KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

Türkbilig, 2014/28: 35-75.

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE Ömer YAĞMUR* Özet: Kitâb-ı 'İlâc-nâme 963 (155

Author Nuray Demirtaş

72 downloads 579 Views 1MB Size
Türkbilig, 2014/28: 35-75.

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE Ömer YAĞMUR* Özet: Kitâb-ı 'İlâc-nâme 963 (1556) yılında istinsah edilmiş bir tıp metnidir. Eserin içeriği incelendiğinde bunun Kemâliyye adlı tıp eserinin bir kopyası olduğu fakat farklı adlandırıldığı anlaşılmaktadır. XVI. yüzyılın ikinci yarısına ait olan eser Türkiye Türkçesinin kelime tabanlarındaki ve eklerindeki bazı fonetik gelişmelerini ve değişmelerini göstermektedir. Bazı kelime ve ekler 'İlâc-nâme'de zaman zaman gelişmeli şekilleriyle birlikte kullanılmıştır. Bu yönüyle eser, kalıplaşmış eski imlanın gizlediği bazı dil hususiyetlerini göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Anahtar Kelimeler: Kitâb-ı 'İlâc-nâme, Kemâliyye, tıp, reçete, fonetik. On Kitâb-ı ‘İlâc-nâme, a Copy Of Kemaliyye (Book Of Medicine) and its Language Abstract: Kitâb-ı 'İlâc-nâme was a kind of medical book reproduced in 963 (1556). When the content of the book is investigated, it is found out that the work was a copy of Kemâliyye, which was a book of medicine at that time and named differently. Published in the second half of the XVIth Century, the book demonstrates some phonetic changes in the word roots and suffixes in Turkish. Also, the original forms of the words and suffixes were occasionally used together with the changed forms. Therefore, the work draws attention as it shows some language features hidden in the old stereotyped ortography. Keywords: Kitâb-ı 'İlâc-nâme, Kemâliyye, medicine, recipe, phonetics. 1. Giriş 1587 yılı Şubat ayında Habsburg hanedanından İmparator II. Rudolf elçi

Bartholomeus Petz başkanlığında İstanbul'a armağanlar göndermek üzere bir elçilik heyeti tertip etti. Bu heyette eczacı olarak bulunan Reinhold Lubenau (d.1556ö.1631), seyahatnamesinin bir yerinde, İstanbul'da bulunduğu süre içerisinde ilaç yapımında karşılaştığı güçlükleri şöyle anlatır: "Konstantinopolis'e gelir gelmez elçilik görevlileri hava değişikliğinden ve *

Yard.Doç.Dr., Abant-İzzet Baysal Üniversitesi.

Ömer YAĞMUR

düzensiz yaşam tarzından ötürü çeşitli hastalıklara tutuldular. Bu nedenle kentteki eczahaneleri soruşturmak zorunda kaldım, fakat Konstantinopolis'te ve Galata'da hiçbir eczahane bulamadım. Gerçi Galata'da kendilerini Spetiales, yani uzman eczacı diye tanıtan bazı işyerleri vardı, ama bunlarda ilaç denilebilecek bir şey yoktu, çünkü Türkler ilaca pek önem vermezler" (Lubenau 2012: 461). Devamında, Lubenau Türklerin başlıca kullandıkları ilacın maslak olduğunu, bunun da mankan [haşhaş] bitkisinin kaynatılmasıyla elde edildiğini yazar (Lubenau, 2012: 461). Osmanlı günlük hayatına canlı tasvirlerle hatıratında yer veren

Bartholomaeus Georgiević (d.1505-ö.1566) ise "çıplak vaziyette dolaşan ve sadece ayıp yerlerini koyun postuyla örten" dervişlerin

matslach [maslak] adındaki otu yedikten sonra kendilerinden geçtiklerinden, göğüs ve kollarını kanatarak

hiç

acı

çekmiyorlamış

gibi

davrandıklarından bahseder (Aksulu, 1998: 52). Georgiević'in çizdiği bu manzara bir Kalenderî dervişinin çâr-dârb [elif çekme] etmesi olmalıdır (bu konuda bir tasvir için bkz. Şentürk 1999: 350).

Lubenau'nun kayıtlarına göre Türklerin çokça kullanığı diğer bir ilaç, "Moluca adı verilen ve küçük çıngıraklara benzeyen bir sürü çiçeği olan bir bitkinin kaynatılması ile elde edilen", içildiği takdirde insana cesaret veren ve acıyı unutturan bir şuruptur. Yüksek ateşi olan hastalar için Türklerin uyguladığı ilaç ise "çok miktarda sarımsağı havanda dövüp sirke ile karıştırarak hastanın vücuduna sürmektir, böylece ateşin düşürüleceğine inanırlar"; neticede, hasta ölecek olursa bu emr-i Hak'tır (Lubenau 2012: 461). Fakat Lubenau'nun bir eczacı olarak yakındığı konu, ilaç malzemesi almak için gittiği dükkanlarda malzeme isimlerinin Arapça olmasıdır: "Bu durumda ben öğrendiğim ilaçları kendim yapmak zorunda kaldım ve gereken malzemeyi satın almak için çeşitli mallar satan Arapların, Yahudilerin ve Türklerin dükkanlarını

36

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

aramaya çıktım. Bu konuda en büyük güçlük,

malzeme

adlarının

Arapça

olmasıydı" (Lubenau 2012: 461). Yazının konusu olan Kitâb-ı 'İlâc-

nâme'nin istinsah tarihi dikkate alınarak buraya yarısında

kadar

XVI.

Osmanlı

yüzyılın

tıbbının

ikinci

gündelik

hayattaki durumu Avrupalı bir eczacının gözüyle

ele

alındı.

Lakin,

Osmanlı

tıbbının Lubenau'nun bahsetiği kadar kötü

durumda

gerekir.

Çünkü

olmadığını XIV.

belirtmek yüzyıldan

başlayarak, telif ve tercüme, birçok tıp eserinin

kaleme

alındığı

görülür1.

Rönesans tıbbı ile Osmanlı tıbbının ilk temaslarını 1393/1394'te VI. Charles tarafından Fransa'dan ve Bavyera Kralı X. Ludwig tarafından Almanya'dan sürülüp Türkiye'ye yerleşen ve 1491/1492'de İspanya'dan Osmanlı'ya iltica eden Yahudilere kadar dayandırabiliriz. XV. ve XVI. yüzyıllarda Yahudi asıllı olan Giacomo di Gaeta (Yakup Paşa), Mûsâ b. Hâmûn gibi bazı hekimler ise saray hekimliğine kadar yükselme şansını elde etmişlerdir (İhsanoğlu 1999: 275). Günümüzde olduğu gibi eski tarihlerde de tıp önemli bir bilim dalı olmalıdır. Erken dönemlerde yazılmaya başlanan dinî-didaktik eserler kadar olmasa da tıp eserlerinin sayısı azımsanamayacak kadardır. Bu eserlerden biri olan Kitâb-ı 'İlâc-nâme farklı bir isimle anılmakla birlikle bundan başka bilinen on beş Kemâliyye nüshasından biridir2. Fransa Millî Kütüphanesi Türkçe Yazmaları, Colbert, 6457/Regius, 1348,3,3'te bulunan metin, 145x105 mm ebadında karton bir cilt içerisinde, Dilgüşâ ve Segir-

nâme adlı iki eserle birlikte ciltlenmiş vaziyette, 1b-47b varakları arasında bulunmakta ve her sayfa yedi satır olarak harekeli nesihle yazılmıştır. Kitabın mukaddimesinde yazarla ilgili bir bilgi olmayıp sadece 1b sayfasının baş kısmında,

1

Bunların bir listesi için bkz. Yelten 1993:6-12.

2

Kemâliyye'nin diğer nüshaları için bkz. Bayat 2007: 5,6.

37

Ömer YAĞMUR

çerçevenin dışında "Kitab ṣāḥibi Yūsuf ḫayır duʿādan unutmayalar." cümlesi bulunur. Bu ifade doğrudan eseri yazan kişiyi değil, kitabın sahibini ya da onu kopya ettiren kişiyi belirtmektedir. Çünkü 47b sayfasının en sonunda kitabı istinsah eden kişinin "Mehemmed" olduğu belirtilmektedir. Daha önceki çalışmalarda Kemâliyye'nin yazarı ile ilgili bilgiler muğlak kalmıştır. Yelten, eseri II. Murad döneminde yaşamış Şirvanlı

Mahmud'a atfetmekte (Yelten 1993: 12), Şahin de bir Kemâliyye nüshası üzerine yayımladığı makalesinde Yelten'in bu görüşünü benimsemektedir (Şahin 2005: 152). İki araştıcının aksine Bayat bu eserin müellifinin Şirvanlı Mahmud yahut Tire Necip Paşa Kütüphanesinde ifade edildiği gibi İbn Kemâl Paşa olamayacağını iddia ederek yazarının Bursalı bir hekim olabileceği kanaatine varmaktadır (Bayat 2007: 7).

Akşemseddin, Mûciz (Mûcez) Kitâbı, Gāyetü’l-münā, Hacı Paşa gibi kaynaklardan ve çeşitli şifa kitaplarından derlenen reçetelerden oluşan ve ilk yazarı henüz kesinleşmemiş olan 'İlâc-nâme'nin yahut diğer adıyla Kemâliyye'nin tıpkı Segir-

nâme'lerde olduğu gibi zamanla anonim bir hüviyet kazandığını söyleyebiliriz. Farklı kişilerin istinsah ettiği anlaşılan Yelten, Şahin ve Bayat'ın neşirleri ile Kitâb-

ı 'İlâc-nâme'de yer yer kelime, cümle hatta paragraf düzeyinde ufak farklılıklar vardır. Fakat yazmaların bölümleri ve başlıklarında bir paralellik söz konusudur: (~XV.yy.) Gül şarābı ḥarāratı giderür ve ṣusuzlıġı sākin eyler, ma'de ḥarāratın def' ider, ḳandan, ṣafrādan olan ısıtmalara çoḳ aṣṣı vardur, ṭabîʿatı yumuşadur, yürege ḳuvvat virür, göñli feraḥ ider. (Yelten 1993: 139) (~XV.yy.) Gül şarābı ḥarāreti giderür, ṣusuzlıġı sākin eyler, ma'de ḥarāratin def' eyler, ḳandan, ṣafrādan olan ısıtmalara çoḳ fāyidesi vardur, ṭabîʿatı yumuşadur, yürege ḳuvvet virür, göñli feraḥ eyler. (Şahin 2005: 168) (XVI.yy.) Gül şarābı ḥarāreti giderir, ṣusuzlıġı sākin eyler, ḳandan ṣafradan olan ısıtmaları giderir, ṭabʿiyatı3 yumuşadur, yürege ḳuvet virür, göñli feraḥ ider. Ċoḳ fāyidesi vardur. (Kitâb-ı 'İlâc-nâme 34a/4-34b/1) (XVIII.yy.) Gül şarābı ḥarāreti giderür, ḳandan ṣafradan olan emrāżı def' ider, ṭabîʿatı telyîn, yürege ḳuvvet ve göñüle feraḥ virür. (Bayat 2007: 25) Yukarıdaki ilk üç nüsha birbiri ile bir hayli yakın olmasına rağmen XVIII. yüzyılda

3

38

d. ṭabîʿat.

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

istinsah edilen son nüsha diğerlerinden kelime ve cümle düzeyinde farklıdır. Mesela, ilk nüshada geçen ısıtma+lar (Tar 110 ısıtma sıtma, hastalık ateşi) yerine XVIII. yy.'a ait nüshada emrāż (çkl. maraż Dev 580 hastalık) tercih edilmiştir. Diğer yandan aşağıda dil özelliklerini ve metnini vereğimiz Kitâb-ı 'İlâc-nâme'nin dilindeki ikili şekiller onu diğer nüshalardan ayırmaktadır: giderir ~ virür, yumışaḳ ~ yumuşaḳ,

dögilmiş ~ dögülmüş vb. 2. Eserin Dikkati Çeken Bazı İmla ve Dil Özellikleri 2.1. İmla Osmanlı

Türkçesi

metinlerinde

Arap

harfli

metinlerin

imlası

genellikle

kalıplaşmıştır. Eğitimli müstensihlerin elinden çıkan eserlerde kalıplaşmış imlaya sıkı sıkıya bağlı kalınırken mesleği katiplik olmayan okur-yazar kimselerin elinden çıkan yazmalarda ve edebî olmaktan uzak, daha çok halka hitap etme kaygısı güden basit yapılı eserlerde bu kalıplaşmış imla geleneğine riayet edilmediği de görülebilmektedir (Duman 2000: 19). Bu türden bir eser olan 'İlâc-nâme sanatkârane ve edebî olma kaygısından ve doğal olarak kalıplaşmış imlanın kurallarına sıkı sıkıya bağlılıktan uzak görünmektedir. Bu nedenle metninde müstensihin ikili şekilleri çoğunlukla yan yana kullandığı görülür: (...) şeker-ile bādem iċin yemek dimāġa ċoḳ fāyide virür, baş aġrısın giderir. Bu örnekte geniş zaman ekinin ilk şekli ile dudak uyumuna girmiş ikinci şeklini bir arada görmekteyiz4. Art arda gelen şu iki cümledeki ikili kullanımlar dikkat çekicidir: Bāb-ı Sekizinci: Oturaḳ yiriñ gicimesin ve ʿilācların beyān ider ve bevāsir rencin devāsın beyān ider. Otıraḳ yirüñ gicimesinüñ sebebi oldur kim yā tîz ṣafradur yāḥuẕ ṭuzlu balġamdur. (27b/6-28a/1) Bu cümlelerde, otır+ak > otur+ak ve yir+üñ > yiriñ kelimelerinin dudak uyumuna bağlı gelişmeli şekilleri bir arada bulunmaktadır. Başka bir cümlede /i/ > /e/ değişmesi ile ilgili şu örnek verilebilir:

4

Geniş zamanda, "Eski Anadolu Türkçesinin Türkiye Türkçesinden farkı, bu dönem metinlerinde 'düz-dar' ünlülerin yerine 'yuvarlak-dar' ünlülerin tercih edilmiş olmasıdır" (Gülsevin 2007: 92).

39

Ömer YAĞMUR

Beli sovuḳ alsa ol ṣovuʿıñ teʾs̲îri biliñ ṣüñüklerine etlerine külisine bile olur.

