BİLİM ve TEKNOLOJİ HABERLERİ HER YIL 1 MİLYON KİŞİ BU YÜZDEN ÖLÜYOR!

BİLİM ve TEKNOLOJİ HABERLERİ HER YIL 1 MİLYON KİŞİ BU YÜZDEN ÖLÜYOR!

Doç. Dr. Çetinkaya: "Yeterli hijyenin sağlanmadığı ortamlarda diş çekimi, dövme,

Author Emin Sarıca

5 downloads 258 Views 1MB Size
BİLİM ve TEKNOLOJİ HABERLERİ HER YIL 1 MİLYON KİŞİ BU YÜZDEN ÖLÜYOR!

Doç. Dr. Çetinkaya: "Yeterli hijyenin sağlanmadığı ortamlarda diş çekimi, dövme, manikür ve pedikür yapılması hastalığın bulaşması açısından risk oluşturur". Gastroentereloji ve Hepatoloji Uzmanı Doç. Dr. Züleyha Akkan Çetinkaya, yeterli hijyenin sağlanmadığı ortamlarda diş çekimi, dövme, manikür ve pedikür yapılmasının hepatit virüsünün bulaşması açısından risk yarattığını bildirdi. Çetinkaya, yaptığı yazılı açıklamada, kan, cinsel ilişki ve vücut sıvılarıyla buluşan hepatit nedeniyle her yıl 1 milyon kişinin yaşamını kaybettiğini belirterek, hepatit B virüsünün gerekli önlemler alınmazsa hamile bir anneden bebeğe de geçebileceğini aktardı.

Hemodiyaliz hastaları veya sık kan nakli yapılması gerekenlerin de risk grupları arasında olduğunu vurgulayan Çetinkaya, "Yeterli hijyenin sağlanmadığı ortamlarda diş çekimi, dövme, manikür ve pedikür yapılması hastalığın bulaşması açısından risk oluşturur. Bunun yanı sıra bazı hastaların öykülerinde herhangi bir risk faktörü bulunmuyor. Hangi yolla olduğu tam belli olmaz. Ama genellikle virüs içeren kan, tükürük gibi sıvıların açık yarası olan cilde teması sonucu olduğu düşünülüyor" değerlendirmesinde bulundu. "Erişkin bir kişi virüsü aldıktan sonra akut hepatit B gelişir. Çoğunlukla hiçbir şikayet vermeden geçer. Bazen hafif grip benzeri semptomlar, eklem ağrıları, kırgınlık olabilir. Ancak binde bir oranında çok ağır geçirilip, karaciğer nakli gerektiren klinik duruma da sebep olabilir. Akut hepatit B erişkinlerde yüzde 3-5 kronikleşir. Ancak hepatit B yeni doğan döneminde alınırsa yüzde 90 kronikleşir. Kişide hepatit B varsa ve inaktif taşıyıcılık denen durum oluşmuşsa, kişi çoğunlukla tesadüfen yapılan bir kan testinde ortaya çıkana kadar durumdan haberdar olmaz. Bazen de kronik hepatit veya siroz ilerlemişse, halsizlik, vücutta sararma, idrar renginde koyulaşma, vücutta morluklar, karın şişliği, yemek borusu varislerinden kanama gibi ağır tablolarla da ortaya çıkabilir. Hepatit C'nin ise kronikleşme oranı çok yüksektir. Erişkin bir kişi bu virüsü alırsa yüzde 70-80 kronikleşir. Genelde şikayetsiz olurken, bir kısım hastada halsizlik, yorgunluk, göz aklarında sararma, idrar renginde koyulaşma gibi, tüm hepatitlerde görülebilecek bulgulara da rastlanabilir. Kronikleşme hepatit C için sessiz ve sinsidir. Genelde ileri hastalık haline gelene kadar bir bulgu vermez." Çetinkaya, hastada taşıyıcılık saptanmışsa durumuna göre belirlenen periyotlarda takip gerektiğini anlatarak, tedavide yeni çıkan ilaçlarla yüzde 90'ların üzerinde başarı elde edildiğini bildirdi. KAYNAK: http://www.trthaber.com/haber/saglik/her-yil-1-milyon-kisi-bu-yuzden-oluyor-163158 .htmlhttp://www.epgonline.org/hepatitis/hepatitis-c/disease-progression-and-burden-of-hepatitis-c-virus.cfm

PATLAYAN TELEFONLARIN SORUNU NE?

