Edebiyat ile toplum birbiriyle bağlantılıdır örneğin; Türklerin İslamiyeti kabul etmesinden sonra tasavvuf edebiyatımızda yaygınlaşmaya başlamıştır. Zamanla Türklerin batıyı örnek almasıyla edebiyatımızda da kullanılan sözcükler değişmeye başlamıştır. Yazılan edebi eserler yazılan dönemin izlerini içinde barındırmıştır.
Edebiyat, sözlü ve yazılı ürünler aracılığıyla toplumun kültürel birikimini oluşturur. Toplumun duygu, düşünce ve hayalleri; sosyal yaşamı, inançları ve değerleri onun aracılığıyla dile getirilir. Sanat, siyaset, bilim, felsefe, ekonomi, din, tarih gibi her alan; sevgi, nefret, korku, öfke, üzüntü, sevinç, arzu, aşk, mutluluk, mutsuzluk gibi her duygu; kısacası insanı ilgilendiren her şey edebiyatın ilgi alanına girer.
Bu anlamda edebiyat, toplumların duygu ve düşüncelerinin yansıdığı alandır. Kültür ve uygarlığın bileşeni, ifadesi, ayrılmaz bir parçasıdır.
Bir toplumun dili, dini, siyasal yapılanması, ekonomik düzeyi, sosyal tabakalaşma biçimi, toplumsal değişim ve dönüşümü gibi pek çok unsurla o toplumun edebiyatı arasında ilişki vardır. Edebiyat; toplumsal varoluşun ve millî kimliğin düşünce ve sanat alanında inşası, temsili ve gelecek kuşaklara aktarımında önemli bir araçtır. Siyasal gelişmeler, savaşlar, göçler, din ve medeniyet değişiklikleri gibi toplum hayatını derinden etkileyen her şey, edebiyatta yankı bulmuştur. İnsan ve toplum hayatındaki her değişim edebiyatı kuşatmış, edebiyatça kuşatılmıştır.
Dil, zihniyet, aile, sosyal çevre, fikir ve inançlar gibi tüm değerler dizgesi toplumsal katkıyla inşa edilir. Sanatçının, eserini üretirken toplumsal gerçeklikten bağımsız hareket etmesi düşünülemez. Sanatçı ait olduğu toplumun kültür kodlarını taşıdığından edebiyat, içinde doğduğu sosyal yapının tanığı durumundadır. Toplum sorunlarını dile getirir, bunu yaparken de toplumsal değişime etkide bulunur. Toplumsal değişim ve dönüşümde önemli rol oynar, içinde geliştiği sosyal yapıyı etkiler ve biçimlendirir. Toplumu etkileyen edebiyat, aynı zamanda toplumdan etkilenir. Sonuçta edebiyat ve toplum, birbirini etkiler ve geliştirir.
- Bir hikâye veya romanda okur; kendisini, komşusunu, her gün karşılaştığı olayları bulabilmelidir. Elbette bu kadarı da yeterli değildir. Bunlar kötü ise bunlardan nefret etmeli, iyi ise bunlara imrenmelidir. Zaten yazarın başarısı da buradadır: Her gün karşılaşılan fakat fark edilmeyen şeyleri insanların dikkatine sunarak onlardan bir ders çıkarmak.
Bu parçada edebiyatın aşağıdakilerin hangisiyle ilişkisi üzerinde durulmuştur?
Cevap:
Edebiyat ile toplum birbiriyle bağlantılıdır örneğin; Türklerin İslamiyeti kabul etmesinden sonra tasavvuf edebiyatımızda yaygınlaşmaya başlamıştır. Zamanla Türklerin batıyı örnek almasıyla edebiyatımızda da kullanılan sözcükler değişmeye başlamıştır. Yazılan edebi eserler yazılan dönemin izlerini içinde barındırmıştır.
Açıklama: kolay gelsin :)
Cevap:
Merhaba
Edebiyat ve Toplum İlişkisi
EDEBİYAT VE TOPLUM İLİŞKİSİ
Edebiyat, sözlü ve yazılı ürünler aracılığıyla toplumun kültürel birikimini oluşturur. Toplumun duygu, düşünce ve hayalleri; sosyal yaşamı, inançları ve değerleri onun aracılığıyla dile getirilir. Sanat, siyaset, bilim, felsefe, ekonomi, din, tarih gibi her alan; sevgi, nefret, korku, öfke, üzüntü, sevinç, arzu, aşk, mutluluk, mutsuzluk gibi her duygu; kısacası insanı ilgilendiren her şey edebiyatın ilgi alanına girer.
Bu anlamda edebiyat, toplumların duygu ve düşüncelerinin yansıdığı alandır. Kültür ve uygarlığın bileşeni, ifadesi, ayrılmaz bir parçasıdır.
Bir toplumun dili, dini, siyasal yapılanması, ekonomik düzeyi, sosyal tabakalaşma biçimi, toplumsal değişim ve dönüşümü gibi pek çok unsurla o toplumun edebiyatı arasında ilişki vardır. Edebiyat; toplumsal varoluşun ve millî kimliğin düşünce ve sanat alanında inşası, temsili ve gelecek kuşaklara aktarımında önemli bir araçtır. Siyasal gelişmeler, savaşlar, göçler, din ve medeniyet değişiklikleri gibi toplum hayatını derinden etkileyen her şey, edebiyatta yankı bulmuştur. İnsan ve toplum hayatındaki her değişim edebiyatı kuşatmış, edebiyatça kuşatılmıştır.
Dil, zihniyet, aile, sosyal çevre, fikir ve inançlar gibi tüm değerler dizgesi toplumsal katkıyla inşa edilir. Sanatçının, eserini üretirken toplumsal gerçeklikten bağımsız hareket etmesi düşünülemez. Sanatçı ait olduğu toplumun kültür kodlarını taşıdığından edebiyat, içinde doğduğu sosyal yapının tanığı durumundadır. Toplum sorunlarını dile getirir, bunu yaparken de toplumsal değişime etkide bulunur. Toplumsal değişim ve dönüşümde önemli rol oynar, içinde geliştiği sosyal yapıyı etkiler ve biçimlendirir. Toplumu etkileyen edebiyat, aynı zamanda toplumdan etkilenir. Sonuçta edebiyat ve toplum, birbirini etkiler ve geliştirir.
- Bir hikâye veya romanda okur; kendisini, komşusunu, her gün karşılaştığı olayları bulabilmelidir. Elbette bu kadarı da yeterli değildir. Bunlar kötü ise bunlardan nefret etmeli, iyi ise bunlara imrenmelidir. Zaten yazarın başarısı da buradadır: Her gün karşılaşılan fakat fark edilmeyen şeyleri insanların dikkatine sunarak onlardan bir ders çıkarmak.
Bu parçada edebiyatın aşağıdakilerin hangisiyle ilişkisi üzerinde durulmuştur?
A) Günlük yaşamla
B) Bilimsel gelişmelerle
C) Tarihî olay veya kişilerle
D) Ahlaki değer ve geleneklerle
E) Dildeki lehçe ve şive farklılıklarıyla
Başarılar