(18b/7-

19a/1)

Dilde standartlaşmanın olmadığı bir dönemde "dikkatsiz müstensihlerin" elinden çıkan bu tür kullanımları normal karşılamak gerekir. Öyleki, Eski Anadolu Türkçesinden Türkiye Türkçesine gelen süreçte kök ve eklerde bir takım fonetik değişmeler olmuştur. Metinlerdeki ikili kullanımlar ise bir geçiş dönemi özelliği olmalıdır. Bu gibi ikili kullanımlara 'İlâc-nâme'den sonraki yüzyıllarda Latin, Kril gibi başka alfabelerle yazılmış transkripsiyon metinlerinde de rastlanması bu düşünceyi destekler niteliktedir. Konuyu

örneklemek

bakımından,

Hieronymo

Megisero'in

1612

tarihli

Institutionum Linguæ Turcicæ ve Jakab Nagy De Harsány'nin 1672 tarihli Colloquia Familiaria Turcico- Latina seu Status Turcicus'da ilgi eki ve i/e'nin ikili şekilde kullanıldığını görmekteyiz:

Megisero'den... Maslachatlering hairlassi ortasidur [Maslahatleriñ ~hairlisi ortasidur.] At binenung, kilitsch kuschananung [At binenuñ, kiliç kuşananuñ.] Ben ususmung suin severena sofi danesin. Sira khimi khisin sever kimi anesin [Ben üzümüñ suyın severen a, sofi danesin. Zira kimi kızın sever kimi anesin] Itmeck estedugum nesnec khimschye deme sira rast gelmejegek olurse giulerler sanga: mascaraluge allayursen [İtmek esteduğun nesne[yi] kimseye deme zira rast gelmeyecek olurse gülerler saña: maskaraluge ~allanursın]. ...andan gelegektur huikhum itmege [...andan gelecektur hükum itmeğe]. Casavet adami sabun eder [Kasavet adami zabun eder.]

Harsány'den... Anlari turli turli hizmete koşarlar, jenitzer [~yeniçeri] iderler. (Hazai 1973: 110) Hristianlarun evlatlarinden her iedi senede depşirmek iktiza ederdi. (Hazai 1973: 110) 2.1.1. Türkçe Kelimelerde İmla Arap alfabesindeki bazı ünsüzler Türkçede tek bir sese karşılık gelebilmektedir:

40

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

/‫ث‬/, /‫س‬/, /‫ص‬/= /s/; /‫ت‬/, /‫ط‬/= /t/; /‫ذ‬/, /‫ظ‬/, ~/‫ض‬/= /z/; /‫د‬/, ~/‫ض‬/= /d/; /‫ح‬/, /‫خ‬/, /‫ه‬/= /h/ gibi. Bu nedenle, ele aldığımız metinde kalınlık-incelik uyumuna bakılmaksızın bazı Türkçe kelimelerde standart bir imlanın olmadığı görülülür: /‫ص‬/ ~ /‫س‬/= /s/ ‫اﺻﻲ‬

ıṣı(17b/3)

‫اﺳﻴﺪن‬

ısıdan(3a/5)

‫ﺻﻘﻨﻠﺮ‬

ṣaḳınalar(29a/6)

‫ﺳﻘﻨﻤﻖ‬

saḳınmaḳ(24b/2)

‫ﺻﻘﻠﻴﻪ‬

ṣaḳlaya(10b/2)

‫ﺳﻘﻠﺮ‬

saḳlar(47b/2)

‫ﺻﺮﺟﻠﻮ‬

ṣırċalu(27a/4)

‫ﺳﺮﺟﻠﻮ‬

sırċalu(22a/2)

‫ﺻﻮ‬

ṣu(6b/5)

‫ﺳﻮدن‬

sudan(45b/3)

‫ﺻﺮب‬

ṣarb(16a/5)

‫ﺳﺮب‬

sarb(25a/1)

‫ﺻﻮره‬

ṣür-e(15b/5)

‫ﺻﻮزه‬

ṣüze(31b/7)

‫دﺣﻰ‬

daḥı(21b/7) [1 yerde]

/‫س‬/ ~ /‫ص‬/= /s/ ‫ﺳﺮ‬

sür-e(17b/5)

‫ ﺳﻮزه ﻟﺮ‬süzeler(21b/5) /‫خ‬/ ~ /‫ح‬/= /h/ ‫دﺧﻰ‬

daḫı(2b/7) [34 yerde]

/b/-/p/ ve /c/-/ç/ Ünsüzlerinin Yazımı Aynı zamanda eski harfli metinlerin genelinde görülen bir imla durumu da olan /b/~/p/ ve /c/~/ç/'nin yazımı metnimizde bazen b~p bazen c~ç olarak ikili şekildedir. gözüñ ḳaḃaġı(11b/6) ~ gözüñ ḳapaġı(13b/6), ḳarışduruḃ(10a/5) ~ ḳarışdurup(27a/3), köḃügin(37a/2) ~

köpügin(28b/6),

ḃāre(47b/5) ~

pāre(12a/4),

ṣaḃ(35b/4) ~

ṣap(35b/1);

yaḃraġın(34b/2) ~ yapraġın(31b/5). iċi sırċalu ḳaba(36a/4,5) ~ içi sırċalu küpe(34b/3), ċıḳara(17a/3) ~ çıḳarmaḳ(16b/6). Metnimizde herhangi bir düzeltmeye gitmekten kaçındığımız için imlaya dayalı bu durumları /p/ olması beklenen fakat /b/ ile gösterilmiş harfler için /ḃ/; /ç/ olması beklenen fakat /c/ ile gösterilmiş harfler için ise /ċ/ kullanılmıştır.

Türkçe Kelimelerde Tekleşme ısı~ıṣı, isi, yaṣı (yaṣṣı). (bkz. Ses Düşmesi başlığı) 2.1.2. Alıntı Kelimelerde İmla

41

Ömer YAĞMUR

Osmanlı Türkçesinin önemli özelliklerinden biri Arapça ve Farsçadan alınan kelimelerin yazıda olduğu gibi aktarılmasıdır (Tulum 2011b: 82). Buna rağmen metnimizde bazı alıntı kelimelerin asli imlalarına riayet edilmediği görülür. Bunun iki nedeni olabilir: -Yazarın telaffuzu göstermek amacıyla bazı yazılışları bilinçli olarak yazıya aktarması. -Yazarın bazı kelimelerin asli şeklini bilmemesi. Bu "dikkatsiz" yazım özellikle bazı alıntı kelimelerin telaffuzu hakkında fikir verebilmektedir: Asli İmla

Metindeki İmla

‫( ﻫﻀﻢ‬-) hażm

‫ﻫﻈﻢ‬

(2) haẓm(38b/5)

‫( ﻧﺨﻮد‬3) noḫūd(3b/7)

‫ﻧﺤﻮد‬

(2) noḥūd(22b/4)

‫( ﺗﺨﻢ‬-) toḫm

‫ﺗﺤﻢ‬

(8) toḥm(13b/3)

‫( ﺑﺨﻮر‬1) buḫūr(32a/7)

‫ﺑﺤﻮر‬

(1) buḥūr(32b/2)

‫( ﻣﺸﺎﻳﺦ‬-) meşāyiḫ

‫ﻣﺸﺎﻳﺢ‬

(1) meşāyıḥ(6a/7)

‫( ﺧﺮج‬-) ḫarc

‫ﺣﺮج‬

(2) ḥarc(36a/5)

‫ﺧﺸﺨﺎش‬

(-) ḫaşḫāş

‫( ﺣﺸﺤﺎش‬1) ḥaşḥāş(3a/3)

‫( ﺧﻠﻂ‬-) ḫılṭ

‫ﺣﻠﻂ‬

(1) ḥılṭ(28b/2)

‫( ﺷﻴﺦ‬1) şeyḫ(6a/7)

‫ﺷﻴﺢ‬

(1) şeyḥ(5b/7)

‫(ﺣﻜﻤﺖ‬2) ḥikmet(10a/2)

‫ﺧﻜﻤﺖ‬

(1) ḫikmet(33b/5)

‫( ﺣﻖ‬-) Ḥaḳḳ

‫ﺧﻖ‬

(1) Ḫaḳ(18b/3)

‫( ﺧﻮب‬1) ḫūb(44b/2)

‫ﺣﻮب‬

(1) ḥūb(44b/6)

‫( ﺧﺎﺻﻪ‬-) ḫāṣṣa

‫ﺣﺎﺻﻪ‬

(1) ḥāṣa(2b/2) ( o:lan kelimelerindeki gibi ikincil bir uzunluk ortaya çıkmaktadır. Burada sınırlı Arap imlasının imkanları zorlanarak /‫غ‬/ ünsüzü düşürülüp telaffuz, yazıya aktarılmaya çalışılmıştır denilebilir.

43

Ömer YAĞMUR

2.2. Ses Olayları Metinde geçen bazı alıntı kelimeler asli şekilleri ile değil gelişmeli şekilleri ile yazıya geçirilmiştir. Zaman zaman kelimelerin ikili şeklini de metinde görmek mümkündür. Ses Türemesi

Ünlü Türemesi

Ön Seste

İç Seste

Son Seste

erişte (Dev 894

ʿaḳıl (Dev 23 a.ʿaḳl), aṣıl

meniʿ (Dev 612 a.menʿ).

f.rişte),

(Dev 44 a.aṣl), ġusil

ısbānaḳ (< isp.

(Dev 295 a.ġusl), Mıṣır

spinacia ~ Kar 353

(Dev 642 a.Mıṣr), rıṭıl

ıspanaḳ, ıspanaḫ <

(Dev 891 a.rıṭl ~ raṭl),

spinace).

ṣabır (Dev 905 a.ṣabr), siḥir (Dev 952 a.siḥr), ẕikir (Dev 1187 a.ẕikr).

Ünsüz Türemesi

dāyim (Dev 162 a.dāim), fāyide (Dev 249 a.fāide).

Ses Düşmesi İç Seste

Son Seste

Ayın (‫ )ع‬düşmesi

Gırtlak Ünsüzü Düşmesi

(1) naʿnā(43b/1) ‫( ~ ﻧﻌﻨﺎ‬1) naʿne(37a/3) ‫ ~ ﻧﻌﻨﻪ‬Lex 2090 ‫ﻋﻨﻌﻨﺎ‬hlk. nāne. /b/ Düşmesi

5

(3) 5pamuḳ(23b/3) ~

Kelime TS 1556'da Farsça panbuḳ; Lex 436 ve 453' de Türkçe panbuk, pambuk, pamuk; Kam 358'de Farsça "penbe"den panbuk, pamuk; Bur 587'de ise penbe-bez olarak kaydedilmiştir. Galatât Sözlükleri'nde kelime ile ilgili "Pamuk-Panbuk: Bu kelime, Fârisî'de yine bu mânâya gelen penbe'den galattır ki buyurmak'tan buyuruk, kavurmak'tan kavuruk geldiği gibi ibtidâları penbe'den dahi penbuk şekline konulmuş ve daha sonra şekl-i hâzırına ifrağ edilmiştir." denilmektedir (Kültüral 2008: 199). Fakat kelime Türkçeye "pamuk" olarak geçip (bkz. Stachowski 1998: 147; Duman 1995: 64) daha sonra kelime ortasında anorganik bir türeme ile panbuk~pambuk şekliyle de halk ağızlarında kullanılmış olabilir

44

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE (1) banbuḳ(21a/4) ~ (1) panbuʿa(13b/6) Tekleşme6

Alıntı Kelimelerde:

Alıntı Kelimelerde:

Aḳ Şemsedîn ( ot(21b/6) ~ Yine ot üzerine ḳoyalar.

51

Ömer YAĞMUR b>v

çorba~şorba > (1) şorva+sın(22b/5), tava(16b/1) (< f. tābe)

v>b

zerāvend-i müdevver > zirāvend-i müdeber(41a/3)

'İlâc-nâme'de uzun ünlülü bazı Arapça ve Farsça kelimeler kısa ünlü ile yazılmıştır. Bunlardan feyide, terkib, tiz, incir, zerdelü kelimeleri asli şekilleriyle birlikte metinde bulunmaktadır. Ayrıca kısalan bazı kelimelerin (feyide, gendene, zerdelü) dil uyumuna girdiği ve bu kelimelerin aynı yüzyılda yazılmış Regola del

parlare turcho (1533) ve De turcarum ritu et cereamoniis (1544) ile paralel olduğu görülmektedir. Kısalma Asli Şekiller Arapça

Metindeki Şekiller

ālet

(3) alet(19b/1) ‫اﻟﺖ‬

fāide

(10) fāyide(3b/2) ‫( > ﻓﺎﻳﺪه‬1) feyide(24a/2) ‫ ﻓﻴﺪه‬Bar feyde feide.

fetîl

(2) fitil(29b/7) ‫ ﻓﺘﻞ‬Ada 184 fitil fittil. (1) Ḳur’an(18b/3) ‫ﻗﺮان‬

Ḳur’ān

(3) ṭabib(47b/2) ‫ﻃﺒﺐ‬

ṭabîb

(7) terkîb(2b/2) ‫( > ﺗﺮﻛﻴﺐ‬1) terkib(21a/6)

terkîb

‫ﺗﺮﻛﺐ‬ (6) vaḳiye(2b/5) ‫وﻗﻴﻪ‬

vāḳiyye Farsça

gendenā

(3) gendene(8b/5) ‫ﻛﻨﺪه ﻧﻪ‬

encîr

(1) encîr ‫( > اﻧﺠﻴﺮ‬1) incir(29a/7) ‫ اﻧﺠﺮ‬Bar incir ingsir.

tābe

(1) tava(16b/1) ‫ﺗﺎﺑﻪ < ﺗﻮا‬

tîz

(5) tîz(5a/5) ‫ > ﺗﻴﺰ‬tîzcek(18a/6) ‫ > ﺗﻴﺰﺟﻚ‬tiz tiz(19b/4) ‫ ﺗﺰﺗﺰ‬Ada 275 tez tes. (1) zerdālū(32b/7-33a/1) ‫( > زردا ﻟﻮ‬1)

zerdālū

zerdelü(30b/7) ‫ زردﻟﻮ‬Ada 299 zerdeli

xerdelj. (1) zerküla(41a/2) ‫ زرﻛﻠﻪ‬Bar zarhula

52

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

zarchula.

