Acil İstiklal marşının 1 kitabın açıklaması nedir? En iyi seçerim söz
feyzanuryildiz66
Bayrağın sönmesi Türk milletinin istiklalini kaybetmesidir. Şair ülkemizde tek bir insan kalana kadar bu vatanı savunacağımızı belirtiyor. O halde en son Türk bireyi son nefesini vermeden Türk istiklal ve bağımsızlığını yok etmek, Türk bayrağını söndürmek mümkün değildir.
Verified answer
Cevap:
TİKLAL MARŞI VE AÇIKLAMASI
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Şair bu kıtada Türk ulusuna sesleniyor. Mehmet Akif Türk milletine
cesaret aşılamak için ve onda bulunan duyguları harekete geçirmek için şiirine
korkma sözüyle başlıyor. Bayrak bir milletin geleceğinin ve bağımsızlığının
sembolüdür. Bayrağın sönmesi Türk milletinin istiklalini kaybetmesidir. Şair
ülkemizde tek bir insan kalana kadar bu vatanı savunacağımızı belirtiyor. O
halde en son Türk bireyi son nefesini vermeden Türk istiklal ve bağımsızlığını
yok etmek, Türk bayrağını söndürmek mümkün değildir. Zira bayrağımız
milletimizin yıldızıdır. (Eski bir inanca göre, her insanın bir yıldızı vardır; yıldız
parladıkça insan yaşar. Şair burada, bayrağımızı ulusumuzun yıldızı sayıyor.)
Bayrağın kaderi ile milletimizin kaderi birbirine bağlıdır. Bayrak bizimdir, biz
yaşadıkça onu elimizden kimse alamaz.
Türk milletinin bütün fertlerini öldürmedikçe bağımsızlığını kimse yok
edemez.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül… Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.
Bu kıtada şair, bayrağa sesleniyor. Ey nazlı bayrağımız, ulusumuza kızıp
kaşlarını çatma (Bayrağın hilâli kaşa benzetilmiştir). (Türk vatanının bazı
parçaları, işgal edilmiştir. Bu yüzden bazı bölgelerde bayraklarımız indirilmiş
yerine düşman bayrakları asılmıştır.) Seni gökyüzünde dalgalandırabilmek için
ulusumuz çok kan dökmüştür. Eğer kaşlarını çatarsan uğruna dökülen kanlar
sana helâl olmaz.
Bağımsızlık ulusumuzun hakkıdır.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim: bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.
Şair “ben” diyor.(Ancak kast ettiği mana aslında bizdir. Türk milleti adına
konuşmaktadır.) Türk milleti ezelden beri hür yaşamıştır, hür yaşayacaktır. Onun
özgürlüğünü elinden almak isteyen ancak çıldırmış olmalı, zira böyle bir harekete
kalkışanlar ağır bir şekilde cezalandırılır. Türk milleti bağımsızlığı uğrunda
önüne çıkacak her engeli aşacak güçtedir. O; böylesineO zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım;
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na’şım!
O zaman yükselerek Arş’a değer, belki, başım.
Ezan sesleri yurdumuzun üstünde inledikçe şehitlerimizin de ruhları şad
olacaktır. Ezan sesi sadece yaşayanlara değil, ölülere hatta onların mezar taşlarına
bile tesir eden yüce bir anlam taşır. Şehit atalarımızın her şeyden arınmış ruhları
yerden fışkıracak, ezan sesiyle ayağa kalkacak ve dışa yükselecektir.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal.
Şair zafer gününün heyecanını yaşıyor. Aydınlık, güzel günlerin müjdecisi
şafak vakti gibi dalgalan ey şanlı bayrağım! Türk milleti yeniden bağımsızlığına
kavuşmuştur. Artık onun için yok olma korkusu kalmamıştır. Bayrağımız
şehitlerimizin kanlarını hak etmiştir. Bağımsızlık Allah’a tapan ve doğruluktan
ayırmayan Türk milletinin en doğal hakkıdır.
M yüce bir amaç için dağları
delecek, enginlere sığmayıp, denizleri taşıracaktır güçtedir.
Garb’ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Bu kıtada şair vatanımızı istilaya kalkışan Avrupalılara meydan okuyor. 20.
asrın başında Avrupa medeniyeti 19. y.y. daki görkeminden oldukça uzaktır. O
sebeple şair Batıyı tek dişi kalmış canavara benzetiyor. O canavar dilediğince
ulusun, bana uğursuzluk getirmeye çalışsın, boşunadır. Avrupalı kendini çelik
zırhla korurken Mehmetçik ona iman dolu altın göğsüyle karşılık vermektedir.
Arkadaş! Yurdumu alçakları uğratma sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakk’ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Şair kahraman Türk askerine hitap ediyor. Türk yurdunu alçakları
uğratmaması için gerekirse canını feda etmesini söylüyor. Şehit gövdelerinin
meydana getireceği siperler düşmana mani olacaktır. Mehmet Akif düşmanın çok
kısa bir süre içinde bu hayâsızca akına son vereceği Allah’ın Türk milletine vaat
ettiği zafer gününün yarından bile daha yakın bir zamanda doğacağına
inanmaktadır.
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Bastığın yerleri sıradan (olağan) bir toprak sanma. Yurt, sıradan bir
toprak parçası değildir. O, binlerce şehidin kanları pahasına elde edilmiştir. Bu
toprağın altında binlerce şehit yatmaktadır ve sen onların oğlusun. Atalarını
incitme. Ayrıca ülkemiz eşsiz doğa güzellikleriyle cennet gibidir. Sana dünyaları
verseler bile bu güzel vatanını verme.
Kim bu cennet vatanının uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsında Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Toprağını sıkınca şehit kanı fışkıracak olan bu cennet vatanın uğruna
herkes kendini feda eder. Canımı, sevdiklerimi, tüm varımı alsın da Tanrım, yeter
ki yaşadığım sürece vatanımdan beni ayrı düşürmesin.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli;
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeliEbedi, yurdumun üstünde benim inlemeli.
Allah’a şair hitap ediyor. Mehmet Akif’in Allah’tan tek dileği ibadet
yerlerine düşman elinin değmemesidir. Camilerimizden okunan ezanlar sonsuza
kadar Türk yurdunun üstünde inlemelidir. Çünkü bu ezanlar dinimizin temelidir.