Patlayan veya alevlenen telefonlarda sorunun; orijinal olmayan şarj aleti ve batarya kullanımdan kaynaklandığı, Türkiye'de bataryaların normalden 3 kat daha uzun süre kullanıldığı belirtildi. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Elektrik-Elektronik Fakültesi Elektronik ve Haberleşme Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Bülent Yağcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, telefon patlamalarının batarya, şarj deposu ve şarj adaptöründen kaynaklandığını söyledi. Şarj adaptörlerinin akım gerilim kaynaklı olduğunu anlatan Yağcı, gerilim kaynaklarının telefon marka modellerine ve özelliklerine göre değiştiğini, bunların herhangi birinde uyumsuzluk olması durumunda bataryanın şarj olurken yüksek değerlerde ısındığını ifade etti.

Yağcı, "Orijinal olmayan şarj aleti ve batarya kullanıldığında ya da telefon arızalı olduğunda şarj esnasında alıcı ve verici arasındaki akım değerleri uymayabilir. Bu durumlarda da telefonda aşırı ısınma sonucu patlama veya alevlenme yaşanabilir" dedi. Telefon şarj edilirken oluşan kimyasal reaksiyonun patlama ya da alevlenmeyle sonuçlanabileceğini aktaran Yağcı, "Telefonlarda orijinal malzeme kullanımı önemli. Hem batarya hem de şarj aleti ve diğer aksesuarlar açısından. Cihazlarımızı şarj ederken elimizle kontrol etmeliyiz. Eğer telefon şarjdayken ısınıyorsa patlama ihtimaline karşı hemen onu bir kutuya koyup, teknik servise götürmemiz lazım. Telefonlara özellikle şarj esnasında dikkat etmeliyiz. Telefon şarjdayken konuşmamamız, görüşmelerimizi mümkünse kulaklıkla yapmamız gerekiyor" diye konuştu. KAYNAK: http://www.trthaber.com/haber/bilim-teknik/patlayan-telefonlarin-sorunu-ne-160702.html

SİGARAYI BIRAKMANIN ETKİLERİ

6 saat sonra: Kalp atışlarınız yavaşlıyor ve kan basıncınız düşüyor. Neredeyse tüm nikotin kanınızdan atılıyor. Kandaki karbon monoksit seviyesi düşüyor ve oksijen kaslara ve kalbe daha rahat ulaşıyor. Parmak uçlarınızdaki ısı artıyor ve elleriniz daha az titriyor. Bir hafta içinde: Tat ve koku alma duyunuz gelişiyor. Akciğerlerinizin normal temizleme sistemi tamire başlıyor, vücuttaki katran mukus ile dışarı atılıyor. Kan değerleri ve C vitamini gibi koruyucu antioksidanlar yükseliyor. 2 ay içinde: Hırıltı ve öksürüğünüz azalıyor. Bağışıklık sisteminiz güçleniyor ve böylece bakterilerle daha iyi savaşabiliyorsunuz. Kanınız daha az kalın ve yapışkan, ayrıca el ve ayaklarınıza kan akışı daha güçlü. Akciğerleriniz daha iyi çalışıyor, daha az balgam üretiyor.