zer-külāh

Yukarıda sıraladığımız bazı kök ve eklerdeki ikili şekillere benzer biçimde e/i seslilerini bulunduran bazı kelimelerde de ikili durumun yazıya aktarıldığı görülür. Bugün standart Türkiye Türkçesinde /e/ ile yazılıp telaffuz edilen bel, beş, gece, yekelimelerinde ikili kullanımları metinde gösterilmiştir8. Anadolu ağızlarında zaman zaman biz olarak telaffuz edilen bez ve eski metinlerde çoğunlukla imlası yidi, yimiş,

yit- olan kelimelerin imlasının ise daima /e/ yanında olduğu görülmektedir. Bunun yanında di-, it-, vir-, girü gibi eski metinlerde çok kullanılan kelimeler /i/ yanında yer almaktadır. Bunun nedeni, bu kelimelerin yazılışındaki kalıplaşma temayülünün kullanım sıklığına bağlı olarak diğerlerine göre fazla olması gösterilebilir. Ayrıca "tarihi dönem metinlerinde düzenli olmamakla birlikte" (Duman 2008: 42) çiğne-, giy-,

iyi kelimeleri /e/; git- kelimesi ise /i/ yanındadır. i > e, e > i Değişmesi Tek Şekilli

İki Şekilli

bez (< a. bezz): (1) bez(20a/6), (1) bezi(23b/3), (2)

bel: (6) bil(18a/2), (3) bili(19a/2), (2) bile(19b/4), (2)

bezin(21a/4), (2) bez-ile(13b/7); Tar 36 biz.

bilde(19b/1), (4) bilden(18b/3), (1) bilüñ; (2)

çiğne-: (3) ċeyneseler(5b/4), (1) ċeynesün(15a/5); TS

*biliñ(23a/5); beli(18b/7), (1) beline(23a/2), (1)

436 çiğ-.

belinden(21a/2).

de-: (1) dir(47b/3), (2) dirler(41a/3), (1) dir-idi(6b/2), (2)

beş: (1) biş(42b/1); (8) beş(21b/6), (1) beşer(40b/2),

dimiş(21a/7), (1) dimişler(10a/2), (1) dise(15a/5), (2)

(2) beşinci(2a/3).

diye(33a/6), (1) diyü(5a/4), (1) diyen(4a/5),

gece: (6) gice(6a/5) ~ (1) geċe(18a/4).

didiginden

(2b/5)

~ didüginden

(46b/5)

, didigimiz

(20b/6)

~ didügimiz(39b/7); TS 492 de-.

et-: itmek(4b/6), itse(13b/7), itmiş(21a/6)... birçok yerde;

in-: (1) endireler(27a/1) ~ (4) indire(3a/7), (5) indüreler(38a/3), (4) indireler(36a/1).

ye-: (1) yidügi(28a/5), (1) yimege(27b/2) ~ (1)

TS 663 et-.

yemege(27b/4), (3) yimek(8b/2) ~ (6) yemek(8b/6),

geri: (3) girü(16a/6); TS 752 geri.

(1) yimekler(8b/2), (1) yimeklerden(31a/1), (1)

git-: (1) gitmez(42b/3), (1) gitmezse(47a/4), (1)

yise(15a/4) ~ (1) yese(25b/1), yiseler(8a/5), (1)

gitmeyüḃ(47a/7); Tar 93 get- ~ 94 git-.

yiye(25b/5) ~ (1) yeye(25b/7), (2) yiyeler(21a/2) ~ (4) yeyeler(22b/5), (1) yiyicek(18a/5); (2)

8

Osmanlı Türkçesi metinlerinde /i/ olup Türkiye Türkçesi döneminde /e/'li olan kelimelerin bir listesi için bkz. Duman 2008: 42.

53

Ömer YAĞMUR

giy-: (1) geyicek(18b/4); TS 765 giy-.

yemegi(40b/6), (1) yemekdür(9b/3), (1)

iyi: (1) eyi(13b/1) ~ (5) eyü(15a/3), (7) eyüdür(17b/1); TS

yemekleri(27b/3), (1) yememek(31a/4), (2)

1006 iyi.

yemeye(31b/4), (2) yeyecekleri(1b/7).

ver-: (9) virür(8b/2), (1) virdi(1a/1), (1) virmesine(27a/6), (1) virseler(31b/3,4); TS 2088 ver-.

yedi: (1) yedi(41a/6), (2) yedinci(2a/6); Tar 245 yidi. yel: (2) yilden(21b/1), (1) yillendürür(9b/5); TS 2160 yel. yemiş: (1) yemişleri(18a/1), (1) yemişin(25a/3), (2) yemişler(39b/6); Tar 246 yimiş.

yer: (1) yir(29b/4), (1) yirden(33b/4,5), (2) yire(33a/4), (2) yiriñ(27b/7) ~ (1), yirüñ(28a/1), (1) yirin(2a/7), (2) yirinde(4a/1), (4) yirine(5a/4), (1) yirleri(29b/4,5), (1) yirlü(17a/6); TS 2167 yer.

yet-: (1) yetecek(40b/3); Tar 247 yit-. yeğ: (1) yig(24a/2); TS 2159 yeğ. yeni: (1) yiñi(23a/6); TS 2165 yeni.

3. Metinde Geçen Hastalık İsimleri

aġız aġrısı 14b/2; baş aġrısı 5b/2; baş ċegzinmesi 27a/6 Tar 52 çegzinmek > 56 çigzinmek dönmek, dolaşmak; bevāsir 27b/7, Dev 93 bevāsîr /a./ çkl. basurlar; bil aġrısı 18a/3; biliñ ṣovuḳluġı 23a/5; diş aġrısı 16a/4; (göze) aḳ düşmek 10b/3,4; göze ḳara ṣu inmek 11b/3,4~ṣu inmek 10b/1; ishāl 36a/7; ḳaḃaḳ ḳalıñlıʿı 10a/6, Tar 121 ḳaḃaḳ göz kapağı; ḳaraġulık 10a/6~ḳarañulıḳ 11b/1, Tul 1097 ḳarañulıḳ, Bay 54 (gözde) haricen belirli bir neden olmaksızın gelişen görme kaybı için kullanılan terim;

ḳusmaḳ 36a/7; nezle 5b/4, Tul 1367 nāzile~nüzlet~nüzle /a./ günl. nuzla dumaġu ʿilleti; oturaḳ yiriñ gicimesi 27b/6,7; şeb körliġi 10b/5, Dev 981 şeb /f./ gece; sidük

dutılması 35b/1; sülüsül bevl 24a/6 < Bay 65 selesü'l-bevl /a./ idrar tutamama; yürek oynaması 27a/7; ẕāti’l-ceb 35a/6 < Bay 75 ẕātü'l-cenb /a./ akciğer zarının iltihabı. 4. Tedavilerde Kullanılan Bitki İsimleri

acı zerdelü 30b/7, Ada 299 zerdeli xerdelj "meliaca", Dev 1180 zerd-ālū /f./ sarı erik; aġu aġacı yaḃraġı 21a/6,7, Tar 5 zakkum yaprağı; ʿāḳır ḳarḥā /a./ 3a/7, Lex

54

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

1278 anthemis pyrethrum pire otu, Bay 34 nezle otu; alma 37a/5, Ada 136 alma

almá "mela"; andız 3b/5, Tar 9 bkz. anduz raziyane; ayıt 7a/4, Der 421 küçük, ince yapraklı, kokulu, mor, mavi çiçekli, düzgün dallarından sepet örülen bir ağaç, agnus castus; ayva 38a/4; ayva ċicegi 43b/2; bābādiye köki 41a/4, bkz. bābūnüc; bābūnüc 5a/7, Men 626 bābūne~bābūnec /f./ papadiya çiçegi, ḳoyün gözi; bādem /f./ 7a/2;

bañ toḥmı 16b/6; bāṭılcan 30b/2, Tul 352 bādincān ~ bādlicān ~ bādingān ~ bāzincān ~ bāşingān ~ günl. patlican, TS 1585 bādincān /a./; belîlec /a./ 25a/3, Bur 64 belîle, Bay 37 belîle otu, Tul 395 süd içinde ıslanmış āmūlec; belūṭ /a./ 21b/3, Tul 396 palamut, pelîd, pilit; benefşe /f./ 35a/5, Ada 232 menekşe menechscé "maluagia";

besfāyic /a./ 40a/7, Bay 37 besbāyic, bespāye; biric 22b/1, Tul 1465 pirinc, birinc /f./; boġday 16b/1; boyan 3b/4, Yel 159 meyan kökü, Tar 37 boyandibi meyankökü; büber 3b/5; cevz /a./ 25a/7; ċörek otı 25b/6 ; ċükündür 44b/2, Tar 59 pancar; cülnār /f./ 11a/1, Cud 68 nar çiçeği; dār-ü fülfül /f./ 7b/4, "dār-ı fülfül" Ada 166 dar fülfül pepe lungo "(uzun biçimli) kara biber"; dārcın 26a/3, Dev 166 dārçîn /f./; eftimūn 40b/1, Bay 44 eftimon, aftimon kuşuta, RF 64 eftîmūn Türkîde gelin saçı derler, Türkî-i kadîmde kıl otu derler.; egir 7b/2 Tar 78 karın ağrısına kullanılan bir kök, andız; ekşi enār 28b/3~ekşi nār 10a/4, bkz. ṭatlu enār; emlec 25a/4, Bay 44 emlec otu; emrūd /f./ 39a/4, Ada 138 armut armútt "pera fructa"; enār /f./ 36b/4~nār /f./ 36a/7, bkz. ṭatlu enār; ferfiyūn 21b/7, Lex 1377 firfiyūn /f./ the euphorbium plant "sütleğen otu"; fesligen /yun./ 43b/1; fülfül /a./ 26a/3, Tul 735 fülfel biber; gelincik

ċiċegi 5b/3; gendene toḥmı 32b/5, Bur 274 gendenā /f./ pırasa dedikleri sebzedir; günlük 21b/7, Gül 396 tütsü için kullanılan bir tür ağaç sakızı; güvegi otı 43a/7; ḫardāl /a./ 10a/7; ḥaşḥāş /a./ 3a/3; ḫavlincān /a./ 26a/7, Tul 893 ḫavlencān~876 ḫalencān galanga, RF 100 ḫūlıncān Bazılar kulunç otu dahi derler, husrev-dārū, cisrdārū dahi derler.; hevîc toḥmı 26a/6, Zen 944 hevc~hāvîc; hindüstān ḳozı 41a/4,5

koz ceviz; ḥusyetü’s̲-s̲aʿleb < ḫuṣṣa-s̲-s̲aʿleb /a./ 41a/5 Lex 625 > 851 the plant and bulb of the orchis "salep soğanı ve otu"; ısbānaḳ 31a/3, Ada 263 spanak spanách "spinacio", TS 917 ıspanak /yun./; ısı od 22b/4, Tar 111 ıssı ot biber; ıṭrıfîl /f./ 41b/2, Lex 135 trefoil "yonca"; kābulî helîle 28b/7~helîlec-i kābilî 25a/3, Lex 2167 helîlec the myrobalan "helile ağacı meyvası"; ḳara helîle 28b/6, bkz. kābulî helîle; ḳaranfil /yun.>a. ḳaranfül/ 7b/2; kebābe /a./ 26a/5, Dev 500 baharattan kara biberi andırır tane; kebere 32a/4, TS 1125 capra /lat./ gebre otu; kişnic 15a/5, Ada 218 kişniş, TS

55

Ömer YAĞMUR

1189 kişmiş /f./; ḳızıl gül yaḃraġı 15a/7; ḳızıl noḫūd 13b/1; ḳızıl şide9 üzümü 14b/6;

köknār 41a/4; ḳoruḳ 29a/7; ḳuru encîr 28a/4~ḳuru incir 29a/6,7, Ada 203 incir injir~jngír "fico"; ḳuru üzüm 28a/4; laḥana /yun./ 30b/2; limon /yun./ 38b/3, Ada 227

limon limón "limone"; maṣṭakî saḳızı 26a/7, Dev 584 maṣṭakî /a./ sakız; mercimek 30b/1, TS 1372 merdumek /f./; mersin yaḃraġı 14b/5; mersin yemişi 25a/2,3;

muvîzec "taġ üzümi" 7b/3, Ste 1850 mevîzak /f./ a certain black grain "kara üzüm" [mavîza "hanımeli" ile karıştırılmamalı.], Men 5043 mevîz /f./ ḳuru uzum, Bay 59

mevîzec~mevîzeg bit otu "TS 288 bit otu sıracagillerden, birçok çeşitleri bulunan ve kuzey yarım kürede yetişen bir bitki"; naʿne 37a/3, Ada 238 nāne naanæ "menta", Dev 806 naʿnaʿ /a./; noḥūd /f./ 32a/6, Ada 241 nohut nochút "cece"; rāsen 21b/3, Zen 456 andız otı; rāziyāne toḥmı 41a/6, Dev 880 rezene tohumu; şalġam /f./ 44b/2;

sarmısaḳ 21b/2, TS 1705 sarımsak; ṣaru helîle 29a/1, bkz. kābulî helîle; şeftālū /f./ 30a/1, Ada 266 şefteli sceffttelj "pescha"; şeyṭarenc 41a/2, Bay 68 şeyṭarec /a./ horoscuk, circir~şahtere otu; seẕāb toḥmı 25b/7, Dev 948 su teresi; ṣoġan toḥmı 26a/4; sumāḳ < summāḳ /a./ 10b/5; ṭarı 20a/6, Ada 166 darı darí "miglo biada"; ṭatlu

enār 28b/3~ṭatlu nār 10a/4, Ada 238 nar melagrana "nar"; ṭoḃalaḳ 24b/4, Tar 210 Yer miski, havlican denilen kök; ṭuraḳ otı toḥmı 14a/4,5, Tul 618 duraḳ otı çürek otı;

türbed 40b/1, Bay 71 türbüd türbit otu;

turunc /f./ 38b/3, Ada turunç turúnci

"melarancia" usṭuḫūdus 40b/1~usṭūḫūrdus 21b/3, Lex 110 istūḫūdūs /a./ lavender, lavandula stæchas "lavanta", Bur 796 usṭūḫūdūs /yun./ karabaş, karakan, yarakan çiçeği, karabörklü çiçeği"; üzerlik toḥmı 13b/3; yılġun aġacı 32a/7, Tar 244 ılgın ağacı; zaʿferān /a./ 26a/5, Dev 1164 safran; zencebîl 7b/1, Men 2471 günl. zincefîl issı ot; zerküla < zer-külāh 41a/2, bkz. şeyṭarenc; zirāvend-i müdeber < zerāvend-i

müdevver, Lex 1007 zerāvend /f./ the plant birthwort "kurtluca otu", Lex 1007 zerāvend-i şāmî round birthwort "yuvarlak kurtluca" [Zerāvend-i müdevver ile aynı bitki olmalı.]. 5. Tedavilerde Kullanılan Diğer Nesneler

ʿabîr /a./ 15b/4, Zen 622 sorte de parfum composé de safran et d'autres aromates "safran ve diğer aromalardan meydana gelen bir tür parfüm"; anber 15b/4;

9

şidye < Yel 126, 7b/4 ve Şah 160, 152a/6. Fakat her iki metinde de kelimenin anlamıyla ilgili bilgi bulunmamakla birlikte kelimeye taranan sözlüklerde tesadüf edilmemiştir. >[?şıra].

