  hasta  olduklarında  yerde  yatıyorlar.  Allah  korursa  yaşıyorlar.  Kesinlikle  hastaneye  gidecek  imkân  yok.  Bu  gördüğünüz  barakada  (2,5  m  genişliğe  3  m  uzunluk) 10 kişi birlikte yaşıyoruz. Bir köşede yemeklerimizi yapıyoruz. Tuvalet ihtiyacı olursa  dışarıda, açık havaya çıkıyoruz.”  Daha önce Arakan’dan göç etmiş ve Bangladeş’e yerleşmiş bir Arakanlı:   “1986  yılında  Arakan’dan  Bangladeş’e  ailece  göç  ettik.  Burada  diğer  Arakanlı  mültecilerin  sorunlarıyla  da  ilgileniyoruz.  Buraya  Burma’nın  Arakan  bölgesinden  göç  eden  Arakanlı  mültecilerin  çok  ciddi  sorunları  var.  Genelde  hemen  her  şeyin  yasak  olduğu  kampta  mültecilerin  dışarıya  çıkma  ve  çalışma  izinleri  yok.  Ancak  resmî  kamplarda  kalan  mülteciler  izinle  dışarı  çıkabiliyor.  Bu  da  sadece  hastalık  gibi  hâllerde  mümkün  olabiliyor.  Kampta  mültecilerin evlerinde elektrik yok. Akşam karanlıkta, mum ışığında kalıyorlar. Su sorunu da  var.  Temiz  su  bulmak  neredeyse  imkânsız.  Kamplarda  hastalıklar  da  çok  fazla.  Bu  insanlar  sağlık konusunda da hiçbir yardım alamıyorlar; ne ilaç ne de tedavi imkânları var. Varsa kendi  imkânlarıyla  şehre  tedavi  için  gitmelerine  izin  verilebiliyor.  Kamplarda  acilen  tedavi  olması  gereken  çok  sayıda  hasta  var.  Kampta  yaygın  olarak  solunum  yolu  hastalıkları,  ‘biyomenya’  denilen  soğuk  algınlığı  görülüyor.  Çocukların  çoğu  bu  hastalığa  yakalanıyor  ve  çok  sayıda  çocuk  bu  nedenle  hayatını  kaybediyor.  Kamplarda  sıtma  ve  ishal  de  oldukça  yaygın.  Çocukların  başlarında  vitaminsizlikten  kaynaklanan  birçok  yara  var.  Uyuz  ve  benzeri  deri  hastalıkları  kamp  sakinlerinin  %50’den  fazlasında  görülmekte.  Hükümetin  ve  BM’nin  resmî  olmayan  kamplara  yönelik  hiçbir  yardımı  yok.  Burada  yaşayanlar  perişan  hâldeler.  Kamptakilerin  özel  tuvalet  ve  banyoları  yok.  Erkekler  kampın  aşağısında,  dört  adet  su  kuyusunun  olduğu  açık  alanda  bulunan  tulumbadan  soğuk  suyla  banyo  yapıyorlar.  Kadınlar  için  kapalı  birkaç  banyo  var.  Kanalizasyon  sistemi  yok.  Evlerden  çıkan  atık  su,  çukurlara  gidiyor. Kısacası özellikle gayriresmî kamplarda yaşayan mültecilerin durumu çok kötü.   BİR ESPİT:  Mülteci  kamplarının  bulunduğu  bölgeler  aynı  zamanda  Bangladeş  fakir  halkın  yaşadığı  bölgeler.  Şayet  sadece  mültecilere  yardım  eder  de  fakir  Bengal  halkına  yardım  etmezseniz  haklı  olarak  onlar  da  diyorlar  ki;  “Burası  bizim  memleketimiz,  bizim  de  hiçbir  gelirimiz  yok.  Yiyecek  hiçbir  şey  bulamıyoruz.  Fakat  Arakan’dan  bizim  topraklarımıza  gelenlere  yardım  dağıtıyorsunuz bize vermiyorsunuz.” Bu sebeple yardım dağıtanlara ve yardım malzemelerine  zarar  verebiliyorlar.  Yağma  yapabiliyorlar.  O  yüzden  güvenlik  sağlamak  zorunlu.  Bu  endişeden dolayı yardım dağıtacağımız saate kadar pirinç kamyonlarını saklı tuttuk. Fakat biz  bu insanlara da yardımcı olduk.  Bangladeşte  3  milyon  evsiz  Bengal  var.  Bunlar  çocuklarıyla  birlikte  sokaklarda  yaşıyorlar.  Kendileri  yardıma  muhtaçken  Arakanlı  mültecilerin  bölgede  kalmasını  pek  istemiyorlar.  Hükümetin bakış açısı da bu doğrultuda.   Myanmar  ve  Hindistan  çok  fazla  uyuşturucu  üretiyor.  Bunları  da  Bangladeş’e  satıyor.  Özellikle Hindistan Bengal halkını uyuşturmak, zihin yapılarını değiştirmek ve hükümete karşı  18   

halkın tepki göstermesini sağlamak amacıyla televizyon yayınları yapıyor, çok izlenen diziler  yayınlıyor. Kısacası kültür emperyalizmi için elinden geleni yapıyor.  Bangladeş’te  %10  Budist  ve  Hindu  var.  Bunların  %20’si  resmi  kurumlarda  çalışıyor.  Hindistan’da  ise  %20  müslüman  var.  Fakat  Hindistan  hükümetinde  çalışan  Müslüman  oranı  %1.  Hindistan  istihbaratı  Bangladeş’te  çok  yoğun  çalışıyor.  Fabrikalardaki  işçileri  örgütleyip  isyanlar  çıkarttırıyor.  Sebebi  ise,  Bangladeş’i  güvensiz  bir  bölge  ilan  edip  yatırımların  Hindistan’a kaymasını sağlamak.  Özet olarak Bangladeş’te yaşayan 160 milyon insan ve Arakanlı mültecilerin hayatları açlık ve  yoksulluk içinde geçiyor. Bütün bu bilgilerden sonra bu bölgeye yardım götürmenin ne kadar  önemli olduğu zannediyorum anlaşılmıştır.  2010 Ramazan ayında bu mazlum ve mağdur insanların oruçlarını rahat tutmaları için onlara  iftarlık  ve  sahurluk  gönderen  Türkiyeli  hayırsever  insanlarımıza  teşekkür  ediyoruz.  Allah  da  bu  insanlara  her  zaman,  ama  özellikle  zor  zamanlarında  yardım  etsin.  Allah  hepsinden  razı  olsun…      Saygı ve muhabbetlerimle…        Mevlüt YILDIRIM 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dost Eli Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı / Gönüllüler Grubu Üyesi 

19   

 

 

Smile Life

Show life that you have a thousand reasons to smile

Get in touch

© Copyright 2024 DOKU.TIPS - All rights reserved.