1 yıl sonra: Daha rahat nefes alıyorsunuz ve akciğerleriniz daha sağlıklı. Kendinizi daha az stres altında hissediyorsunuz. 2 ile 5 yıl içinde: Kalp krizi ve inme riskinizde büyük bir düşüş var ve bu risk zamanla da azalacak. Kadınlarda beş yıl içinde rahim kanseri riski hiç sigara içmeyen bir kadınla aynı düzeye iniyor. 15 yıldan sonra: Kalp krizi ve inme riskiniz hiç sigara içmemiş biriyle neredeyse aynı seviyede.

SİGARA İSRAFTIR! İSRAF İSE HARAMDIR... http://www.trthaber.com/foto-galeri/sigarayi-birakmanin-anbean-etkileri/6992/sayfa-5.html

KLAVYELERDE 'TÜRKÇE' DEVRİMİ Klavyeden tabelalara, yangın merdivenlerinden otel danışmalarına kadar pek çok nokta için Türkçe seferberliği başlatıldı. AK Parti AR-GE Başkanlığı koordinasyonunda, kasım ayında “Medeniyetimizin Öznesi Türkçe: Fırsatlar ve Tehditler” konulu bir çalıştay yapılmıştı. Çalıştaydan çıkan görüşler doğrultusunda harekete geçen parti yönetimi, ilgili kurumlar nezdinde görüşmeler yürütüyor. Atılan bazı adımlar ise şöyle: Kamuda F klavyeye geçilmesi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde genelge yayımlanmıştı. Uzman bir ekip, klavye standardını yenilemek üzere çalışma yürüttü. F klavyelerdeki yabancı kelimelerin yerine Türkçeleri konulacak.“Delete” yerine “Sil”, “Insert” yerine “Ekle”, “Enter” yerine “Giriş”, “Pause” yerine “Dondur” gibi kelimeler olacak. http://www.trthaber.com/haber/bilim-teknik/klavyelerde-turkce-devrimi-164379.html

SÜRÜCÜSÜZ OTOMOBİLLER 2020’DE TRAFİKTE Van Horne Enstitüsü Kanada Konferans Kurulu ve Kanada Otomatik Araçlar Mükemmellik Merkezi tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen Otomatik Araçlar: Hızlı Değişen ve Yenilenen Teknolojiler isimli araştırmada, sürücüsüz otomobiller konusu ele alındı. Araştırmada, ülkede 2020-25 yılları arasında yollarda olması öngörülen sürücüsüz otomobillerin Kanada ekonomisine yıllık 65 milyar dolar fayda sağlayacağı belirtildi. Araştırmayı gerçekleştiren ekipten Kanada Konferans Kurulu Politika Araştırma Direktörü Vijay Gill, "Sürücüsüz arabaların trafik kazalarının azaltılmasında, trafik sıkışıklığını en aza indirmede ve yakıt tüketimi ile trafikteki sürüş zamanını azaltmada önemli katkıları olacak. Ancak bu yeni araçların, yeni ekonomik ve sosyal sorunlara neden olması da muhtemel" dedi. Kamyon ve kurye hizmetleri, taksi, otobüs sürücüleri, araç sigortası, sürüş eğitmenleri ve araç parklarında çalışanların doğrudan veya dolaylı iş kayıpları yaşayabileceğine dikkati çeken Gill, “Ancak sistem araç paylaşımını da teşvik edecek. Bu yolla insanlar, bireysel hane başına araç paylaşımından tasarruf edilebilir. http://www.trthaber.com/haber/bilim-teknik/surucusuz-otomobiller-2020de-trafikte-164317.html

KÜÇÜK KAN DOLAŞIMINI BULAN BİLİM ADAMI:

İBN NEFİS

İslam bilgini, bilim adamı. Birçok farklı dallarda çalışmaları bulunan İbn Nefis, hekim, anatomi uzmanı, fizyolog, cerrah, oftalmolog (göz hekimi), psikolog, astronom, kozmolog, ve jeolog idi. Bunların yanı sıra sosyal ve beşeri bilimlerde de birçok çalışmaları olan İbn Nefis, hafız, muhaddis, Şafii (mezhebi) hukukçusu, Sünni teolog, İslam filozofu, mantıkçı, sosyolog, romancı, bilim kurgu yazarı, gramerci, dilbilimci ve tarihçidir. İbn Nefis Şam'da doğmuş, Kahire'de çalışmıştır. İbn Nefis pulmoner dolaşım ile birlikte kılcal damar ve koroner dolaşımları da ilk keşfeden kişi olmasıyla tanınmıştır. Zira bunlar dolaşım sisteminin temelini oluşturmaktadır; nitekim kendisi bu keşifleri sebebiyle dolaşımsal fizyolojinin babası ve "Orta Çağın en büyük fizyoloğu" olarak görülmüştür. http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0bn_Nefis

ÇINARDAN HABERLER! TEOG’ DA GURURLANDIRAN BAŞARI! TEOG(Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş)sistemi kapsamında yılda iki kez gerçekleştirilen Ortak Merkezi Yazılıların birinci ayağı Kasım ayının son haftasında gerçekleşti. Açıklanan sonuçlar ise tüm Çınar Ailesine tarifsiz bir sevinç yaşattı. İlan edilen yazılı sonuçlarına göre 9 öğrencimiz kendilerine yöneltilen 6 ayrı dersten toplam 120 sorunun tamamına doğru cevap vererek büyük bir başarıya imza attılar. Ayrıca 10 öğrencimiz 119 soruyu, 10 öğrencimiz de 118 soruyu doğru cevaplayarak bu büyük başarıya katkı sağladılar. Öte yandan ders bazındaki sonuçlar da alkışı hak etti. Toplamda 496 öğrencimiz en az bir dersin tüm sorularını doğru cevaplayarak emekleri boşa çıkarmadıklarını ortaya koydular. Bu büyük başarıda emeği geçen tüm öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi ve ailelerini tebrik ediyor, sonuçların Çınar Ailesine hayırlı olmasını diliyoruz…

BİR YORGUNLUĞUN ARDINDAN! “O halde boş kaldın mı yine kalk yorul ve yalnız Rabbine yönel” İnşirah Suresi:7,8 Her kar tanesini bir meleğin indirdiği söylenir. Kar, ak rengiyle bunu doğrular gibi yeryüzünü beyaz şalla örter. Kışı geçirmek üzere birçok canlı kar yorganı altına girer. Bu mevsimde yerin altı başka bir alemdir. Kendi ağırlığından altı kat fazla yem taşıyan karıncalar, yoğun hazırlıklar ardından yuvalarına çekilirler. Yorucu çabalarla buldukları yiyecekleri ambarlara taşır, birlikte tüketmek için saklarlar. Kış, bir kıtada böyle hüküm sürerken başka bir kıta bahara hazırlanır. Ötelerden gelen bulutlar, neredeyse bir göl miktarı suyu gökyüzünde tutarak, belirlenen bölgeye yağdırmayı bekler. Milyarlarca tohum filizlenmek için toprak altında çatlamak üzeredir. Ağaç kovuklarında kelebekler sakin sakin kozalarını delerler. Bu sükûnet içinde dağlara baktığınızda onları da yerinde sabit görürsünüz. Yıldızlar yerli yerindedir, güneş ve ay kendi yörüngesinde akar ama onları da duruyor sanırsınız. Ne var ki bu durağanlığın aksine inanılmaz bir hareket vardır. Mesela dünyanın saatteki dönüş hızı, bir uçağın hızını ikiye katlar. Tohum tanesinden galaksilere kadar, her şeyde bir hareket ve her an bir değişim vardır.