56

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

ayunıñ ḳanı 10b/6; bal 3b/7; bekmez 29a/6; deve örgici yaġı 30b/7; geċi ya teke ödi 13a/4; gül ṣuyı 3a/4; ḳarlanḳıċıñ beynisi 10a/7; ḳarlanḳıċıñ tersiniñ aġı 10b/3; ḳaṭran 29b/7; keklik ödi 13a/2; ḳurduñ gözi 12b/5; ḳurduñ ödü 12b/4; ḳuru kelb başı 6a/2;

māʾu-r-rumānîne 28b/1 < māʾu-r-rummān /a./ "nar suyu"; misk 44b/5; muḳl-ı arzıḳıla 31a/1 < d. Yel 192 muḳl-ı azraḳ bir çeşit zamk; mūm 16b/7; mür 21b/3, Bay 61 mürr mirra, mira, commiphora myrhha'dan çıkarılan reçineli bir zamk; nārdenk aşı 29a/7, Dev 806 nārdenk nar, erik, kızılcık elma gibi meyvalardan çıkarılan ekşimsi pekmez;

saḳız 3b/1; sirke 7a/3; şāb 17b/6; şeker 3b/6; ṭuz 16a/5; un 30a/4; yeşil ḳurbaġanuñ ḳanı 12b/7,13a/1; yılan ḳanı 11b/1,2; ẕeyt yaġı 11b/2; zift 3b/1. 6. Metin [1a\1]Çoḳ

virdi baña bu ʿaşḳı ol İlāhî, hemān cān u dilden eyledüm āh.

[1b/1]Kitābü

ʿİlāc-nāme10

gicimesin [2b/1]sebebin ve ʿilācın beyān ider.

(2)Bismillahirraḥmanirraḥîm (3)Elḫamdülillahi

ṣalāti

(4)ve

Rabbi’l-ʿālemîn ve’ṣ-

selāmü ʿalā seyyidinā

Muḥammedin ve ālihi (5)ecmaʿîn. Bāb-ı

evvel,

başa

müteʿaliḳ

maraṣ(6)larıñ ʿilācların beyāñ ider. Bāb-ı

(7)ikinci,

evvel

yeyecekleri

beyān ider.

[2a/1]Bāb-ı

üċinci, göz

ḫastalıḳların

beyān

dördinci

aġıza

(3)ḫastalıḳlara

ider. müteʿaliḳ

olan

ʿilācın beyān ider. Bāb-ı

(4)dişlere

beşinci

(2)Bāb-ı

marażlarıñ ʿilācın

müteʿaliḳ

(5)beyān

olan

ider. Bāb-ı

altıncı

sülüsül’l-bevl

(6)sebebin

ʿilācın

beyān

Bāb-ı

(7)maḳʿad

ider.

ve

yedinci

gicişdiġin yaʿnî otıraḳ yirin

Bāb-ı

Kitab

ṣāḥibi

unutmayalar.

Yūsuf

ḫayır

duʿādan

(2)şerbetler

terkîbin ve ḥāṣaların beyān ider. (3)Bāb-ı

ṭoḳuzuncı

maʿcūnlar

mürebālar ḥāṣıyetin

(4)terkîbin

ider. Bāb-ı onıncı vaṣiyetler



beyān

(5)beyān

ider ki vaḳiye ve rıṭıl didiginden (6)maḳṣūd

daḫı

nedür. Bāb-ı on birinci bu

(7)vaṣiyetler

Her

bābıñ

beyān ider. Bu [3a/1]on

kitābüñ cümlesi

neye

bir bābdur. müteʿaliḳdür

evelinden (2)naẕar idüḃ bulasız.

Bāb-ı

evvel:

(3)maraẓlarıñ

ḥaşḥāşı

Başa ʿilācları

(4)ḳabıyıla

gül ṣuyıla

müteʿaliḳ budur

kim

ve iċiyile dögseler

ḳarış(5)turuḃ

ursalar ısıdan olan

alnı üzerine

(6)baş

aġrısın

gidere. Diger:

10

sekizinci

balġamı

ʿĀḳır

ḳarḥāyı

indire,

dili

(7)ċeyneseler

revān

ide,

57

Ömer YAĞMUR [3b/1]rüknetin

saḳızıla

gidere. Eger ziftile veyā

ċeyne(2)seler

ċoḳ fāyide ide,

geñzi ve dimāġı eride.

(3)Diger

şifā

ḳarışur,

(3)gördügi

olur. Meger yatırsa ċoḳ

yanın döneler.

(4)ċoḳ

Diger: Bir dürlü

(5)iki

Andan

dirhem andız ve iki (6)dirhem

dirhem büber ve iki Andan

şeker.

şeker-ile

büberi

yumuşaḳ

boyan

balıyla

yoġura11,

(7)döge,

noḫūddan kiċirek boġaza

[4a/1]eyleye,

aġzın

yirinde

duta.

yaḳın

Dimāġ(2)dan geñizden balġamı indire. (3)bula,

Baş ḫıfet

göz nurlana, beñiz

ḫōş ola. Diger:

(4)Şifā

kitābında eydür: Başım

dāyim tendürüst hemān

(5)olsun

uyḳudan

diyen kişi

uyan(6)duġı

ḳaġırsın tükürsin sümkürsin ḳoyun [4b/1)ṣu

yatmasun.

Kim

gibi

(7)ve

çalḳ

burnındaġı

ve geñzindeki balġam külisi (2)dökilür,

varur burnına

başı aġır ider,

ʿaḳlı idrāki (3)süst ider, gözüñ nūrı żaʿîf olur,

(4)Vaḳt

olur kim uċuḳ dutmaḳ ve

delü olmaḳ

(5)ve

sersem olmaḳ ve

dāyim bāşı aġrımaḳ ve yaramaz (6)ġuṣalar

ve

marażları

(7)ḥāṣıl

kitābında

gördüm

yatmaḳda (2)yoḳdur.

fāsid

görilen

fikirler

ider.

itmek

Ḥatā

[5a/1)çalḳ

düşe

şifā

ḳoyun iʿtibār

58

(6)daḫı

tîz yine

ṣıġırıñ iċ yaġın

(7)başa

şekerile dögseler,

ursalar,

aġrısın gidere. Diger:

Bābūnüci

[5b/1)yaşıken

ċölmekde az ṣuyıla biraz ḳaynatsalar ṣovuḳdan

(2)olan

baş aġrısına fāyide

ide. Nice kere tecribe (3)olınmışdur. (4)[dibin]

Diger: Gelincik ċiċegi dibin

çeyneseler ne kim başında nezlesin var-ise ċeke

(5)indire.

Ve hem burnına

ṣuyın dür[t]seler burın(6)daġı ʿiletleri ċeke indire. Diger:

Bu

aġrısına

ʿilāċ

her

(7)dürlü

sebebdür,

kitā[6a/1]bında

bir

baş

şeyḥiñ

buldum12,

tecribe

itmişler, ġāyet mücerebdür.

(2)Ḳuru

kelb başınıñ yoḳaru çeñesiyile ala, (3)oda

ṣala, ḥatā kül ola, revāḳ cig

(4)balıla

yoġura. Başını tırāş eyleye,

üzerine

(5)yaḳu

eyleyüḃ ura. Bir gün

bir gice gidermeye.

(6)Andan

gidere,

baş aġrısından ḥalāṣ ola. (7)Diger:

Mıṣır

meşāyıḥ şeyḫi

bilādında [6b/1]Ḥamdî

sulṭānü’lbin Maġribî

Zîrā ʿaḳıl ḥayālāt[-ı] fāside 12

11

yirine gelsün diyü

(5)yatmayalar,

kitābında bir kişiniñ başında balġamı olsa boyanı ḳoyulınca ḳaynada.

heḃ eḍġās̲ ü aḥlām

(4)sünet

Yel 119 ...boyanı bal-ıla yoġura...

Metinde “budururum”, d. buldum, bkz. Yel 121, 3b/7.

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

dāyim ḥalvete ḳoyduġı

(2)dervîşlerine

diridi kim: "Ḳaçan başıñız

(3)aġrısa

yādigārdur.

Bāb-ı İkinci:

(5)Yeyecekleri

beyān ider

dimaġıñıza süstlıḳ gelse ḥamāma

kim anı yiseler dimāġa

(4)varuñ,

baş aġrısın getürür. Ġāyeti

(5)ṣuya

iki ayaġıñızı ḳurna iċinde ısı

baturuñ, daḫı ṣu içinde ovıñ,

(6)toḃuḳlara

zîra

yoḳarudan aşaġa

başdaġı zaḥmet

(7)iner,

dökülür." dimiş. Duʿācısı

aşaġasına [7a/1]daḫı

bu

(6)żarar

(7)ilmeni13

adlu kitābda eydür: Balıḳ ve bıldırcın [8b/1]

süd, yoġurt ḥaden geċe, yaġlu,

cerb

(2)yimekler

ve

sirke

balı daḫı ċok

dimāġa ṣarar virür

(3)ve

ʿilācı ʿArabî kitāb[da] buldum, tecribe

yimek baş aġırdur,

(4)fındıḳ

itdim. (2)Ġayetile şāfîdür.

ḥurma ve ḳoz, boy, tere

Diger: Bādemi dögseler,

(3)sirkeyile

gül yaġıyıla başa yaḳu eyleseler. (4)Baş

aġrısına mücerebdür.

Diger: Ayıt yaḃraġın

yaḳu eyleseler ṣovuḳdan olan

başa (6)baş

Diger: Baş ve dimāġı ki hîċ andan ḳuvetlü dirhem

(7)ṣovuḳluġıċün

[7b/1]ʿilāc

zencebîl,

olmaya.

iki

dirhem

(2)ḳaranfil,

iki dirhem egir, dört dirhem

(3)muvîzec

ki aña taġ üzümi dirler üċ

(4)dirhem

ayru

dār-ü fülfül her birini ayru

(5)dögeler,

elekden geçireler,

daḫı mecmūʿısın

(6)bir

yire devşürüḃ (7)idüḃ

ḥamām iċinde başını tırāş üzerine

ekeler.

[8a/1]ideler

eridür

amā

(3)gitmezse

Bir

kim

beynisindeki

sāʿat

başı

(2)ṣovuḳluġı,

bir

kez

ṣabır

ḳızdurur, balġamı itmeñde

tekrār itmeñ gerekdür. Aḳ

Şems(4)edîn

ve aġız ve (5)biber,

ċoḳ yemek cemʿisi baş

(7)şeker-ile

dimāġa ċoḳ

bādem iċin yemek

[9a/1]fāyide

virür, baş

aġrısın giderir. Nice kere

(2)tecribe

olınmışdur.

aġrısın gidere.

İki

yimek

zeytūn, zaʿferān kāstene, gendene (6)bunları

aġrıdır,

(5)dögüḃ

ider ve

Diger: Ṭıbb-ı Nebî kitābında

(3)dört

nesne ʿaḳla ṣarar virür, ekşileri

(4)ċok

yemek, eñse üzerine yatmaḳ ve ċoḳ (5)ġuṣalanmaḳ.

Diger: Yine Ṭıbb-ı Nebî'de eydür: Dört (6)nesne

ḥastalıḳ getürür:

Evvel,

ċoḳ

söylemek(7)dür

kim

dimāġın iligin azaldur, ṣaʿîf ider, [9b/1]ādemi

tîz ḳocaldır.

İkinci, ċoḳ uyımaḳ beñzi gözleri

ḃişirir,

balġamı

(3)bedeni

süst eyler.

Üċinci,

ċoḳ

yemekdür,

(2)ṣarardur,

ċoġaldur, (4)bedenin

ḥasretlerinden 13

d. Gāyetü’l-münā, bkz. Yel 122, 4b/8.

59

Ömer YAĞMUR

maʿdeni

ṣaʿîf

(5)nūrsuz

eyler,

göñli

gözi

ider, baġırṣaḳları ve ḳarnı

yillendürür14,

(6)yaramaz

ḥastalıḳlar

getürür. Dördünci, ċoḳ

(7)cimāʿ

ḳuvatı ṣaʿîf ider,

itmek ḳurudur,

[10a/1]dimāġı

süst ider

(3)yılda

göz aġrısın görmeye.

Diger: Ekşi nārıñ ṣuyın

birbirine

(4)ve

ṭatlu nārıñ

ḳatuḃ

bişirseler

(5)ḳoyulınca.

Andan göze ċekseler,

gözüñ gicisin

(6)ve

ḥarāretin ve uyuzın

gidere, ḳuvetin ziyāde (7)eyleye.

ve gözi nūrsuz ider.

Diger: Ve şekeri dögüḃ

(2)Baʿṣı

geċirse

ḥikmet kitāblarında dimişler (3)ġuṣalanmaḳ

kim bir sāʿat

bir yıllıḳ

ḳuvet giderir. (4)Göz

ḥastalıḳların ve

ʿilācların beyān ider. göze

ḫardālı

(6)sürse

ṣuyıla

ḳarışduruḃ

ḳaraġulıgın gidere ve

(2)ḳanın

ẕeyt yaġına

yaturuḃ güneşe aṣa ḳosa (4)ṣu

(3)daḫı

ol

inmekden emîn eyleye ve hem

göze düşen (5)aḳlıġı gidere. Diger: Sumāġı balıla ve ṣu(6)yıla yaḳu

Diger: Ḳarlanḳıċıñ beynisin alsalar,

itseler

[10b/1]bal-ıla

(7)ḳaḃaḳdaġı

göze sürme ċekseler, gözi (2)ṣaḳlaya

ċekseler ḳarañulıʿın

ẕeyt yaġın göze ċekseler göze ḳara

ḳaḃaḳ ḳalıñlıʿın (7)daḫı gidere.

ṣu inmekden

valadan

gidere. Diger: Ve yılan

Bāb-ı üċinċi: (5)Balıla

[11b/1]göze

ve hem gözde

gül

gözüñ suyıla

ḳaḃaġına

ursalar

ḳatılıġı gidere ve hem [12a/1]bişirseler

ḳalıñlıġı gidere ve hem

(3)ḳarlanḳıċıñ

ċekseler aġrısını gidere

tersiniñ aġını gözine aḳ

(4)düşen

ġalebesinden olan ḳızıllıġı gidere ve

kişi

gözine ċekse gidere. Mücerebdür. (5)Şeb

körliġi

daḫı

olursa

ve

Diger: Ayunıñ ḳanın göze ċekseler bir

ḳaḃaḳdaġı ḳılı bitirmeye ve hem ṭamla

[11a/1]göze

ṭamzırsalar

yaşarduʿın gidere diger cülnārıñ

(2)üċ

küċücük dānesin bir kişi yutsa ol

ḳaynatsalar ḳuveti ṣuya

Metinde “yiylendürür”, bkz. Yel 123, 5a/11.

60

ṣu

iċinde

(4)ċıḳsa,

ol

(5)şol

göze ki uyuz olmışdur, ḳızmışdur (6)ḳaḃaġı

ẓāhir

üzerine ṣürseler fāyidesi

(7)ola.

Diger:

Mücerebdür.

Gelincik

[12b/1]ṣuyın

gidere. 14

dirhem

hem ḳan

ṣuya bir pāre panbūḳ batursalar

yaşlanması daḫı (6)gidere. (7)göz

(3)elli

hem

(2)ve

göze

göze

ċiċegin ċekseler

dögseler, aḳlıġın

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

Diger: Ṣumaġı15

(2)iċseler

göz aġrısın

gidere ve hem gül ṣuyıla göze

ṭamzursalar,

(3)ezseler,

gözdeki

aḳlıġı

eleyeler.

(5)Daḫı

ikisini

ḳarışdıralar, gül ṣuyıla (7)ṣürüḃ

Diger: Bal-ıla ḳurduñ ödüni göze

yaḃışdıralar, bez-ile

(5)ċekseler

yatalar.

ḳurduñ gözin

artura

(6)yaḳuḃ

ve

hem

yumışaḳ dögüḃ

göze dürtseler gündüz

(7)nice

görürse

gözüñ

ḳapaġı

Ṣabāḥ (2)Bir

gidereler.

üzerine

[14a/1]baġlayalar,

namāzı

vaḳtinde

gez-le olmasa bir iki

kere daḫı ideler, ġāyet (3)mücerebdür. Diger: Bāb-ı dördünci: Aġza müteʿalıḳ

gice şöyle göre. Diger: Yeşil

olaċaḳ

ḳadar yoġuralar, iki pāre panbuʿa

(4)gidere.

nūrın

birbirine

(6)balċıḳ

[13a/1]ḳurbaġanuñ

ḳanın

(4)olan

ʿilācları beyān ider.

alsalar, ḳıl biten göze ṭamzır(2)salar ḳıl

Ṭuraḳ otı (5)toḥmı her birinden berāber

bitürmeye.

alasın, dögesin.

Diger:

Keklik

(3)ḳa[y]natsalar

ödin

süd-ile

saġ göze ċekseler,

gündüz nice görür(4)se gice şöyle Diger: Geċi ya teke ödin

(5)ḳuruduḃ

dögüḃ göze ċekseler hergiz aġrımaya ḥimār-ı vaḥşî16 kim aña ḳolan dirler

her kişi

(7)kim

anuñ gözlerine naẓar [13b/1]ṣu

itse göze ḳara

inmekden

Diger: Eyi ḳızıl noḫūd alalar, ḳavuralar.

dögeler, eleyeler. toḥmı

(7)ḳarşu

ṣudan

yāḫūẕ

ṣūmāḳ ṣuyı

ṣūmāḳ

aġızda

[14b/1]ṣuyıla

ḳaynamadın şöyle ḳuru aġıza ekesin, gez idesin, aġız aġrısından

ḥalāṣ ola. (3)Diger:

dilese

Şifā kitābında eydür: Her kim (4)aġzınıñ

güzel ola alsun,

ḳoḳusı ve nefesi

(5)yaş

mersin yaḃraġın (6)ḳızıl

ċekirdegin

şide17

üzümüñ ċıḳarsın, daḫı ikisini

ḳurtıla. dirhem

bu

duṭasın (2)birḳaċ

göre.

(6)

iċinde

(6)Andan

alalar,

Andan

(3)Üċ

azacıḳ

(2)üċ

ṣoñra

dirhem üzerlik

(7)bile

havānda dögüḃ ḳarışduruḃ tamām [15a/1]yumuşansın.

Andan noḫūddan

büyük ḥablar eylesin,

(2)ikisin

ṣabāḥ

(4)ḳavuralar,

dögeler, un eyleyeler. İnce elekden

17

şidye > Yel 126, 7b/4 ve Şah 160, 152a/6. Fakat her iki metinde de

15

16

Metinde "żamġı"; doğrusu için bkz. Yel

kelimenin

124, 6a/13 ve Bay 16, 368b/2.

bulunmamakla

Metinde "ve ḥaşî"; doğrusu için bkz.

taranan

Yel 125, 6b/9 ve Bay 16, 368b/8.

edilmemiştir. >[?şıra].

anlamıyla

ilgili

bilgi

birlikte

kelimeye

sözlüklerde

tesadüf

61

Ömer YAĞMUR

ve ikisin aḳşam yudsın tā ki nefesiñ

boġdayı

(3)ḳoḳusı

(2)ķavuralar,

eyü ola.

Diger: Eydür: Turb ve ṣarmısaḳ ṣoʿan

yise,

belürmesün ċeynesün,

ḳoḳusı (5)dise

(4)ve

aġzımda

ısıla

kepegiyile

tekrār bu resme ideler.

Şifā bula bi-izni Allahi (4)Teʿālā.

kişnic

Diger:

Dişe

ḳoḳı

meniʿ

(5)ġāyetde

ķurt

düşse

anı

Diger: Eger dilerseñ kim teniñ dāyim

bañ toḥmıyıla

gül (7)gibi ḳoḳa, ḳuru ḳızıl gül yaḃraġın

ideler, yaķalar, bir çanaʿa

havānda

ḳoyalar,

un eyleyesin.

Daḫı ḥamāmdan ċıḳdıġın

(2)vaḳtin

bedeniñde ter var iken boynına ve gögsine

(3)ve

ḳulaḳlarına ekesin. Bir

daḫı ṣuya girince

(4)bedeni

gül gibi

(6)dişden

aċalar,

Diger: ʿAbîri ve ʿanberi gül

(5)ṣuyıyla

üzerine

yoġuruḃ bir fitil

egileler,

dişiñ ḳovuḳlarına gide,

(3)dibinden

ċıḳara, ṣuda

Feriş(7)teler

anı

rūḥāniyeti ḳuvetlü ola ve

seveler [16a/1]ḳalbi

(5)eydür:

dişleri yirlü yirinde sāġ selāmet (7)her

ayda üċ kere aġzına

sirkeyile bal alsun,

[17b/1]birez

ḳanaġan olsa

Diger: Diş etleri

Bāb-ı beşinci: Dişlere müteʿalıḳ (2)olan

yāhuẕ yine ċürüse devāsı

marażlarıñ devāsın beyān ider.

aġzına ıṣı ṣu ala birḳāċ, birez

geċmişdür eks̲er itifāḳ

(4)itdiler

diş

aġrısında kim ṣovuḳdan olsun ısıdan (5)olsun

ḳardıruḃ

ṣarb sirkeyile yumuşaḳ ṭuzı (6)bir

iki kere aġzında duta,

girü döke, bu resme

(7)itmekden

mücereb ʿilāc yoḳdur. Diger: Diş aġrısı

62

[16b/1]ṣovuḳdan

olsa

ṭutsun,

ġāyet eyüdür.

ṣāfî ola.

Diger: (3)Evvel zamānda ulu ṭabibler ki

Bir

kişi dilerse kim yüz yigirmi yaşında dura,

hergiz

aġzın

tecribe olınmışdur.

(6)ṣuya

ḳoḳusı

[17a/1]ṣu

ʿayān görine. Bu meşhūr(4)dur, ċoḳ

(6)ola,

gitmeye.

(7)mūmı

dü(2)tini

ḳurtları diş

yoġuruḃ bedenine ṣüre mādem ki yunmaya,

ķurt

çıḳarmaḳ ʿilācı budur kim

Diger: Mūciz kitābında

ḳoḳa.

ol

incecik olur, gücile görünür,

(6)eyleye.

[15b/1]dögesin,

tavada

iki ṭuluñlarına ve başa

sere(3)ler,

ḳuru

yaramaz

ṭuzıla

(2)

(3)oldur

kim

(4)duta,

yine ċıḳara. Andan -dögilmiş ṭuzıla(5)diş

etlerin

barmaġıyıla

ḳanada. Ṣoñra bir ṭuz

(6)iki

süre,

şāb ala,

yumuşaḳ döge, bal-ıla ḳarışduruḃ (7)ķoyu

balċıḳ ide, aġzına duta ve

dişleri etlerine

[18a/1]ṣüre.

Tekrār bu

resme ide, ṣıḥat bula. Mücerebdür. (2)Bāb-ı

altıncı: Bil maraṣları devāların

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

beyān ider.

külisi ṣaʿîf olur. Zîrā bunlaruñ (3)kӧkleri

(3)Ṣovuḳdan

olan bil aġrısınıñ nişānı

ve baġları ve siñirleri külisi bilden

(4)kim

az geyicek ve ḳuşaḳsuz

(4)gelür,

oldur

yüricek, geċe

(5)aċıḳ

ḳalıcek, ṣovuḳ

yemişleri yiyicek aġrısı ziyāde

(6)ola,

tîzcek belürür. Zîrā maraṣıñ sebebi (7)ṣovuḳdan

nesne

olmuş idi. Her ṣovuḳ

[18b/1]anı

Bil ki iy dōst

ziyāde ider, belürdür. (2)erlik

ṣuyı kim oġlan

andan yaradılur küli

(3)bilden

gelür.

Nitekim Ḫaḳ Teʿālā Ḳur’an içinde (4)buyurur:

yeḫricü

(5)beyni’ṣ-ṣulbi

terāib18.” Bilden ṣüñüklerden (7)Beli

ṣovuʿıñ teʾs̲îri

[19a/1]biliñ

mizācından

kim

ruṭū(3)betdür

ol

aṣıl mizācından

Bu maraṣlar ṣafra ve

(7)ġalebesinden

ḥarāret

dōst ʿaḳıl isileri

olur. Bil ki iy

[20a/1]buyurmışlardur

kim: “Bedene zaḥmet giricek baṭman (2)baṭman

çıḳar.”

girür, çıḳıcek dirhem dirhem

(3)Ṣovuḳdan

olan maraṣlar ısı

ṣovuḳ

(6)ve

aṣıl

ḥarāret

müteġayir ola,

bundan ċıḳan menînüñ daḫı

(6)olduʿındandur.

ṣovuḳlıḳ

(5)ʿilāclar

ċıḳarır, ṣovudur. Ċünki (4)ċıḳa,

ve cimāʿ leẕeti

bilde

olan

ṣüñüklerine (2)Bili

olduġı

ve’t-

sovuḳ alsa ol

etlerine külisine bile olur.

az

(5)süstlıġı

nesnelerle iʿlāclar

etlerden ve siñirlerden ve ṭamarlardan yaradılmışdur.

itdigi ve alet

(4)olunur

“Ḥuliḳa min māin dāfiḳin min

bile ulaşıḳdur. Tiz tiz bevl

(5)mizācı

maraṣlar

ve ısıdan nesnelerle

olunur.

Diger: Bil ṣovuḳluġına evvel

(6)ṭarı-la

ṭuzı

keseye

ḳavuralar.

ḳoyalar.

Bilüñ

Bir

bez

(7)aġrıyan

yirine

baġlayalar. Birez ṣabr ideler. Andan [20b/1]ċalḳ

irteyeden20

ḳoyın

ṭarınuñ

üzerine

yatalar. Bu resme

(2)tekrār

ideler. Andan bir ḳumral ḳuzı derisin (3)alalar,

yoḳaru

ucını

yaġrın

aşaġara(4)cıḳdan

müteġayir olur, cimāʿ iştihāsı az vākiʿ

küreklerinden

(6)olur

ve hem tîz inzāl olur ve hem

göñlek üstine dikeler. Yüzin tenden

ḥatun

(7)ol

yaña ide(5)ler. Aşaġası bilden aşaġa

ilā az olur.

inen ṣudan ḥāmile olmaz, [19b/1]Bilde

ṣovuḳluḳ olıcaḳ

ine. Ḳarşu ṭarıla (6)yumuşaḳ ṭuzı ḳaruḃ

(2)ḳavuḳ19

didigimiz gibi ideler. Isı(7)caḳ ṣaralar.

bevl aleti ve iki bögrek ve

Isısına ṣabr ideler. Ekşiden ṣovuḳ 18

Fışkırıp çıkan bir sudan yaratıldı ki bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından

nesnelerden

Ġıdālardan

behrîz

(2)ḳızdurur

[21a/1]ve

ideler.

nesneler

çıkar. (Kurân-ı Kerîm, Târık 6/7) 19

Tar 130 sidik torbası.

20

d. irteye dek.

63

Ömer YAĞMUR

yiyeler. Amā ḳuzı derisin belinden

ideler, od yanında arḳayı ve

(3)gidermeye

ısı

ḳızdıralar, bu yaġıla ovalar, ṣabāḥ

vaḳtin yirine

ḥamāma varalar, (4)ċıḳıcaḳ ısı odlar ile

olmayınca.



bahār

(4)Giderdügi

bir banbuḳ bezin ḳoya,

gelüḃ

(5)bir

nice gün

bişmiş noḥūdlu

(5)ḳoyun

(3)bili

eti şorvasın22

andan ṣoñra anı daḫı gidere.

yeyeler, bili ısıcaḳ dutalar. (6)Şifā bula.

(6)Diger:

Diger: Bil aġrısına on dirhem ṭuz

Ḥacı Paşa bir yaġ terkib

itmiş. Adın dühen-i ṣovuḳdan

ve

[21b/1]bedende

(7)mübārek

yilden

olan

Yigirmi

dirhem

(3)alalar,

sarmısaḳ

ḥāṣılı

ne ḳadar ṣovuḳdan ve

yilden maraṣlara dermāndur. budur:

dimiş,

(2)Ol

baş

ṭuzıla biberi beline tekrār tekrār

eski

eksin,

(3)bol

döksün, eksün, bir zamān

ṣu degirmesin, ziyāde olur. Diger:

Yine ot üzerine

ḳoyalar. Andan beş dirhem beş

dirhem

dögil[22a/1]miş

günlük

(7)ferfiyūn

ikisi

daḥı

ola, ol yaġuñ iċine

ḳoyalar ve ḳarıştı[ra]lar,

(2)bir

sırċalu

(4)yatsun.