Bu muhteşem fotoğrafta insanın nerede duruyor? Üreterek, emek vererek uyum sağlamak kadar kendi ekseninde döndüğüne şahit oluyoruz. Etrafımıza şöyle bir baktığımızda, insana faydalı olan ne varsa bir “ruh” taşıdığını görürüz. Emek, insanın ürettiği şeyin ruhudur. Odamızı ışıtan lamba, yüzlerce deneme sonucunda icat edildi. İnsan eskiden mum ışığında, papirüse zorlukla yazıyor ve ardından her nüsha için bu zahmete yeniden katlanıyordu. Bugün ise yazım işi eğlence gibi; dijital ekrana kolaylıkla yazıp bir dokunuşla anında dünya ile paylaşıyorsunuz. Oturduğunuz yerden avucunuzdaki cihazla dilediğiniz iletişim biçimiyle dünyaya ferman salıyorsunuz. Bunun gibi nice icadın arkasında maddeye ruh katan emek ve yorgunluk var. “Yorulmak”, yeni kuşakların giderek yabancısı olduğu bir kavram. Böyle bir ortamda genç kuşaklara şu soruyu soralım: En son ne zaman yoruldunuz? “Bilgisayar başından ayrıldıktan sonra bir süre kendime gelemedim; arkadaşlar oyunda beni zorladılar.” diyenler çıkabilir. Fakat “Kendimi yatağa zor attım; üzerinde çalıştığım web tasarımı nihayet bitti” diyenler de vardır aramızda. Bir başka soru şu: 24 saat içinde bir insanın hayatına ışık tutabildin mi? Büyük çabalar kadar küçük dokunuşlarda olabilir. Bazen güzel bir söz de kelebek etkisiyle anlam katar insanlığa: Kendi halinde, göz kapakları aşağı inmiş bir arkadaşımıza yaklaşıp “merhaba, nasılsın” demek “iphone” hediye etmekten daha değerli olabilir. Tabiat bütünlüğünden yani kozmik sistemden çıkan insanın, ruh sağlığı bozuluyor. Anlam adına ne varsa bir çaba ve yorgunluk eseri olduğu unutmamalı. Bir sorumluluğu yerine getirmek ya da faydalı bir iş yapmak insanı yorar; ama bu tatmin duygusu kalbe huzur verir. Sanal ekranın büyüsü öyle ki; parmak ucuyla dünyayı önünüze yığabilirsiniz. “Bir tık kadar yakın” kolaylıklar, “kopyala yapıştır” çözümler heyecan veriyor. Fakat bu kolaylıkların ardında saklı bir sır var; geçmiş kuşakların birikimi ve yorgunluğu! Yetersiz imkan ve birikim nedeniyle her kuşak sonrakinden daha çok yorulmuştur. Bize gelince, bizden daha çok yorulan önceki neslin çocuklarıyız. O halde her birimizin kendimize sorması gereken bir soru var: Geleceğe hangi yorgunluğumuzu miras bırakacağız? Karıncalar harıl harıl çalışarak hak ettikleri kış uykusuna hazırlanırlar. Sahip olduğumuz değerler ve yaşadıklarımız, karıncadan çok çalışıp onlardan az dinlenmeyi gerektiriyor. Derslere ara vermek ve dinlenme isteği en doğal hakkımızdır. Ancak üzerimizde ki bir başka hak var ki, yeni yorulmalara davet ediyor: “O halde boş kaldın mı yine kalk yorul ve yalnız Rabbine yönel” İnşirah Suresi, 7,8