Şifā bula.

Eger biberi üċ dirhem itse

ḳaynada(5)lar tā yarım ḳalınca. Andan (6)ḳala.

yumuşaḳ [23a/1]ġusil

Ḥamāmda

biber ve iki rıṭıl zeyt yaġı birle süzeler, ṣāfî

ikisini

itdüginden ṣoñra yüzi ḳoyun yatuḃ (2)ol

(4)dögilmiş

büber,

dögeler.

yaġ

yumuşaḳ dögeler

ḳabıyıla bile, on dirhem

dirhem

(7)iki

Biliñ

(6)gidermegiċün

ocaġa

(5)fāyidesi

ṣovuḳluġın

bir yiñi yaṣı kiremidi

[23b/1]bıraġa.

Ḳıza. Ċıḳaralar.

Yoḳaru[da] ẕikr itdügimiz

(2)yaġlardan

bile ṣüreler, kiremidiñ üstine keċe (3)ḳoyalar,

daḫı üstine pamuḳ bezi

ḳaba ḳoyalar, vaḳt-ı ḥācetde ısıcaḳ

ḳoyalar, daḫı üstine

(3)ideler

yatalar, bu resme bir nice gez ideler.

ve teni daḫı od yanında

ḳızdıralar, anu (4)gile ovalar. Şifā bula. (5)ẕikir

Diger: Bir yaġ terkîbin Eski bil aġrısına bir rıṭıl

(6)zeyt

ider. yaġın

alalar. İċine bir vaḳiye aġu aġacı (7)yaḃraġın

Yapraġuñ Andan

ḳoyalar, ḳuveti birici21

saḳlayalar, vaḳt-ı

21

64

ḳaynadalar.

yaġa

[22b/1]ċıḳa.

sırċalu (2)ḥācetde

Tul 1465 pirinc, birinc.

ḳaḃda ısıcaḳ

(5)Şifā

(4)çalḳ

ḳoyın

bula.

Diger: Eger tennūri ḳızduruḃ üzerine (6)keċe

bezin

döşeyüḃ daḫı üzerine pamuḳ

(7)örtüḃ

ċalḳ ḳoyun yatsalar, bir

nice gez bu resme

[24a/1]ideler

ġāyet

şāfîdür. Eġer şöyle kim ẕikir olunan (2)yaġlardan

ola. 22

(3)Bu

sürseler daḫı feyidesi yig

ẕikir itdügimiz yemekleri ısı

Tul 1665 şorba.

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

yemek gerek. Erkek

(4)ḳoyun

eti ve ısı

Diger:

Bir

rivāyetde

(2)eydür:

otlu yemekler yemek gerekdür ve

“Sarmısaḳ yemek ġāyetde eyüdür.

(5)ṣovuḳlardan

Nice

yemişlerden

hevādan perhîz

(6)itmek

ṣovuḳ

gerekdür.

(3)yemek

zamān

gerekdür

fayîdesi ẓāhir ola.”

Bāb-ı yedinci: Sülüsül bevl sebebin

Diger: Eydür: “(4)Günlük, toḃalaḳ her

(7)ve

birinden berāber yumuşaḳ dögeler.

devāsın beyān ider.

Eks̲er sebebi ṣovuḳlardan

[24b/1]olur.

(5)Her

ṣabāḥ

ʿİlācları budur kim ṣovuḳ vaḳti gelicek

Mücerebdür.”

(2)ekşi

Diger: Ċörek

ve ṭuzlu nesnelerden saḳınmaḳ Şüfūf23 (3)kim

gerekdür.

sülüsü bevli

Mücerebdür.

(4)günlük

Diger:

her birinden

(5)onar

dirhem yumuşaḳ

dögeler, elekden geçüreler, dirhem

dögilmiş (7)bir

ḳarışduralar,

(6)altmış

şeker-ile

dirhem



iki

mis̲ḳāl

(6)otıyıla

Belūṭ

[26a/1]Aḳ

maʿcūnı

Şemsedîn

dört dirhem mersin

dirhem günlük

(2)otı,

ḳaranfil (3)iki dirhem dārcını, iki dirhem toḥmı, beş dirhem

(3)yemişin

kim

yigirmi dirhem zencebîl, beş dirhem

[25a/1]Diger:

ıṣladalar. Andan

terkîbi

Ċörek

fülfül yaʿnî

(2)dört

(7)yeye.

ḥaṣretlerinüñ

mücerebātındandur.

dirhem yiyeler. Ġāyet mücerebdür. Bulūṭı sarb sirke iċinde

yiye.

seẕāb toḥmın

berāber döge. Bir dirhem

giderür. Belūṭ ve mür ve rāsen ve ve toḃalaḳ ve usṭūḫūrdus24

bir

dirhem

(4)büber,

üċ dirhem ṣoġan (5)kebābe,

zaʿferān,

iki

üċ

dirhem

ve dört

(6)taḃalaḳ25,

beş dirhem hevîc toḥmı,

(4)ve

beş dirhem

(7)?ḥūrunḥān26,

dirhem helîlec-i kābilî belîlec

üċ dirhem

emlec her birinden dördür dirhem

maṣṭakî saḳızı, bir

toḃalaḳ

cevz, üċ dirhem günlük, bir dirhem

kefi

(5)altı

dirhem külîsini dögeler,

alınmış

(6)alınmış

bal-ıla

(2)belūṭ

[26b/1][bir]

dirhem

unı, altmış dirhem ḳavrılmış

ḳarışdıralar, ḥācet vaḳtinde bir mis̲ḳāl

boġday u(3)nı, yüz yigirmi dirhem bal,

(7)yeyeler.

altı

Diger: Üċ cevzi kebāb ideler. Gice

ḳavuralar. Şöyle kim ne yana ve ne

[25b/1]yese

ċig

yadsa fāyide ider.

yüz (5)ola.

ṣararınca

dirhem

(4)belūṭ

unını

Boġday unın daḫı rengi (6)ḳavuralar.

23

d. süfūf < çkl. seff.

25

d. toḃalaḳ.

24

d. usṭūḫūdūs.

26

d. ḫavlincān.

Ḳalan otları

65

Ömer YAĞMUR

daḫı her birin dögeler, Andan

balı

ḳaynadalar,

[27a/1]Amā

getüreler.

(7)eleyeler.

eylemeyeler.

ḳıvāma

ḳıvāmın

Ocaḳdan

birez

(2)ḳarıştıralar.

Otlaruñ

ḳuveti

ḳatı

endireler, Isılıgı

ṣınmaya.

(4)Daḫı

ḳaşısa ṣaru ṣu ċıḳsa

artar ve ḳatı

(7)emîn

[28b/1]ol

anı gicişdüren

olur. Zîrā

ṣaru ṣudur.

ʿİlācı budur kim māʾu-r-rumānîne27 (2)iċe

tā ki ṣafrāyı ve göyinmiş ḥılṭları28

(3)Ṣoñra

ishāl

(3)ide.

bir ṣırċalu ḳaba

ḳoyalar ve mizācına göre

(6)gicisi

gide.

cemʿisin bal-ıla ḳarışdurup bir mikdār yoġurulur.

yidügi günlerde

(5)istiʿmāl

Terkîb budur: Ṭatlu enār (4)ṭaşra

ve ekşi enār

iċindeki ṣaruca

ḳabların ṣoyuḃ

(5)ḳabıyıla

ṣıḳalar, yüz

dirhem ṣuyıla ḳaynadalar,

(6)köpügin

ide.

alalar, dört dirhem ḳara helîle üċ

Diger: Maʿcūn daḫı kim bil aġrı(6)sına,

(7)dirhem

baş

ċegzinmesine, (7)baġlu

virmesine,

cimāʿa

ḳuvet

kişiye ve ṣanculu

kişiye ve yürek oynamasına,

[27b/1]ve

dirhem

kābulî

[29a/1]ṣaru

dögilmiş yaʿnî

helîle

ḳabı

dört

helîle ḳabı nîm-keft29

(2)kes

eyleyüḃ ḳoyalar.

Elekden geċürmeyeler. Ṣu

(3)iċinde

sülüsü’l-bevl olana Aḳ Şemseddîn

ıṣladalar, tamām ıṣlanıcaḳ yigirmi

mücerebātından(2)dur ve hem datlu,

dirhem

yimege

terengebîn üzerine dö(5)keler, süzeler,

(3)olan

ḳolaycadur.

Sülüsü’l-bevl

kişinüñ yemekleri budur: Eti

ḳavuralar, kişnici

(4)üzerine

ekeler, bal

(4)şeker

iċeler.

veyā yigirmi dirhem

Ḳanı

göyündürür,

yaḳar

nesneler(6)den

ṣaḳınalar.

Bal,

ve sarmısaḳ yemege müdāvemet

ḃekmez, ḳuru üzüm ve ḳuru(7)incir ve

(5)ideler,

ekşiler yiyeler, nārdenk aşı ve ḳoruḳ

yoḳaru ẕikir olan maʿcūnuñ

[29b/1]aşı

ḥasiyeti iñen (6)ċoḳdur.

Bāb-ı

Sekizinci:

(7)gicimesin

bevāsir

Oturaḳ

yiriñ

ve ʿilācların beyān ider ve

[28a/1]rencin

devāsın beyān

ider. Otıraḳ yirüñ gicime(2)sinüñ sebebi oldur kim yā tîz ṣafradur yāḥuẕ (3)ṭuzlu balġamdur. (4)budur

bal,

Ṣafradan

ise

ʿalāmeti

ayārıc ḥabın

el-ḥāṣıl ṭatlu nesneler

Ṭabibden beher

olsun külisine nāfiʿdür. Sirke (4)sürmek ve gül yaġı sürmek ve gicişen yir(5)leri

27

d. māʾu-r-rummān /a./

28

Yel 176 ḫılṭ. Safra, sevda.

29

d.

bkz.

Bur

456

nîm-kuft:

yarı

döğülmüş. 30

d. Yel 136 ḫılṭ-ı borakı, tuzlu bozulmuş balgam.

66

(2)iċeler.

ḥāl oturaḳ yir gicişdügi (3)nere gerekse

kim ḳuru üzüm, ḳuru encîr ve

(5)ḃekmez

gibi. Eger burḳadan30 olursa

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

ḥacamat itmek ġāyet eyüdür. Şîşe

(5)Diger:

(6)ċekmek

uralar.

daḫı eyüdür.

Diger: Bir dirhem şāb

(7)ḳaṭranıla

Diger:

İki gez yā üċ gez sülük

(6)Ḳoyun

boġazlanduġı vaḳtin

ḳarışduralar, bir fitile ṣüreler, şāf

ısucaḳ öykeninden

[30a/1]ideler,

keseler, şāf gibi götüreler, bir pāre

Diger:

götüreler.

Şeftālūnüñ

(2)gölgede

yaş

ḳurudalar,

yaḃraġın havānda

dögeler, un eyleyeler, üċ

(3)ṣabāh

daḫı

[31b/1]oturaḳ

(7)barmaḳ

ḳadar

yiriñ üzerine uralar, (2)bir

biri ṣovuyucaḳ

ısıcaġın yine

uralar, bir nice kere böyle ideler

(3)tā

üċer dirhem yeyeler ve bir fitili sirkeye

ki yaramazın ċeke. Eger evvel pāreyi

(4)baturalar

ite

ve ol una baturalar, şāf

vir(4)seler

yemeye

ideler, götüre(5)ler. Şifā bula.

olduġından ötürü.

Diger: Bevāsir yaramaz, ċürük, ḳara,

Diger:

ḳoyu

(6)ḳandan

olur. Buña sevdā

dirler. Pes bevāsirlü arturur

nesnelerden

[30b/1]gerek.

etler

ve

(7)kişiye

sevdā

iḫtirāz

itmek ve

(3)ishāl

ḳanı ċoḳ giderse ḳan

(5)itmemek

gerek. Sancu ider.

gerek. Aġrısı ḳatı olıcaḳ

(7)deve

örgici

yaġı yā acı zerdelü yaġı yā gül muḳl-ı arzıḳıla31 sürmek

gerek, yimeklerden ḳo(2)yın eti yā ḳuzı yā oġlaḳ yā semiz tavuḳ vü rü(3)fedan yumurda ve ısbānaḳ ve erişte, bādem (4)yā

ṣayaġıla yimek gerek,

ekşilerden yememek gerek. 31

tencereye

Üzerine otuz dirhem zeyt

(7)ḳoya,

ḳaynada. Andan ṣüze, [32a/1]fitile

batura, şāf

gibi götüre. Eger bevāsir maḳʿadıñ

(2)laḥana

Dahāret idicek (6)pamuḳ bez-ile silmek

yaġıla

aġacı

mercimek

aldırmaḳ gerek, ṣovuḳ ṣuyıla

[31a/1]yaġı

dögeler,

(6)ḳoyalar.

yaġın

aġu

ṣāfî yaġ ḳala. Bir

itmek gerek, ṭahāret

yapraġın

dirhem

Ṣıġır eti ve keċi eti ve ḳuru

bāṭılcan gibi sevdā ċoḳ olacaḳ (4)ċoḳ

(5)Beş

aġulu

(2)ṭaşrasında

Bu

(3)ʿilāc

ġayrı

olursa süre, tekrār ide.

gāyet eyüdür. Bunı idicek

(4)ʿilāclara

iḫtiyāclar olmaz.

Diger: Kebere başın

(5)ṣuyını

iki üċ

gez süre, ova. Elbetde gide. (6)Diger:

Dāyim

yemek bevāsırı

ḫardalıla

noḥūd

(7)giderir.

Diger: Yılġun aġacını buḫūr itseler [32b/1]mücerebdür.

Diger:

Şeftālū

(2)ċölmekde

Ḳurudur. ċekirdegi

buḥūr

ṭuralar. Bu resme

idüḃ (3)bir

ḳabını üzerine

nice kere

d. Yel 192 muḳl-ı azraḳ.

67

Ömer YAĞMUR

eyledeler32, gidere.

[34a/1]Diger:

Diger: Bir dirhem kebere

(4)kökin

dögeler, bal-ıla ḳarışduralar. Nāfiʿdür. (5)Diger:

Üċ dirhem gendene toḥmın

bir saḳsıya

(6)ḳoyuḃ

dökeler maḳʿadı Diger:

üzerine gül33

üzerine34. (7)Nāfiʿ

Devenüñ

örgici

ola.

yaġın

zerdā[33a/1]lū çekirdegin ve gendenei (2)ḳarışdıralar,

berāber aluḃ dögeler,

bevāsir

Şifā

olan

kitābında

kişi

üzerinde otursa bevāsir

Bāb-ı Ṭoḳuzıncı: Şerbetler terkîbin ve ḥā(4)ṣaların beyān ider. Gül şarābı ḥarāreti giderir,

(5)ṣusuzlıġı

sākin eyler, ḳandan ṣafradan ısıtmaları

giderir,

yumuşadur,

Diger:

göñli feraḥ ider.

ḥāṣıyeti budur

derisi

(3)gide.

-Maʿcūnlar onıncıdadur.-

maḳʿada süreler. Şifā bula. (3)Keberenüñ

eydür,

(2)arslan

(7)yürege

(6)olan

ṭabʿiyatı35 ḳuvet

[34b/1]Ċoḳ

virür,

fāyidesi

(2)tāze

ḳızıl

(5)vara.

gül yaḃraġın dört rıṭıl ala, bir

(3)içi

Anası adın ve gendü adın eyde kim

sırċalu küpe ḳoya, anuñ üzerine

(4)on

kim bevārisi olan

(4)yatsu

namāzından

ṣoñra kebere otı bitdügi yire yā

kebere

oġlınuñ

(6)sen

bevāsırısın

fülān

ʿavratuñ (7)gide.

diye,

Seḥer vaḳtinde yine gele. Sen fülāñ [33b/1]kişinüñ

ḥatun

oġlınuñ

vardur. Ṣanʿatı oldur kim

rıṭıl ṣu ḳoya, bir gün gice ṭura. (5)Andan

es̲eri

el-ile ḳatı dutalar, sıḳalar. Ṣu

(6)ḳalmaya.

ċölmege

bevāsırısın. Yine gide. Yatsu namāzı

ḳaynadalar

(2)vaḳtinde

[35a/1]ḳaynarken

yine vara. Fülān ḥatun

kişinüñ oġlınuñ

(3)bevāsırısın

diye.

ideler. Ol

Andan ol ṣuyı bir taş

(7)ḳoyalar,

nıṣfı kefin

(2)ṣuya

ol

ḳadar

ḳala,

ḳarşu

alalar,

ṣāfî

dört rıṭıl şeker

Daḫı ḳopara, yabana ata. Velîkin

ḳoyalar, yumuşaḳ od üzerine

(4)aletiyile

ḳaynadalar, ḥatā36 ḳoyula, ḳıvāma

ḳoparmaya.

Ġayrı

(4)Ṣoñra

indireler, saḳlayalar,

nesneyile ḳopara. Yir(5)den anı ayıra.

gele.

Allah Teʿālā ḫikmetiyle andan bevāsir

vaḳt-i ḥācetde istiʿmāl

(6)gide.

Bu ḥikmete inkār itmeye. Zîrā

ḥavāṣ ḥakdur ve siḥir ḥaḳdur. Bu daḫı cümele esrār-ı ḥavāṣdandur.

(3)ṣuyı

(5)ideler.

Nāfiʿ

ola. Diger: Benefşe şarābı

(6)ḥarāreti

ruṭūbeti ve ẕāti’l-ceb maraṣına

ve

(7)ve

gögse ve bevli ve ṣafrāyı yürüdür. 32

İki ayrı imla ile yazılmıştır: iyledeler.

33

d. Yel 138 ...üzerine köz dökeler.(18a/9)

35

d. Dev 1011 ṭabîʿat.

34

Yel 138 ... üzerine tutalar.

36

İki farklı imla ile yazılmış: Ḥıtā (hatta).

68

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

Yaʿnî İlā

[35b/1]sidük

ṣapı

dutılmasına eyüdür. (2)ola.

ayırtlanmış

Ṣapı

ḳatalar, ḳaynadalar, ḳıvāma gele. (4)ṣaḳlayalar,

Andan indireler,

yaramazdur. Dimāʿuñ ve başuñ her

ḥācetde istiʿmāl ideler.

(3)dürlü

devādur.

Diger:

kim tāze

ve maʿdeyi ve nefesi

maraṣlarına

Mücerebdür. Ṣanʿatı

(4)oldur

benefşei ṣaḃından arıdalar, yāḥūẕ (5)ḳurusın

alalar,

bulunursa bir buċuḳ dört

ṣu

her

ḳanḳısı

(6)rıṭıl

benefşeye

ḳoyalar,

yapçe

yapçe

(5)Alma

vaḳt-i

şarābı ṣovuḳdur, yüregi (6)ḳuvetlendürür

ve göñli feraḥ eyler, ṣafrādan

(7)olan

ḳuṣmaġı giderir ve ṣafrādan olan [37b/1]giderir

ishāli

maraṣları giderür.

ve ṣafrādan olan (2)Ṣanʿatı

oldur kim

ḳayna(7)dalar, ḥatā benefşe aġara,

eyü olmış alma ḳu[r]tlu ol(3)maya,

ḳuveti ṣuya ċıḳa.

ʿabāyıla sileler. Andan aġaċ bıċaġıla

[36a/1]Andan

indireler,

süzeler. benefşei ṣıḳalar, bu ṣu(2)yı

(4)her

almaı

dört

pāre

yine ocaġa ḳoyalar, iċine dört rıṭıl aḳ

ċekirdegin

(3)şeker

Andan bir ṭaş dibek iċinde

ḳoyalar, od üzerine az yalıñla

bişüreler,

(4)ḳarşu

köpügin alalar, ḥatā

ḳoyulan andan bir iċi

(5)sırċalu

ḳoyalar, vaḳt-i ḥācetde ḥarc

eşi(5)gi

bile

ideler,

gidereler. (6)almayı

dögeler. Andan ṣıḳalar, ṣāfî ideler

ḳaba

(7)ve

ol ṣuyı ol ḳadar ḳaynadalar kim

(6)ideler.

nıṣfı

[38a/1]ḳala.

Andan bu ḳaynamıṣ37

Çiçekler şarābı heb bu resme ideler.

alma ṣuyından bir ḳıye şeker, (2)buċuḳ

(7)Diger:

Nār şarābı ḳusmaġı menʿ

vaḳıye alma ṣuyı ḳatalar, tamām

ider ve

ṣusuz[36b/1]lıġı

ḳoyulınca

ḳandurur ve

(3)ḳaynadalar.

Andan

maʿdeye ḳuvet virür, baş aġrısın

indüreler, vaḳt-i ḥācetde ḥarc

(2)giderir

Diger:

ve yemek yemege iştāhı

getürür ve ṣafrādan

(3)olan

ċoḳ fāyide ider. Ṣanʿatı

maraṣlara

(4)oldur

māyeḥōş enār kim dānesi ḳızıl

kim (5)ola

Ayva

ṣo(5)ġıdur,

ider

[38b/1]Ṣanʿatı

dānesin ayıralar,

ayvayı

ṣāfî

ideler.

[37a/1]süzilmiş

Andan

iki

vaḳiye

enār ṣuyına bir vaḳiye

şeker ḳoyalar,

(2)ḳaynadalar,

köḃügin

aldıḳdan ṣoñra iċine birez

(3)naʿne

yüregi

ishāli

keser

ve

ḳuṣmaġı keser ve ṣusuz(7)lıġı sākin

aġaċdan (6)bıċak ideler, ḳabın ṣoyalar, ṣüzeler,

daḫı

ḳuvet virür ve feraḥlik virür,

(6)aċar,

iştihāyı

ve hem olmış ola, ḥām olmaya, (7)ṣıḳalar,

şarābı

(4)ideler.

ve

yürek

oynadıġın

giderir.

oldur kim ekşirek ḳurtsuz

(2)alalar

daḫı ẕikir olan alma

terkîbi gibi ideler. (3)Diger:

37

Turunc

ve

limon

şarābı

Metinde, faynamış.

69

Ömer YAĞMUR

ṣovuḳdur, ḥarāreti

(4)giderir,

maʿde

Bāb-ı onıncı: Maʿcūnlar murabālar

iştihāsın ḳuvetlü ider ve ṣafrādan

(2)düzmesin

(5)olan

Maʿcūn-u necāḥ, sevdādan

ḳusmaġı giderir ve ṣusuzlıġı

giderir ve haẓmı

(6)eyü

ider. Ṣanʿatı

oldur kim eyü limonı aġaċ

(7)bıċaġıla

ḳabın ṣoyalar, ṣıḳalar, ṣuyın aluḃ [39a/1]ol

süzeler,

ṣudan on vaḳiye bir

ṭaş ċölmege ḳoyalar,

(2)ḳaynadalar

(3)ṣuyı

ki yarısı ḳala. Andan ol limon veznince

aḳ

ḳaynadalar,

şeker

ḳıvāma



ḳatalar, (4)getüreler,

indireler, istiʿmāl ideler.

beyān ider.

balġamı

ki

(3)olan

yelmeşikdür

göynimişdür ṣafrāları

(4)ishāl

ve

ider ve

(5)Ṣanʿatı

bedeni bunlardan arıdur.

oldur kim ḳara helîle ve bal-ıla ve emlec

(6)ċekirdekleri

birinden

onar

[b]esfāyic

ḳabı

[40b/1]eftimūn

arınmış ola, her

(7)dirhem

yumuşaḳ

usṭuḫūdus40

alalar, dögeler,

türbed41 her

birinden (2)beşer dirhem alalar, külisini

(5)şarābı38

daḫı ishāl

dögeler, eleyeler

olanlara ċok fāyide ider,

(6)maʿdesin

kefi alınmış bal-ıla yoġuralar

Diger: Emrūd ve

baġırṣaḳların

ḥarāreti

(7)sākin

Ṣanʿatı budur

ḳuvetlendürür,

ve buḫārı39 defʿ ider.

[39b/1]kim

kekrelü ḥām

göynime[mi]ş emrūdı ṣuda ol

(2)ḳadar

(5)Diger:

Maʿcūn-u felāsife balġamı

keser, göñli siñdürür, (7)meni

ṣıḳalar,

ṣuyını

(4)yarısınca

ḳoyalınca indüreler,

ċölmege

aḳ

şeker

ḳaynadalar. vaḳt-i

ḥācetde

(6)feraḥ

bedeni

ider, yemegi ḳuvetlendürür,

arturur, dil aġırlıʿın giderür.

ḳoyalar,

Ṣanʿatı

ḳatalar,

fülfül ve zencebil ve dārcını

(5)Andan

istiʿmāl

(4)ve

ideler.

indüreler,

ṣoñra

yetecek ḳadar

vaḳt-i ḥācetde beş mis̲ḳāl istiʿmāl

ḳaynadalar. Ḥatā, muḥarā ola. Andan (3)ṣovuduḳdan

(3)ve

[41a/1]budur

kim büber ve dār-ı (2)ve

emlec ve bal-ıla ve şeyṭarenc ki aña zerküla

(3)dirler

ve

zirāvend-i

(6)ideler.

müdeber42 ve ʿırḳ-u bābūnec ki

Pes iy dōst ḳaċan girü ḳalan yemişler

bābādiye köki ve köknār iċi ve

(7)şarābın

hin(5)düstān ḳozı iċi ve ḥusyetü’s̲-

bişürmelü

didügimüz şarāblara

olsañ

bu

[40a/1]göre

ḳıyās

idesin. 40

d. usṭuḫudūs.

38

Metinde, eşrābı.

41

d. türbüd.

39

Metinde, nücārı.

42

d. zerāvend-i müdevver.

70

(4)aña

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

s̲aʿleb43 her

(6)birinden

rāziyāne toḥmı yedi

onar dirhem (7)dirhem.

Bu

haẓm

(6)itdürür.

Ṣanʿatı budur kim (7)yapraġın

alalar,

alınmış bal-ıla ḳarışduralar, vaḳt-i

ḳalburdan geçireler. Andan

[43a/1]bir

ḥācetde (2)yeyeler.

rıṭıl gül yapraġına üċ rıṭıl şeker

Diger: Maʿcūn-u ıṭrıfîl ?ṣaġîra maʿdeyi

ḳarış(2)duralar, ċoḳ ovalar, iċi sırċalu

(3)ḳuvetlendürür,

ḳaba ḳoyalar,

otları ayru ayru iki otlar ḳadar

dimāġa ider,

yemegi siñirir, buḥārı

(4)ċıḳmaġa

siñirleri

[41b/1]kefi

maʿdeye cigere ḳuvet virür, yemegi

ḳomaz, zeyrek

(5)berkidür,

dimāʿuñ

ṣovuḳluġına ve balġamdan

(6)olan

maraṣlara fāyide ider, geċ ḳocaldur ve

(7)gözi

eyüdür,

nūrlu ider, bevāsir rencine

[42a/1]beñzi

ḳızardur. Ṣanʿatı

budur kim ṣaru helîle

(2)ḳabı

ve kābūlî

tāze

ḳızıl

gül

(3)amā

ṭoldurmayalar,

güneşe ḳoyalar, üzerine

(4)bir

ḳaḃayalar

iċine

kim

güneş

(5)her

eyleye,

yoġuralar,

nesne es̲er

gün el-ile üċ gez

otuz

(6)gün

bu

resme

terbiyet ideler. Eger şeker yirine

(7)bal

ḳoyarlarsa olur. Diger: Güvegi otı

[43b/1]murabāsı

ve

helîle ḳabı ve ḳara helîle nim(3)keft

fesligen murābası ve naʿna murabāsı

dögilmiş ve belîle ve emlec dögülmüş

(2)ve

(4)ve

murabāsı (3)gibidür.

elenmiş her birinden onar dirhem

evel bādem

(5)yaġıla

ovalar, üċ edʾiye

küli edʾiyeleri44

(6)ḳadar

bal-ıla yoġuralar, maʿcūn ṣırċalu

ḳabda

kefi alınmış (7)ideler,

ṣaḳlayalar,

bir

gice

yata[42b/1]caḳ vaḳtin istiʿmāl ideler, meger

müshil

maʿcūn

(2)ola

kim

gündüz istiʿmāl ideler. Şerbeti biş (3)dirhem45

ki iki yıl kuveti gitmez.

Diger: Gül

(4)murabāsı

şeker

dirler,

kim aña gülbe

balġamı

(5)azaldur,

ayva ċicegi murabāsı külisi gül

Diger: Alma murabāsı maʿdeye ḳuvet virür,

(4)göñli

d. ḫuṣṣa-s̲-s̲aʿleb.