AYAKKABILARIMIZ YOLA ÇIKTI Suriyeli muhacir çocuklara yönelik başlatılan "Kendi Ayakkabı Numarandan Bir Tane de Kardeşine" isimli yardım kampanyası yoğun ilgi gördü. 3.Sınıflar Koordinatörlüğü başkanlığında, Suriyeli muhacir çocuklara yönelik başlatılan "Kendi Ayakkabı Numarandan Bir Tane de Kardeşine" isimli yardım kampanyası öğrenci ve velilerimiz tarafından yoğun ilgi gördü. Kampüslerimiz genelinde anaokulundan lise kademesine kadar tüm öğrencilerimiz, 29 Aralık – 15 Ocak tarihleri arasında kullanılmamış ya da harçlıklarıyla satın aldıkları ayakkabılarla kampanyaya destek oldular. Öğrencilerimizin yanında velilerimizin de kampanyaya verdiği destekler eklenince toplamda 1618 çift ayakkabı toplanmış oldu. Anlamlı Teslim Töreni Başakşehir Kampüsü’nde toplanan ayakkabılar, Çınar Kongre Merkezi’nde İHH yetkililerine törenle teslim edildi. Programın ardından öğrencilerimiz, öğretmenlerinin de yardımıyla ayakkabıları araca yüklediler. Sevinç, mutluluk ve hüznü bir arada yaşayan öğrencilerimiz, hediyelerini Suriyeli kardeşlerine ulaştırması için yola çıkan aracı uğurladılar. Hediye edilen bu ayakkabıların binlerce Suriyeli çocuğun mutluluğuna vesile olması adına, kampanyaya destek veren öğrenci, öğretmen ve velilerimize Çınar Ailesi olarak teşekkür ederiz.

KÜÇÜK MUCİTLER DENEYİM MERKEZİ’NDE…

Küçük Mucitler pratik ve basit malzemeler kullandıkları Deneyim Merkezinde, farklı ve birbirinden ilginç fen deneyleriyle, yaparak ve yaşayarak öğreniyorlar. Küçük Mucitler pratik ve basit malzemeler kullandıkları Deneyim Merkezinde, farklı ve birbirinden ilginç fen deneyleri yaparak, araştırmacı, yenilikçi, cesur ve meraklı kişiliklere sahip olduklarını Mucitler Kulübünde göstermiş oldular. Kulüp öğrencilerimiz, yaparak ve yaşayarak öğrendikleri atölyede, Bir miktar sirke ile karbonatın buluşması sonucunda tuzun oluştuğunu, katı NaOH, metilen mavisi, soğuk su ve bir miktar tuz ile hazırlanan çözeltiyi çalkalamaya başladıkça ısındığını ve renginin mora dönüştüğünü gözlemlerken çalkalamayı bıraktığımızda renginin beyaz olup soğuduğunu, farklı renklerde alınan mumları eritip, içerisine evimizde kalan artık pastel boyaları katarak farklı tonlarda mumlar elde ettiğimizi, mikroskopla incelediğimiz tuz tanelerinin şeklini, şekerin kristal görüntüsünü ve saç telimizin ne kadar kalın olduğunu gözlemlerken, yanardağ şeklini elleriyle yapan öğrencilerimiz; sirke, bulaşık deterjanı, gıda boyası ve karbonatı karıştırarak gerçekleştirmiş oldukları bu deneylerle eğlenceli dakikaların keyfine vardılar.

ÇINAR AİLESİNİN YENİ İLETİŞİM PORTALI: ÇINAR.NET!

Çınar Koleji, velileriyle tüm alanlarda iletişimi önemsediğinin en önemli göstergesi olarak “çınar.net” i kullanıma açtı. Türkiye’de ve dünyada pek çok kurum tarafından benimsenmiş, yüzbinlerce kullanıma sahip k12’nin altyapısı kullanılarak oluşturulan sistemde; öğrencilerin akademik ve sosyal gelişimlerini velileriyle paylaşarak bu gelişim süreçlerini her an takip etmelerini sağlıyor. Bu sistem sayesinde Çınarlı veliler , öğrencilerinin kampüs hayatını takip edebildikleri gibi, öğretmenleriyle de doğrudan iletişime geçebiliyorlar.

SUDOKUDA NASILISINIZ?

Smile Life

Show life that you have a thousand reasons to smile

Get in touch

© Copyright 2024 DOKU.TIPS - All rights reserved.