44

d. edviye.

45

Metinde, bişirdirem. Ayrıca bkz. Yel 144.

(5)almayı

kim eyü saġ eyleyeler,

dört ḃāre

ċekirdegin

(6)gidereler,

kül46

üzerine

eşigin ḳoyalar,

(7)ḳoyulınca

ḳaynadalar,

indüreler, ṣuyın ṣüzeler,

andan [44a/1]iċine

şeker ḳatalar, ḳaynadalar, ḳıvama gele.

Andan

yumuşaḳ

(2)indireler

alma

(3)ṣovu[yı]nca 43

feraḥ ider. Ṣanʿatı budur

üzerine

dura.

ısı-la

dökeler,

Andan

ṣüzeler, ḳaynadalar, alma

ol yine

(4)üzerine

dökeler, sovuyınca dura, yine süzeler,

46

köz, bkz. Yel 145

71

Ömer YAĞMUR (5)ḳaynadalar,

yine

dökeler, ḫatā ṣu ḳoyulunca Andan

alma

almaya

(7)üstine

iċinde mis̲k

üzerine

ḥācetde istiʿmāl ideler.

tamām

Diger:

ḳo(6)yulınca

ḳarışduralar.

birez gül ṣuyı dökeler,

[44b/1]ve

zaʿferān ezilmiş

(6)Cülābuñ

ṣanʿatı budur kim

vaḳt-i ḥācetde

(7)bir

alalar,

ḳalaylu

bir

mikdār şekeri tencereye

[46a/1]ḳoyalar.

Andan üzerine ol miḳdār

ola ve rengi ḳokusı ġāyet (2)ḫūb ola.

ṣu ḳoyalar

(2)kim

Diger: Şalġam murabāsı ve ċükündür

ḳarıştıralar, şeker ezile,

(3)murabāsı

ve küli yemişler murabāsı

alma murabāsı

(4)gibidür.

Bunları daḫı

böyle düzeler. Eger her

(5)birisine

zaʿferān ve misk ve gül ṣuyı ve ḳaranfil

(6)ve

ısı otlar ḳoysalar rāyḥası

Diger:

Turunc

[45a/1]bu

ve

resmedür:

alalar, iċin iċindeki

nār

Turunc

(2)gidereler,

ulaşıḳ

(3)gidermeyeler,

Andan bir nice

murabāsı ḳabın

ṭoġrayalar.

(4)gün

ṭuzlu ṣuda (5)deġşireler,

ṣoñra

bunuñ üzerine ʿaḳd idüḃ

ḳıvāma

(7)getüreler.

Nitekim

ancılayın

(3)cülābı

acısı

(4)alınan

alma

[45b/1]ṣuyıla

murabāsı iderken alma alma

Döne

üzerine

döne

yine

ṭuzlu sudan ıṣladuḃ turunc

ḳabına48

üzerinde ḳıvāma getüre(5)sin. Vaḳt-i

eti bk. Yel 146

48

d. ḳabınuñ.

72

ḳaynadalar.

Ṣoñra indüreler, turunc ḳabı dökeler,

ṣovuyunca

üċ kere

(6)üzerine

dura.

Andan

ḳaynadalar, yine dökeler,

[46b/1]böyle

ideler. Eger ḳoḳusı (2)dilerse

ve rengi ḥūb ola

(4)Bāb-ı

on

birinci:

beyānındadur kim didüginden

cülāb

(3)birez

gül

Vaṣiyetler

(5)vaḳiye

maḳṣūd

ve rıṭıl

nedür

(6)anı

beyān ider. Evvel vaṣiyet budur kim

(7)ṣovuḳdan

olan maraṣları ısı devālarla

[47a/1]ʿilāc

ideler ve ısıdan olan maraṣları ṣovuḳ (2)devālarla

maraṣ(3)lar

ʿilāc ideler tā kim artuḃ ziyāde olmaya.

Bāb ikinci vaṣiyetler otlar(4)birle ʿilāc ide. Bir zamān eger gitmezse

(5)nefse

ve mizā[ca] göre ḳolayca nesnelerle ʿilāc

47

(5)girü

ṣuyı ve misk ve zaʿferān karışturalar.

teni47

(6)cülābı

idi.

ḳatalar,

aḳ

ḥatā acısı gicince. Andan

dö(2)külür

ṣuyın

ṣoñra üċ şeker ḳadar gül

ḳıvāma geldüʿinden ṣoñra

ufacıḳ

ḳaynaduḃ

yaḃ

amā ḳabınıñ

ıṣladalar, ḳarşu ṣuyın

şekeri

(3)yaḃ

ḳaynadalar, ḳoyılanmaġa yaḳın ola. (4)Andan

(7)süzeler,

ḥūb ve ḳuvetlü ola.

ṣu üzerine ċıḳa,

(6)ide

ʿilāclar

kitābda ẕikir iddügimiz

(7)gibi.

Eger maraṣı bunlarla

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

gitmeyüḃ

artar[47b/1]sa

edʾiyelere muḥtāc olursa

ḳuvetlü (2)bir

emîn

dirhemdür.

(6)Rıṭıl

Yüz ḳırḳ dört

on iki vakiyedür.

(7)dirhem

olur.

dînin saḳlar ṭabibe maraṣını ʿilāc

Temet bi ʿavni’llah Teʿālā ketebe fî

(3)ide.

cemāziye’l-evel sene 963 Tamam el-

Faṣıl:

Andan ol ne dir duta. Bu

kitābda

(4)ẕikir

olan

faḳir Mehemed.

vakiyeden ve rıṭıldan murād nedür (5)anı

beyān ider. Vakiye on iki

7. Sonuç XVI. yüzyılın ikinci yarısında istinsah edilmiş 'İlâc-nâme dili bakımından çok şekillilik arz etmektedir. Dilde standartlaşmanın olmadığı bir dönemde özellikle edebî bir kaygı gütmeyen ve kimi zaman çok eğitimli olmayan müstensihlerin elinden çıkan bu tür kullanımları normal karşılamak, dilin çeşitli katmanlarının temsilcileri olarak değerlendirmek ve bilimsel çalışmalarda mümkün olduğu kadar düzeltmeye çalışmamak gerekir. Bu gibi metinlerde müstensihin gerek Arapça-Farsça kelimelerin asli imlalarına hakimiyeti konusunda zayıflığı (ya da bunları Evliyâ Çelebi gibi özellikle telaffuzuyla verme gayreti) gerekese Türkçe kelimelerin kalıplaşmış imlasına uyma konusundaki "dikkatsizliği" kalıplaşmış imlanın dışına çıkan bazı söyleyişleri bize aksettirmesi bakımından önemlidir. Bu gibi çok şekilli Arap harfli metinlerin transkripsiyon metinleri denilen Osmanlı Türkçesinin telaffuzlarını daha XVI.

yüzyıldan

itibaren

bize

görme

imkanı

sağlayan

metinlerle

birlikte

değerlendirilmesi bu dönem için fonetik çalışmalar bakımından yeni ve ilginç sonuçlar ortaya çıkarabilir. Metinle ilgili değerlendirmeler sonucu denilebilir ki 'İlâc-nâme dildeki fonetik gelişmeleri ve değişmeleri gösteren geçiş dönemi eseridir. Muhakkak bu fonetik farklılaşmalar XVI. yüzyılla birlikte başlamamıştır. Kalıplaşmış Osmanlı imlasının gizlediği bu özellikler farklı dil katlamanlarında yahut ağızlarda muhakkak XVI. yüzyıldan önce de vardı. Mevzubahis dilse ve dolaylı olarak insansa dilde tek şekilli bir durumun olabileceğini düşünmemek gerekir. Osmanlı Türkçesinde tek şekillilik olsa olsa bir imla hususiyeti olabilir.

73

Ömer YAĞMUR

Kaynakça Ada ADAMOVIĆ, Milan, (2001), Das Türkische des 16. Jahrhunderts Nach den Aufzeichnungen des Florentiners Filippo Argenti (1533), Göttingen: Pontus Verlag. AKSULU, Melek, (1998), Mohaç Esiri Bartholomaeus Georgiević (1505-1566) ve Türklerle İlgili Yazıları, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. BANGUOĞLU, Tahsin, (2000), Türkçenin Grameri, Ankara: TDK. Bay BAYAT, Ali Haydar, (2007), Kemâliyye, İstanbul: Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği. DEVELİ, Hayati, (1995), Evliya Çelebi Seyahatnamesine Göre 17. Yüzyıl Osmanlı Türkçesinde Ses Benzeşmeleri ve Uyumlar, Ankara: TDK. Dev DEVELLİOĞLU, Ferit, (1999), Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 16. bs., Ankara: Aydın Kitabevi. DUMAN, Musa, (2008), "Klasik Osmanlı Türkçesinde i/e Meselesine Dair", Eski Türkiye Türkçesinden Osmanlı Türkçesine Makaleler, İstanbul: Kesit Yayınları, 41-74. DUMAN, Musa, (2000), Birligili Muhammed Efendi Vasiyyet-name, İstanbul: R Yayınları. DUMAN, Musa, (1995), Evliya Çelebi Seyahatnamesine Göre 17. Yüzyılda Ses Değişmeleri, Ankara: TDK. RF EBULFEYZ MUSTAFA EFENDİ, (2012), Risâle-i Feyziyye Fî Lügâti'l-Müfredâti'tTıbbiyye (Yay. Haz. Şaban Doğan), İstanbul: Değişim Yayınları. ECKMANN, J, (1953), "Kelime Ortasında Anorganik B, P ve M'nin Türemesi", Türkiyat Mecmuası, İstanbul, X, 313-320. ERGİN, Muharrem, (2003), Türk Dil Bilgisi, İstanbul: Bayrak Yayınları. GABAIN, A. Von, (2003), Eski Türkçenin Grameri, 4. bs., Ankara: TDK Bar GEORGIEVIĆ, Bartholomaeus, (1544), De Turcarum Ritu et Cereamoniis, Antverpiæ. Gül GÜLENSOY, Tuncer, (2007), Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü, I-II, Ankara: TDK. GÜLSEVİN, Gürer, (2007), Eski Anadolu Türkçesinde Ekler, Ankara: TDK. HAZAI, G., (1973), Das Osmanisch-Türkische Im XVII. Jahrhundert Untersuchungen An Den Transkriptionstexten Von Jacab Nagy De Harsany, Budapest: Akademia Kiado. Cud İBRAHİM CÛDÎ EFENDİ, (2006), Lügat-i Cûdî, (Yay. Haz.:İ. Parlatır, B. Tezcan Aksu, N. Tufar), Ankara: TDK. İHSANOĞLU, Ekmeleddin (Editör), (1999), Osmanlı Medeniyeti Tarihi, I, İstanbul. KARTALLIOĞLU, Yavuz, (2005), Klâsik Osmanlı Türkçesinde Eklerin Ses Düzeni (16., 17. ve 18. Yüzyıl), Basılmamış Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Kar KARTALLIOĞLU, (2010), Yavuz, Bernardo da Parigi'nin Söz Kitabı 400 Yıllık İtalyanca-Türkçe Sözlük, Ankara: Gazi Kitabevi. KÜLTÜRAL, Zuhal, (2008), Galatât Sözlükleri, 1. bs., İstanbul: Simurg. LUBENAU, Reinhold, (2012), Reinhold Lubenau Seyahatnamesi, (Çeviren: Türkis Noyan), I-II, 1 bs., İstanbul: Kitap Yayınevi. MEGISERO, Hieronymo, (1612), Institutionum Linguæ Turcicæ, Anno. Men MENINSKI, Franciscus à Mesgnien, (2000), Thesaurus Lingarum Orientalium Turcicae-Arabicae-Persicae, I-III, İstanbul: Simurg. Bur MÜTERCİM ÂSIM EFENDİ, (2000), Burhân-ı Katı, (Yay. Haz.:M. Öztürk, D. Örs), Ankara: TDK. ÖZKAN, Mustafa, (2001), Türkçenin Ses ve Yazım Özellikleri, İstanbul: Filiz Kitabevi. Lex REDHOUSE, J., (2001), A Turkish and English Lexicon, İstanbul: Çağrı Yayınları.

74

KİTÂB-I 'İLÂC-NÂME (1556) ADLI BİR KEMÂLİYYE NÜSHASI VE ESERİN DİLİ ÜZERİNE

SHAWKY HASSAN AHMED ABDO SHABAN, (1987), Türkiye Türkçesi'nde Kullanılan Arapça Kelimeler Üzerinde Fonetik ve Morfolojik Bir İnceleme, İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul. STACHOWSKI, Stanisław, (1998), Osmanlı Türkçesinde Yeni Farsça Alıntılar Sözlüğü, İstanbul: Simurg. Ste STEINGASS, F., (1998), A Comprehensive Persian-English Dictionary, Beirut, Lebanon. Şah ŞAHİN, Hatice, (2005), "Anadolu'da Yazılmış Bir Tıp Kitabı Kemâliyye", Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, VI, 9: 147-177. Kam ŞEMSEDDİN SAMİ, (1996), Kâmûs-ı Türkî, 7. bs., İstanbul: Çağrı Yayınları. ŞENTÜRK, Ahmet Atillâ, (1999), Osmanlı Şiiri Antolojisi, İstanbul: YKY. TS TDK, (2005), Türkçe Sözlük, Ankara. Tar TDK, (1983), Yeni Tarama Sözlüğü, Ankara. Der TDK, (1993), Derleme Sözlüğü, I-XI, Ankara. Tul TULUM, Mertol, (2011a), 17. Yüzyıl Türkçesi ve Söz Varlığı, Ankara: TDK. TULUM, Mertol, (2011b), Osmanlı Türkçesine Giriş, Eskişehir: Açıköğretim Fakültesi Yayını. YAĞMUR, Ömer, (2013), "De Turcarum Ritu et Cereamoniis (1544) İçerisinde Bulunan Çeviri Yazılı Sözlük Üzerine", VIII. Milletlerarası Türkoloji Kongresi 30 Eylül-4 Ekim 2013 Bildiri Kitabı II, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları, 619-633. Yel YELTEN, Muhammet, (1993), Şirvanlı Mahmud Kemâliyye, İstanbul: İÜ Edebiyat Fakültesi Yayınları. Zen ZENKER, T., (1979), Türkish-Arabisch-Persisches Handwörterbuch Dictionnaire Turc-Arabe-Persan, I-II, Hildesheim-New York: Georg Olms Verlag.

75

Smile Life

Show life that you have a thousand reasons to smile

Get in touch

© Copyright 2024 DOKU.TIPS - All rights reserved.